Herkes iyi bir eğitimden söz ediyor. Peki iyi bir eğitimin özellikleri neler? Beklentilerimizin ne kadarıyla örtüşüyor? Ne kadarı karşılanıyor? Ne kadarı hiç kimsenin umurunda değil?
En önemlisi de tüm bu soruları ne kadarımız ciddiye alıyor? İsterseniz gelin fikir turuna ilk önce eğitimle ilgili olarak tüm dünyanın kabul ettiği olmazsa olmazlarla başlayalım.
- Eğitim önemlidir. Tüm bireyler için anayasal bir zorunluluktur.
- Eğitim gören bireylerin ve ülkelerin yaşam standardı daha yüksektir.
- Eğitim olmadan bilim, bilim olmadan da topyekün kalkınma mümkün değildir. . Eğitim, sadece devlete bırakılmayacak kadar önemli bir konudur. Tüm paydaşların ilgisi ve desteği gerekir…
Ülkelere, bölgelere, kurumlara ve kişilere göre daha onlarca madde sıralamak mümkün. Asıl önemli olan bunları kimin, ne zaman ve nasıl yapacağı?..
İyi eğitim?
İyi bir eğitim konusunda bakış açıları ve beklentiler çok farklı. Kimine göre en iyi eğitim ve en iyi okullar, sınavlarda en yüksek puan kazandıranlardır. Kimilerine göre ise onlar “at yarışı” yetiştirmenin ötesine geçemeyenlerdir. Eğitimin ülkeden ülkeye, kişiden kişiye değişen onlarca, yüzlerce hatta milyonlarca hedefi vardır. İlgi, yetenek, beklentiler ve hayaller doğrultusunda şekillenen bireysel eğitimin öne çıkması bu yüzdendir.
Peki bunu başaranlar var mı? Çok az!
Yaşanan sıkıntıların temel nedeni de zaten bu!
Kötü eğitim?
Kişilerin, toplumların, işverenlerin ve diğer paydaşların beklentilerini karşılamayan eğitim modelleri, kimilerine göre “çok iyi” olarak algılansa ya da lanse edilse de sonuçta başarısızdır. Eğitim her şeyden önce mutluluk kaynağıdır. Mutsuz ediyorsa başarıdan söz edemeyiz. Eğitim insanın kendi kendine yetme, karşılaştığı sorunları çözme ve yaşam kalitesini maksimum düzeye çıkartma sanatıdır. Bunu her bir bireye kazandıramıyorsa yine başarıdan söz edemeyiz. Eğitim, başta eğitim alanlar olmak üzere diğer paydaşları da aynı oranda mutlu etmiyorsa, ortada bir sorun var demektir. Örneğin siz ya da eğitim kurumları kendinizi mükemmel olarak görürken, aileniz, arkadaşlarınız, iş yaptığınız firmalar aynı görüşte değilse, sistemin yeniden gözden geçirilmesi şarttır. Yine aynı şekilde akademik anlamda çok başarılıyken sosyal yaşamda, sporda, sanatta, el becerilerinde, yeteneklerinizi ve eksiklerinizi keşfetme ve onları geliştirme konusunda zaafiyetler dikkat çekecek noktaya geldiyse bırakın mükemmeliyetçi olmayı sıradanlığın ötesine geçemezsiniz!..
Dayatmacı eğitim
Eğitim, dünden bugüne hep dayatmacı bir yapıya sahip. Ülkelerin yasalarına göre şekillenir, yön verenlerin bakış açısına göre de uygulanır. Özünde disiplin olduğu için dozu hep kaçırılır. Kimilerinin eğitime “Sisteme köle yetiştirme sanatıdır” demelerinin asıl nedeni budur!
Siyasetin ilgisini hep çekiyor olması da bu yüzdendir. Ülkelerin anayasaları ve rejimleri ne emrediyor olursa olsun, arka bahçe yaratma sevdası ve parti politikaları çerçevesinde yeni nesiller yetiştirme çabaları bu yüzdendir. Düşünen, soran, sorgulayan özgür nesiller herkesin dilindedir ama kendileri gibi düşündükleri sürece! Bunun dışına çıkanlar ve çıkmaya çalışanların başı hep ağrımıştır, ağrımaya da mahkumdur!..
Paylaşımcı eğitim
Eğitim de tıpkı insanlar gibi bir bileşenler bütünüdür. Bileşenleriniz ne kadar güçlüyse siz de o kadar güçlüsünüz demektir. Eğitimin bileşenlerine baktığımızda devlet ve onun eğitime yön veren kurumları kadar aile, çevre, işverenler, yaşadığımız koşullar, öğretmenler, arkadaşlar ve içinde bulunduğumuz çağa göre sürekli değişkenlik gösterir. Biri baskın olduğunda diğerleri köreleri. Yani müthiş bir denge söz konusudur. Bileşik kapları düşünün, biri ya da birkaçı dibe vurduğunda hepsini aşağı çeker, yükseldiğinde de yukarı çıkarır.
İktidarların eğitime bakış açısı, uygulama yöntemleri ve öncelikleri elbette önemlidir ama çok daha önemlisi bu konudaki devlet politikasıdır. İktidarlar, gelir gider, öncelikler değişir ama daim olan devlettir ve onun bekasıdır. Devleti, devlet yapan da millettir! Milletlerin referansı da akıldır, bilimdir, vicdandır!..
Özetin özeti: Eğitimi eğitim yapan temel kavramları rafa kaldırıp günü kurtarmaya kalkıyoruz, bu yüzden de patinaj yapmanın ötesine geçemiyoruz!..