Enişte:

Gani Müjde

Sevgili okurlar...
Bacınız, yani tarafımdan yengeniz olan sarışın kadın bu aralar çok öfkeli.
İnanın kendisine deli kuvveti geldi. Mani olamıyorum.
Her gece uykumun en güzel yerinde (dolarları sayarken), beni tekme ile uyandırıp, "Miskin miskin uyuyacağına gidip bir iki medya plaza kurşunlasan eline mi yapışır" diyor...
Hayır silah kullanmasını bilsem dediğini yapıcam, ama ben askerliğimi Amerikan Ordusu'nda hemşire olarak yaptığım için silah kullanmasını bilmem.
"Ama illa ki bir medya kuruluşuna zarar vermemi istiyorsan, gazeteciler seninle röpörtaj yaparken cüzdanlarını yürüteyim cicoşum" dedim, kabul etmedi.
Gazeteye yazı yazmama da izin vermiyor. Evde bütün boş kağıtları toplayıp yaktı.
İnanır mısınız, bu yazıyı Antalya'daki pansiyonumuzun tapusunun arkasına yazdım.
Kağıt yok diye yazılarıma ara verecek değilim ya.
O tapulardan bende daha 4 bin 756 tane var.
Hadi yüzde on hoşçakalın, yüzde otuz haftaya görüşürüz...


ERBAKAN, "Ya Refah'ı seveceksiniz, ya tedavi olacaksınız" demişti ya; ben hiç düşünmeden ikinci yolu seçiyorum.
Basında tedaviye muhtaç bir tek Serdar Turgut yok ya...
Ben de tedavi oluyorum.

***
- Hoşgeldiniz Gani Bey.
- Hoşbulduk doktor... Ben hastayım.
- Geçmiş olsun...
- Yapmayın doktor bey. Eğer geçmiş olma ihtimali olsaydı, size gelir miydim?
- (Doktor mırıldanır) Manik depresif, paranoya...(Yüksek sesle) Hastasınız demek... Halbuki çok sağlıklı görünüyorsunuz.
- Nerden anladınız?
- İki saattir elimi sıkıyorsunuz Gani Bey.
- Pardon... Sizden önce gittiğim doktor, "Dişlerinizi sıkmaktan vazgeçin artık" demişti de...
- Allah Allah. Peki nedir rahatsızlığınız?
- Ben Refah Partisi'ni sevmiyorum.
(Not alır)
- Refah alerjisi... Kronik... Peki ne zaman başladı bu hastalık?
- Eskiden de vardı, ama şimdi giderek azdı. Daha doğrusu onlar azınca, benim hastalığım da azdı.
- Vah vah. Peki, kan tahlili filan yaptırdınız mı Gani Bey?
- Tam yaptıracaktım; delinin biri çıktı, "Kan dökülecek, fıstık gibi olacak" dedi. Vazgeçtim.
- İdrar yaptırsaydınız bari...
- Üstlerine mi?
- Hayır hayır... Tahlil diyorum.
- Nafile doktor bey. Ne yaptırsam nafile. Hocam kendi söyledi. "Bizi sevmeyen hastadır, gitsin tedavi olsun" dedi...
- Bu aralar hastalık salgın zaten. Memleketin yüzde sekseni aynı hastalıktan şikayetçi.
Peki belirtileri nedir bu Refah sevmeme hastalığının Gani Bey...
- Yalana tahammülüm kalmadı örneğin. "Yolsuzlukları, talanı önleyeceğiz" diye geldiler, fakirin fukaranının oyunu aldılar, sonra ortaklarının bütün yolsuzluklarını bunlar akladılar. Ulan gözünün önünde Susurluk patladı, üzerine gitsene...
- Sakin olun Gani Bey...
- Nasıl sakin olurum Doktor bey. "İmam Hatip Liseler'i kapatılmasın" diye yaygara kopartıyorlar. Kimse de çıkıp, "İmam Hatip Liseler'i kapatılmıyor, sadece ilkokul sekiz yıla çıkıyor" diyemiyor.
- Tamam tamam...
- Nasıl tamam doktor... Ülkeyi durup dururken ikiye böldüler. Bu ülkede kapalı cami mi var? İbadet edene engel olan mı var? Niye haybeye benim zavallı vatandaşımın aklını karıştırıyorsunuz?
- Şşşşt lütfen.
- Ne lütfen ya... Çek elini... Doktorsan doktorluğunu bil. Adam koca Türkiye Cumhuriyeti'ne başbakan olacağına, Kaddafi'nin emireri oluyor be. Kim lan bu Kaddafi? Burası neresi lan? Dağıtırım buraları be...
- Hemşire hemşire...
- Ne var doktor bey?..
- Bu Refah sevmez hasta da kendini kaybetti.
- Serum takalım mı?
- Hayır gerek yok. Tedavi kabul etmiyor zaten.



* Fenerbahçe shop'a gidilecek. Fenerbahçe rakısı çıkmış mı bakılacak. Varsa bir kasa Fenerbahçe rakısı alınacak. "Of ulan of"lanacak...
* İnter - Toto'nun Şampiyonlar Ligi'nden daha önemli bir kupa olduğu iddia edilecek.
* Hazır Ünal alınmışken, Lefter ve Can Bartu da transfer edilecek. Osman Bölükbaşı da fena transfer olmaz. Hem Ünal'ın canı sıkılmaz.
* Gençlerbirliği'nden doping kontrolü istenecek. Hele İlhan Cavcav... O ne sakız çiğnemekti yarabbi...

Yazara Emailg.mujde@milliyet.com.tr