Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

1990’lı yılların sonundan bu yana belleklerde sadece kaygıyla anılan tarihler yer edinmiş durumda sanki. Oysa kuzey yarıküre için 1980 ve 1990 yıllarının başında neşe ve şenliklerle anılan, zaman zaman da unutulan tarihler yok değildi. Örneğin 8 Aralık 1987’de, ABD Başkanı Ronald Reagan ile dönemin Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov’un orta menzilli nükleer füzelere son vermek amacıyla imzaladıkları anlaşma çok önemliydi, hatta tarihte bir dönüm noktasıydı. 2-3 Aralık 1989’da Malta’da düzenlenen zirvede zamanın ABD Başkanı George H.W. Bush ile Gorbaçov’un Soğuk Savaş’ın sona ermiş olduğunu resmen ilan etmeleri belleklerde yer etmiş bir başka milat. Keza 9 Kasım 1989 tarihinde Berlin duvarının yıkılması, 3 Ekim 1990’da Almanya’nın birleşmesi gibi her biri bir nevi Türkiye’nin 29 Ekim’i, Belçika’nın 21 Temmuz’u, Fransa’nın 14 Temmuz’u veya ABD’nin 4 Temmuz’u gibi dünya tarihinde hem şenlik ve neşeyle anılan özel dönemler, hem de uluslararası ilişkilerde önemli birer kilometre taşı.

Haberin Devamı

Kaygıyla anılan tarihler ve 7 Ekim sendromu

Ancak 90’lı yılların ikinci çeyreğinden itibaren, önce bölgesel görünen sonra küresel etkileri olan olayların ardı arkası maalesef kesilmedi. Bunlara örnek olarak 3 yıl 8 ay süren Bosna-Hersek savaşından başlayabiliriz. Zira Nisan 1992’deki Srebrenica katliamı kolay kolay unutulacak bir mesele değil. Keza 1997 yılında Asya’da yaşanmaya başlayan ekonomik krizler de hem ulusal hem de uluslararası düzeyde belleklerden silmek istediğimiz tarihlere dönüştü. Nitekim 11 Eylül 2001 de maalesef hem transatlantik topluluk açısından, hem de dünya tarihi açısından korkunç bir milat teşkil etti. Terör örgütü El Kaide’nin ABD’ye yönelik düzenlediği koordineli saldırı uluslararası ilişkiler, dış politika, savunma, güvenlik ve istihbarat açısından bir dönüm noktası teşkil etti.

Kaygı büyük

Keza 7 Ekim 2023 de kuzey yarıkürede belleklerde yer edinmiş bir tarih haline geldi. Avrupa ve neredeyse dünyanın bir bölümü 7 Ekim’e kilitlenmiş durumda. Kaygı büyük. Hatırlanacağı üzere Avrupa Birliği ve ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan Hamas ve silahlı kanadını oluşturan Kassam Tugayları’nın İsrail’e karşı düzenlediği saldırının yıldönümü olacak. Geçen hafta, İsrail’in uğramış olduğu saldırının ardından Gazze’de gerçekleştirdiği harekat, Lübnan’ın güneyine yönelik askeri hedefleri, Lübnan’daki Şii lider Hasan Nasrallah’ı etkisiz hale getirmiş olması ve İran’ın devreye girip girmeyeceği konularını detaylı olarak kaleme almıştım.

Haberin Devamı

İran dini lideri Ali Hamaney, başkent Tahran’da verdiği cuma hutbesinde sadece İsrail’e yönelik füze saldırısını savundu, İran’da rejimi korumak ve nükleer zenginleştirme programını muhafaza etmek amacıyla da İsrail karşıtı ülkelerle birleşme çağrısını yineledi. Kuşkusuz bu çağrısı Avrupa ülkelerinde de kaygıyla karşılanmıyor değil. Zira Avrupa ülkeleri, bir taraftan İsrail diğer taraftan Filistin ve İran ile yaşanacak çatışmanın zemini veya muhabere alanı olabilirler. Bir başka deyişle, terör örgütleri, Avrupa kıtasında yeniden İsrail veya Batı’nın simgelerini hedef alan eylemlere pekala geçebilirler.

Haberin Devamı

Tarihe karıştı

Nitekim, Türkiye’nin de içinde yer aldığı transatlantik topluluğun huzuru ve refahı, topluluk dışı aktörler tarafından sekteye uğratılıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, İsrail-Filistin çatışması, İran’ın çatışmaya dahil olması gibi. Bu gelişmelerden önce de, sözde Arap baharı, düzensiz göç akımları transatlantik topluluğunun Avrupa ayağındaki huzuru bozmadı değil. Sanki bozmaya da devam edecek. Avrupa yakasında da, Fransa ve Almanya’da zayıf hükümetlerin bulunması, İngiltere’nin AB’den çıkmış olması, ABD’nin kendi başkanlık seçimleriyle meşgul olması, Avrupa Komisyonu’nda da taşların henüz oturmamış, görevlerin teyit edilmemiş olması, korkarım Avrupa’nın biraz gafil avlanma ihtimaliyle karşı karşıya kalmasına neden olabilir.

7 Ekim belleklerde nefesimizi tuttuğumuz, Avrupa kıtasında huzurun bozulmamasını umduğumuz ve hızla unutmak istediğimiz bir tarihe dönüştü. Oysa belleklerimizde her zaman neşeyle hatırlayacağımız, kutlayacağımız, sevince ve geleceğe umutla bakmamıza neden olan tarihlere ihtiyacımız var. Ancak neşeli tarihler sanki şimdilik tarihe karıştı.