Sevgili okurlar bugün uzun tatilin son günü. Tatil yorgunluğundan, bayram kazıklarından, otel ekstralarından yorulan bedenler bugün direksiyon başında. Üstelik yollar trafik canavarı dolu.
Bugüne kadar "trafik canavarı" diye tanıtılan sürücülerden, yani garibanlardan söz etmiyorum. Onların aralarında da canavar var elbet ama gerçek trafik canavarı kimler, bakın da görün...
***
Mezarlık mafyası:
Şehirlerarası ulaşımın otoyol yerine keçi yollarından yapılması konusunda inatçıdırlar. Onlara göre memleketin otoyola verecek parası yoktur. Otoyol yerine mezarlık yapmak daha kârlıdır. Üstelik ölen ölmekte, kalan sağlar uçurum dibinden toplanmaktadır. Çok etkili trafik canavarı tipidirler. Ankara’dan beslenirler.
Kamyon tacirleri:
Koskoca bir ülkenin taşıma işini saatte 10 kilometre hızla yokuş tırmanan kamyonlara yıkarak karayollarını sinir bozucu hale getirdiklerinden dolayı canavar ilan edilmeleri uygundur. Bu canavarların beslenme havzaları da Ankara. "Oh ne güzel, bayramlarda trafiği yavaşlatıyorlar" diye kamyonlara trafik yasağı getirmeyen, neredeyse yollarda ağır ağır seyreden kamyonlara ödül vermeye çalışan yetkililerin beyinlerini yiyerek yaşıyorlar. Bu yüzden açlık tehlikesi baş göstermiş durumda, her an soyları tükenebilir.
Anti-demiryolcular:
"Demiryolları komünist işidir" diyerek ülkeyi 1880’lerde yapılan demiryollarına mahkum eden trafik canavarları ise bugünkü felaketin baş sorumlusudur. Paslı demir yiyerek beslenir ve radar kontrolleri ile trafik probleminin hallolacağını düşünürler.
Karayolları Genel Müdürlüğü:
Hadi bu ülkenin yol yapacak parası yok; yolları boyayacak parası da mı yok? Bayramda gittiğiniz yollara baktıysanız çoğunda ya işaret yok ya da şerit. Yol bilgileri eksik ya da yanlış. Hadi bir örnek vereyim de rahatlasınlar. Çorlu’ya kazayla giren birinin yeniden TEM otoyoluna çıkma şansı yoktur. Çünkü şehir içinde TEM’e ulaşmayı sağlayacak bir tane bile yol tabelası yoktur...
Trafik Müdürlüğü:
Radar kontrolü yaparak yaşarlar. Yapmazlarsa çatlarlar. Zaten tek bildikleri şey budur... Hatalı sollama bölgelerinde, şehir içlerinde pek görülmezler. Açık arazide ve yokuş aşağı bölgelerde mevzilenirler. Radar kontrolü yaparlar... Radar kontrolü yaparlar... Radar kontrolü yaparlar... Radar kontrolü yaparlar... Radar kontrolü yaparlar... Radar kontrolü yaparlar... Radar kontrolü yaparlar...
T.C. Şimendifer İdaresi:
Yıllardır o makamı işgal edip sadece günü kurtaran yöneticiler de gizli kalmış trafik canavarlarıdır. Dostlar alışverişte görsün hesabı Haydarpaşa’dan bir-iki sefer yapıp durumu idare ederler. Hiçbirinin aklına bayramlarda konforlu otobüs bağlantıları sağlayarak güneye inmeyi kolaylaştıracak ucuz ve güvenli seferler koymak gelmez. Örnek mi? İstanbul-Burdur bağlantılı Antalya seferi veya Bandırma-Aydın, Bodrum, Marmaris bağlantılı seferleri konsaydı yollar yine de bu kadar kalabalık olur muydu? Öküz trene bakıyormuş... Bakarlar tabii. Çok nadir tren gördüklerinden kıymetli bişey sanıyor garipler...
Yeni ABD Başkanı Bush, İngiltere Başbakanı Tony Blair’le bir araya geldiğinde "Ortak yanlarımız var, ikimiz de Colgate kullanıyoruz" demişti...
Peki eski Amerikan Başkanı Bill Clinton ne kullanıyordu?
İşte Billgate marka diş macunları.
Dünya kullandı böyle oldu. Siz de kullanın böyle olun...
Tuvaletlerde bile kamera varmış. Nişan alırken dikkat edilecek.
Arkadaşlarla arada bir kavga edilecek. Maksat reytingler şen olsun.
100 gün sadece masajla mı idare edicez abi?...
Acilen kör noktalar tespit edilecek.
Yaptığımızın zor bir iş olmadığı açıklanacak. İbrahim Tatlıses, Hülya Avşar ve Sibel Can yıllardır bizim gibi yaşamıyorlar mı?
HASTA: Bi röntgen filmi çektirmek istiyorum...
DOKTOR: Tabii efendim... Okan Bayülgenli mi olsun, Okan Bayülgensiz mi?