Gani Müjde
YÜZLERCE şehit bir o kadar da gaziden sonra yapacak birşey kalmamıştı.
Artık yankesicilikten içeri düşen esmer vatandaşlar bile (Rober Hatemo değil) kameramanlara terlik fırlatıyor, tehditler savuruyorlardı.
DGM önündeki kameramanları köşeye sıkıştırıp döven, yeşil pasaportlu "şereflilerin" "Şerefli" arkadaşlarına, son günlerde bir de mafya kurşunu eklenmişti.
Devlet ise sanki ortada bir kavga varmış gibi kavgayı ayırmaya çalışıyordu.
"Vurmayın kardeşim kameramana. Yazıktır yahu."
Oysa ordaki polislerin görevi, görevini yapan kameramanlara saldıran adamı derhal derdest edip ekip otosuna bindirmek ve hakkında dava açılmasını sağlamak için adalete teslim etmek olmalıydı. Ama polisimiz bu gibi durumlarda, "Yapmayın kardeşim yazıktır" cümlesini kullanmayı tercih ediyordu nedense.
Eee, madem polis gazetecileri korumuyor, ben de kendi kendimizi korumak için bir çete kurulmasını öneriyorum.
Bakın ben bu konuda görev yapacak ekibi seçtim bile...
İşte "Gazeteciler Müdafa - i Hukuk Cemiyeti ve Çetesi" üyeleri:
****
Çetenin tetikçisi... Tabancadan çok elektrikli testere kullanmayı seven Serdar Turgut, "Kameramana tekme atan adamı araştırdık. Hindistanlıymış..." cümlesinden sonra herkesi gözünü kırpmadan (genel olarak gözünü kırpmıyor zaten) öldürebilir.
Serdar'ın, Pakistanlılar'a benzettiği kızılderililerin son kalan bir kaç üyesini temizlemek için faaliyete geçecekken Amerika'dan sınırdışı edildiğini unutmayalım.
Selahattin Duman da tetikçilik konusunda Serdar Turgut'tan geri kalmaz. Her ne kadar gözleri 20 derece miyopsa da farketmez. "Şu adamı temizle denildiğinde", mutlaka başka birini temizleyip geri döner ama bu kadar çete ve mafya bozuntusunun dolu olduğu ülkede, yanlışlıkla vurduğu kişi de mutlaka bir mafya veya çete elemanı çıkacaktır. Selahattin Duman yakın dövüşte de çok caydırıcıdır.
Özellikle bol sarımsaklı işkembe çorbası yediğinde yanına kimse yaklaşamaz.
Aslında çetenin başına onu geçirmek lazım. Uzun boyu sayesinde tehlikeyi uzaktan sezebilir. Üstelik Amerika'da kendisine saldıran aşçıyı pehlivan kündesiyle altına alıp Amerikan salatası yaptığı için gazetecilere yapılan saldırıları bertaraf etme konusunda da uzmandır Uğur Abi... 100 metreyi pirelli reklamındaki kadından hızlı koşan Uğur Dündar, kameramanlara tekme atıp kaçan "şereflileri" nefesleri tükenene kadar kovalar.
Bakınız Halil Bezmen...
Hıncal Uluç'u çetemizin trafik dairesi başkanı yapıyorum.
Kendisinde geniş bir plaka listesi bulunan Hıncal Abi, gazetecilere saldırıp olay mahallinden kaçan otomobillerin plakalarını alıp bize bildirsin yeter.
Emrinde motosikletli ordusu, sürat teknesi, bir sürü zırhlı araç bulunan Savaş Ay'ı çetenin zırhlı birlikler komutanı ilan etmek doğru olur sanıyorum.
Üstelik Savaş Abi çok iyi silah kullanır.
Gavur milletinin müzik aleti olarak kullandığı akordeonla kimlerin hayatını kaydırdı bir bilseniz...
İşte çetenin en etkili silahı. Gazetecilere yönelik saldırıları bugüne dek röpörtaj yaptığı 3 milyon 800 bin adet üfürükçü sayesinde önceden tespit edebilir Teksoy abim.
Şu aralar Musa Peygamber ile röpörtaj yapmak için cevap bekleyen Sadettin Teksoy, sustalı bıçak gibi kullandığı parmağı ile çok canlar yakabilir.
Çetenin en yaşlı üyesi olduğu için onu tetikçi yapmadım. Saygın bir görüntüsü olduğundan onu olay mahallindeki yalancı şahit olarak değerlendirmek istiyorum.
Diyelim ki bize saldıran bir çete mensubunu dövüp tüydük.
Hakkı Bey amca derhal olay mahalline intikal edip, bizim peşimize düşecek polislere ters tarafı gösterecek.
"Bu tarafa kaçtılar evladım."
"Sağol beyamca"...
Yüzde on merhaba sevgili Milliyet okurları.
Üstümüze, üstümüze gelip ilişkimizi zedelediler sonunda. Bacınız beni geçen gün yatak odasından kovdu. Gittim kapıdaki korumaların kulübesinde yattım, sinirlerim bozuldu. Ertesi gün jinekolog bir arkadaşıma terapi için gittim. O beni psikoloğa sevk etti. Uzun uzun konuştuk. (Herşeyi anlatmadım tabi.)
Evliliğimizin selameti için bacınıza küçük sürprizler yapmamı istedi.
Örneğin "Sabah onu şarkı söyleyerek uyandırın" dedi...
Yaptım. Kayahan'ın şarkısının iki mısrasını zor da olsa ezberledim ve yumurtamı içip yatağının başucunda haykırmaya başladım...
"Sabah oldu gözleri mavilim...
Uyan artık sevgili zalimim"
............
Yine kavga çıktı ...
* İnek sesi çıkartılacak. "Benim gerçek sesim bu, diğerleri montaj ve komple" denilecek.
* "Pezevenk" dediğim herkes bana tazminat davası açıyor. Parayı ödemek için gerekirse pezevenklik yapılacak.
* Bir daha gaza gelip belediye başkanlarına, "Getir karını buraya" denilmeyecek. Benimki evi terketti.
* Askerliğimi bir ay eksik yaptığım tespit edilmiş. Ne yapılacak ne edilecek, gidilmeyecek. Kaçanın anası ağlamayacak.
Yazara Emailg.mujde@milliyet.com.tr