Geçtiğimiz hafta anayasanın, başbakanın kafasına fırlatılması ile birlikte faizler ve dolar da fırladı sevgili Milliyet okurları.
Ve herkes beni arayıp "N’olacak bu memleketin hali?" diye sormaya başladı.
Çünkü televizyonlardaki konuşmaları izleyip tavır almaya kalkan vatandaş ekonomistlerin kullandığı terminoloji karşısında apışıp kalmıştı.
Kimi Amerikan dolarına, kimi Alman markına, kimisi de Macar salamına yatırım yapıyordu ama bilinçsiz olarak. Serdar Turgut Bey kadar ekonomiden anlamasam da bu noktada sizleri aydınlatmayı ve ekonomi konusundaki anlaşılmayan sözcükleri açıklamayı bir görev addediyorum efendim.
***
Likitte kalmak:
Likitte kalmak genel olarak borsacıların kullandığı bir terimdir.
"İttiredin borsayı, gidip içelim abi. Bu akşam likit tüketelim" anlamına gelmektedir.
Likitte kalma süresi eğer uzarsa, bunun sonucunda sarhoş olmak ve kafayı bulmak mümkün.
Dövizin dalgalanmaya bırakılması:
Bu da bayrak kanunu gibi bişey. Bir ülkenin kendi bayrağından vazgeçip dövizi bayrak olarak kullanması anlamına geliyor. Bir ülke eğer dövizini dalgalanmaya bırakıyorsa vatandaşı ile dalgasını geçiyor demektir.
Borsanın taban yapması:
Bunu da sık sık duyuyoruz bu aralar. İyi de borsanın taban yapması ne demek?
Şimdi, borsa değer kaybedince borsacıların kimsenin yüzüne bakacak halleri kalmıyor ve sürekli olarak yere bakıyorlar.
İşte buna ekonomistler borsanın taban yapması diyorlar.
Gecelik repo:
Ben bunu anlamış değilim sevgili Milliyet okurları. Bu bankalar niye gecelik repo yapıyo? Niye gecelik repo veriyo? Kime satıyo bu paraları gece yarısı? Kim gece yarısı gelip bankalardan para alıyo?
Yoksa banka müdürleri bu paraları hovardalıkta yemek için mi gecelik repo ile para topluyorlar anlamış değilim?
Gece vakti yapılan şeyden hayır gelir mi canım? (Bişey hariç)
Kredibilite notu:
Uluslararası kuruluşların verdiği karne anlamına geliyor.
Türkiyenin diş koruması kaç? Arkadaşları ile ilişkileri, kurallara uyumu filan nedir, değerlendiriliyor bu arada... Arada bir de başöğretmen Cottarelli tarafından kulak çekilerek öğrenci nizam ve intizama davet ediliyor.
Döviz kuru:
Döviz kuru ekonomistler tarafından icat edilmiş bir terimdir.
Özetle açıklaması şöyledir:
Döviz kuru yükselir ve kurunun yanında yaş da yanar.
Çarşamba günü yazdığım "Trafik cezası mı, Deli Dumrul yasası mı?" yazısında düz ovalara radar koyup 100 kilometre ile giden arabalara ceza kesen trafik polislerini eleştirmiş, her yerde polislerin "N’apalım abi, Ankara böyle istiyor" cevabı ile karşılaştığımı belirtmiş ve sormuştum "Kim bu Ankara? Şehirlerarası yollarda hiç araba kullanmıyor mu bu adamlar?" diye. Cevabı çok ilginçtir ki Milliyet’in arka sayfasındaydı aynı gün.
Trafik yasasını hazırlayan adalet komisyonu üyesi Orhan Bıçakçıoğlu adlı milletvekili geçtiğimiz ay iki kez radara yakalanmıştı. Her ne kadar sayın milletvekili benim gibi 106 kilometre hızla değil 190 kilometre hızla giderken yemiş olsa da, benim tezimin haklılığı ortaya çıktığı için seviniyorum yavaş yavaş.
Yeni yasaya göre iki yılda iki kez radara girenin ehliyetine iki yıllığına el koyulacakmış.
İddia ediyorum, eğer şehirlerarası yollarda hız limiti - yerleşim birimleri dışında - makul bir seviye olan saatte 120 kilometre sınırına yükseltilmezse Türkiye’de komisyon üyesi, trafik şube müdürleri, emniyet müdürleri, trafik polisleri de dahil (Kendilerine bu cezayı uygularlarsa tabii) kimsenin ehliyeti olmaz cebinde. Herkes birer ikişer kaptırır.
Çünkü Türkiye’de otoban olmadığı için şehirden şehire ulaşım zaten normal süratte yapılamamaktadır ve otomobil kullananların, kamyonların arkasından kurtulduklarında boş bir yolda 120 ile gitmeleri kazaları artırmaz; tam tersine azaltır. (Şöför daha kısa süre araba kullanır ve daha zinde olur)
Avrupa ülkelerinden Almanya’da otobanda hız limiti bile yoktur.
Yeni trafik yasası Türkiye ve otoban gerçeği göz ardı edilip bu saçmasapan haliyle çıkarsa derhal ehliyetimi İçişleri Bakanlığı’na iade edeceğim ve bundan sonra araba kullanmayacağım zaten.
Tecavüzcü Coşkun mayo işine atılmış
Kamuoyunun kısaca Tecavüzcü Coşkun olarak tanıdığı Tecavüzcü Coşkun geçen gün ziyaretime geldi. "Abi ben tövbekar oldum. Mayo işine girdim, stilistlik yapıyorum artık" dedi. Ve kendi elleri ile çizdiği ilk mayo modelini gösterdi...
Bir daha MGK’ya motorcu kaskı ile katılınacak. İnsanın başına ne fırlatılacağı belli olmuyor.
Rahşan Hanım da MGK toplantılarına katılmak istiyor. Teklif edilecek.
Sesim çok titriyor, millet de bir şey zannediyor, borsa düşüyor. Şan dersi alınacak.
Benim için ağlayan milletvekileri Isparta Ağlasun’dan kontenjan adayı yapılacak. Olmazsa İkinci Bahar dizisinde oynamaları sağlanacak.
Bu anons televizyonlardan ilk kez yapılmıştı...
"Müjde! Soğuk ve yağışlı hava doğuya kayıyor..."
(Doğudakiler "insan diil" ya ondan...)