Gani Müjde

Gani Müjde

-

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gani Müjde


BİR sürü yarı çıplak insanı kameralara poz veriyorken görünce güzellik yarışması sandım.
"Lan yıllardır çirkin çirkin kadınları güzel seçiyorlar ama bu sefer iyice abarttılar" deyip zaplıyordum ki, bu insanların kadın değil erkek olduklarını farkettim.
Daha sonra çıplakların sadece erkek değil, aynı zamanda milletvekili oldukları dikkatimi çekti.
Kiminin uzun paçalı donu vardı. Evine uzun süredir persil yeşil adam uğramamış bir başkası ise artık rengi sarıya dönmüş fanilasını çıkartmış, faniladan daha kirli bir çantaya tıkıştırıyordu.
Yıllardır çok sayıda milletvekili hacca gitmiş, kutsal görevlerini ifa etmişlerdi, ama böylesi ilk defa oluyordu. Esenboğa Havalimanı şeref salonu bu yarı çıplak misafirleriyle şeref duyuyor muydu bilemem ama. "ben duydum".
Gazetelere haber olabilmek, seçmenlerine bir mesaj gönderebilmek uğruna bir çırpıda üstlerindekileri Hande Ataizi gibi fora eden bu insanlara karşı saygım acayip arttı. Onlar şeref salonunun şerefli bir köşesinde göbeklerini medyanın kameraları ile paylaşırken, aklıma diğer ibadetlerini de böyle bağıra çağıra yapabilecekleri geldi.

a-) Kurban kesme işlemi niye evin arka bahçesinde eşe dosta gösterilmeden eda edilsin ki sayın milletvekilleri? Her evde kurbanın ayrı bir parçasını kesebilirsiniz.
Bir evde kulağı, bir evde ayağı, bir evde kuyruğu...
Baktınız ev çok, her evde kurbanın bir dişini çekseniz akşam olur zaten.
Böylece bütün seçmenleriniz sizin ne kadar dini bütün bir milletvekili olduğunuzu daha iyi anlar. (Not: Kamera çağırılırsa daha iyi olur.)

b-) Ey hacca giderken göbeklerini bize gösterme lütfunda bulunan değerli milletvekilleri; fitre ve zekatınızı niye gizli gizli veriyorsunuz?
Öncelikle verdiğiniz paraların üzerine adınızı, soyadınızı, partinizi ve seçim bölgenizi yazın. Sonra çağırın medyadan bir iki kameraman. Çıkın sokağa, önünüze çıkanlara fitrenizi zekatınızı verin. Hatta iki vatandaş bulun dövüştürün. Kim kimi döverse zekat onun olsun.
İnanın her kanalda birinci haber olarak yayınlanır.

c-) Kimseye duyurmadan evde zeytinini, reçelini yiyip oruç açmak ta ne demek?
Sayın göbekleri ile tanışma fırsatını bulduğum milletvekilleri.
Ramazanda davulcu ve medya mensupları ile birlikte sahurda sokaklarda dolaşmanız şart. Davulcu çalar, Siz
"Ben milletvekili Şener
Kalktım oruç için sahura.
Baktım vatandaşım ne yer ne içer" diye bir mani okursunuz.
Reha Muhtar'ın programına bile çıkmanız garantidir artık.
İftar saatinde de ise gazete ve televizyonları tek tek dolaşıp onların yemekhanelerinde iftar açmak, medyada görünmek için çok işe yarar bir yöntemdir. İftar yemeğini yerken geğirin ve çok ses çıkartın. Kameralar bazı seslere karşı çok hassas değildir.

d-) Bitmedi sayın kolestrol fazlası açıkça belli olan milletvekilerim.
Aptestinizi alırken de gazetelere haber olabilirsiniz. Tabi gidip her inanmış vatandaş gibi Hacı Bayram Camii'nin musluklarında aptest alırsanız olmaz bu iş.
Kuğulu parka gideceksiniz.
Yanınızda medya mensupları, atlayacaksınız parkın ortasındaki kuğulu havuza.
Orda aptest alırken biriken kalabalığa da, "Çeşmelerde yer yoktu ne yaparsın?" diyeceksiniz.
Hatta göletteki kuğularla yapacağınız bir su kavgası da çok işe yarar.
Her gazeteye manşet olmazsanız adam değilim.

e-) Korumalarınızın eline bir ibrik verip ayaklarınızı yıkattırırsanız... Pardon ya bunu daha önce yapmıştınız zaten...
Neyse işte, ibadetleriniz böyle medya önünde yapın ve "daha çok" sevaba girin. Çünkü kabahatleriniz Ziraat Bankası önlerinde bayram boyu bekleştiler.




* CHP'lilerden iyi belediye başkanı oluyor mu bilmiyorum, ama acayip iyi futbol kulübü başkanı oluyor.
Kocaeli'nin CHP 'li Belediye Başkanı Sefa Sirmen'in takımı Beşiktaş ve Trabzon'u devirerek kupayı evine götürdü. Gene bir CHP'li Celal Doğan'ın takımı ligde fırtına gibi esiyor. Dört büyüklerin hepsi Gaziantep'li futbolcuların peşinde...
Demek ki formül belli. Genel seçimlerde kime oy verirseniz verin ama, belediye seçimlerinde aynı zamanda kulüp başkanı olacak bir CHP'liye oyunuzu verin yeter.
* Yakında çekimlerine başlayacağım Kahpe Bizans filmi için mekan bakmaya gittiğim Adana ve Mersin'de gözlerim yuvalarından fırladı. Adana benim altı yıl önce gördüğüm Adana değil artık. Pırıl pırıl bir şehir olmuş. İnsanlar kibar, saygılı, güleryüzlü. Biri arabamın plakasını görünce, "Siz misafirimizsiniz beyim" diyerek bankamatikte sırasını verdi.
Mersin ise enfes bir şehir olmuş. Aynı zamanda Türkiye'nin en yüksek binası olan Merit otelinde kaldım. Odalarda, ustamız Turhan Selçuk'un birbirinden güzel karikatürleri vardı. Karikatürcülerin desenleri ile süslenmiş bir odada kalmak mizahçı olarak gururumu okşadı. Sırası gelmişken Erbakan hocaya bir önerim var, "tersin"e gideceğine Mersin'e gitsin de, kendini aşmaya çalışan Türkiye'yi görsün.


* Yumruklar iyi ses getirdi. Canlı yayında bir tane de Savaş Ay'a patlatsaydım iyi olacaktı ama soğuktan hareket edemedim. Ali Kırca çağırırsa orda denenecek.
* Karate kursu açılacak. Medyumluktan daha iyi para kazandırabilir.
* Bana homoseksüel diyen herkese yumruk atılacak ama dikkat de edilecek. Galatasaray maçı sırasında gereksiz üstüme alınmışım. Yumruk attığım 15 bin kişiden özür dilencek.
* Keto'ya vurduğumda Keto şarkıcı olmuştu. Bakalım Medyum Ayşin hanım ne olacak? O da şarkıcı olursa, bir tane de Serdar Ortaç'a vurulacak.