Tatsız tuzsuz

15 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Süper Lig'de 5. haftanın, sonucu en merakla beklenen karşılaşmasıydı Bursaspor - Gençlerbirliği sınavı... Geçen sezonun son haftalarına iddialı girmiş zirve ekibi Gençlerbirliği ile Hagi'nin komutasında sezona yüksek moralle başlayan Bursaspor, ligin ilk dört haftayı hüsranla tamamlayan iki mutsuz takımıydı.
İki ekip bu görüntü içersinde kazanma hesaplarıyla çıkmıştı maça... Bursaspor sahasında oynamanın avantajıyla, karşılaşmaya daha üstün gibi başladıysa da, oyun hakimiyetini bir türlü eline geçiremedi. Orta sahada rakibine pres uygulayan Gençlerbirliği, Bursaspor'un pozisyon bulabileceği bütün yolları tıkarken, sahada dengeyi de sağlamış oldu. Alacakları mağlubiyetin korkusu ve gerginliği içinde oyun disiplininden uzaklaşan iki ekip, koskoca ilk yarıyı karşılıklı birer gol pozisyonuyla geçiştirdi.
Gençlerbirliği ikinci yarıda golü düşünen ve cesur futbolu tercih eden taraftı. Defans ağırlıklı futboldan vazgeçen Başkent ekibi, 51 ve 53. dakikalarda Youla ve Flip ile yakaladığı iki mutlak fırsatı değerlendiremedi. Bu dakikalarda, rakibin bunaltan baskılarını, katı defans uygulayarak atlatma düşüncesine giren Bursaspor, tamamen kendi sahasına çekilince

Yazının Devamı

Rus ruleti

1 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Çok profesyonelce düşünülmüş bir Rus oyununa kurban gitti Süreyya Ayhan'ın dünya şampiyonluğu. Altın madalyaya ulaşabilme yolunda her türlü ayrıntıyı en ince noktasına kadar düşünen atletimiz finalde iki Rus'un koştuğunu ya unutmuş, ya da kendisine aşırı güvendiğinden dolayı önlemini almamıştı.
Startla birlikte klasik çıkışını yaptığında Rus atletler de planlarını piste sürdüler. İlk metrelerden itibaren Ayhan'ın peşine takılan Rus Yelena Zadorozhnaya atletimizin kopmasına izin vermedi. Yarışta istediği havayı ve ortamı yakalayamayan Süreyya Ayhan bu inatçı takip sonrasında temposunu düşürdü. İkinci turda arka grubun da yetişmesi ile birlikte alışık olmadığı bir ortamın içine düşen Ayhan, üçüncü turda bir ara üçüncülüğe kadar geriledi. Atletimizin motivasyonunu bozma görevini başarıyla yerine getiren Zadorozhnaya, yorgun düşüp temposunu yitirirken, bu kez planın ikinci bölümü devreye girdi. Finaldeki diğer Rus atlet Tatyana Tomashova, son 300 metreye girilirken ileriye fırladı ve birden tempoyu yükseltmeye başladı. Bunu hesaba katmayan Süreyya Ayhan'ın karşı atakları son 50 metrede son buldu ve Rus atlet rahatlıkla finişe girdi.
Altın madalya hayalleri

Yazının Devamı

Sıra geldi altına

30 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Tam bir profesyonel, dört dörtlük bir Dünya atleti olmuş artık Süreyya Ayhan. Korkuya, endişeye gerek olmayan, çok akıllı bir taktikle istediğini elde ettiği bir yarı final koştu. Önce seçmelerde kendisine rakip olabilecek atletleri zorlayarak tarttı, dün de sezon boyunca saklanan tehlikeli isimleri ortaya çıkardı. Yarı finaldeki bu ikincilik onun çok önceden hesabını ve kitabını yaptığı bir sonuçtu. Golden League yarışlarında rahatlıkla 4 dakikanın altına inebileceğini gösteren Ayhan, Dünya Şampiyonası'nda iki yarışını da özellikle kendi derecesinin çok üstünde koştu. Seçmelerde gücünü minimum kullanacağını, yarı finalde ise biraz tempo artırarak yarışı sertleştireceğini söyleyen Süreyya dediklerini aynen uyguluyor. İki yarış sonrası çok daha iyi analiz edip, tanıdığı rakipleriyle pazar günü oldukça eğlenceli bir final koşacak altın kızımız. Süreyya Ayhan, Dünya Şampiyonu olmak için geldiği Paris'ten şampiyon olarak ayrılacaktır. Bir taktikten ibaret olan bu ikincilik kimseyi şaşırtmasın, korkutmasın. Pazar günü geçin ekran başına, tanık olan Süreyya'nın güle oynaya altın madalyaya koşuşuna.

<#comment>

SPOR

Yazının Devamı

Altına ilk adım

27 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
Türkiye'nin gururu, rüzgar kız Süreyya Ayhan olağanüstü bir durum ve beklenmedik aksilik çıkmazsa sonu altın madalya ile noktalanacak yolculuğuna bugün çıkıyor. Avrupa şampiyonu atletimiz kategorisinin tartışmasız en büyük favorisi. Bunu sadece atletizm otoriteleri değil, üç seride yarı finale yükselebilmek için mücadele edecek 32 atletin performans çizelgeleri de açık açık söylüyor.
Bu atletler içinde 3.54.60 derecesiyle en iyi zamanı elinde bulunduran Ayhan bu sezon içinde de dört dakikanın altına inebilen ve performansı sürekli yükselen tek atlet konumunda. Bugün koşacağı ilk seride klasik çıkışını yapması beklenen altın kızımız ilk 600 metrede arayı açtıktan sonra temposunu koruyacak ve enerjisini yarı final - final'e taşıyacaktır.
Süreyya Ayhan'ın bu seçmedeki en büyük avantajlarından biri de ciddi rakiplerinden ABDli Regina Jacobs ile yan yana koşacak olması. Taktik olarak kendisini saklayan ve bu sezon ülkesinde sadece bir kez 1500 metre koşan ABDli atlet kaçışını Paris'te noktalayacak.
Artık hepimiz nefeslerimizi tuttuk. Süreyya'nın altına giden macerasını beklemeye koyulduk.

Yazının Devamı

Güç şimdi bizde

23 Ağustos 2003

<#comment>
<#comment>
ÖYLE böyle değil, anlatılması zor bambaşka duygular içindeyiz bu kez... Bir ilke şahit olmak, bir ilki yazmak için gidiyoruz Paris'e... Çatık kaş, asık surat ve iç geçirerek baktığımız Dünya Atletizm Şampiyonası'nın kürsülerine hesap sormak ve yılların öcünü almak için yola çıkıyoruz... Süreyya Ayhan'la yaşadığımız Avrupa şampiyonluğu mutluluğunu bu kez dünyaya haykırmak, dünya şampiyonluğunu tatmak istiyoruz. Bu kadar garanti, bu kadar kendimizden emin ve bu kadar rahat yazıyoruz. Golden League'de katıldığı iki yarışın da tozunu atan ve rakiplerine korku saçan altın kızımız bu performansıyla yine rüzgar gibi çıkar, yine arayı açar ve yine yanına kimseyi yaklaştırmadan altına koşar. Süreyya'nın Dünya Şampiyonası'ndaki tek ve en büyük rakibi Paris'i yakıp kavuran, toplu ölümlere yol açan aşırı sıcaklar olacaktır. Bu olumsuzluğa rağmen şampiyonluktan başka bir şey düşünmeyen rüzgâr kızımız Stade de France'da hedefine ulaşacak, 1998 yılında bu statta Ulusal takımlarının Dünya Şampiyonluğunu alkışlayan Fransızlar bu kez elleri patlarcasına bir Türk kızına alkış tutacaklar.

<#comment>

SPOR

Yazının Devamı

Rüyanın sonu

21 Şubat 2003


<#comment> Golsüz biten bir ilk yarının ardından, çeyrek final hayalleri görmeye başlayan Denizlispor, acı bir ikinci yarıyla bu rüyadan uyandı.
Herşey Denizlispor’un istediği ve hesap ettiği gibi başlamıştı aslında. Üç forvetle oynayan ve kendi sahasındaki bu maçtan, avantajlı bir skorla ayrılma hesapları yapan Porto, orta sahasının desteğiyle Denizlispor’u bunaltıyor, ancak aradığı golü bulamıyordu. Bu dakikalarda forvette sadece Ersen Martin’i bırakarak, orta sahasını kalabalık tutan Denizlispor, güçlü rakibinin etkili adamlarını ve gol yollarını tıkayarak devreyi golsüz tamamlamayı başardı.
Portekiz Ligi lideri Porto, ikinci yarıda farklı bir görüntüyle sahaya çıktı. Kadrosunda aksayan yerleri yıldız isimlerle değiştiren Lacivert - Beyazlı ekip, Denizlispor’un zayıf olduğu sağ taraftan bindirmelere başladı. İlk yarıda kalesinde devleşen Heinen, ikinci yarıda akıl almaz goller yerken, Denizlispor’un çeyrek final umutlarını da Porto’nun, Das Antas Stadı’na gömmüş oldu.
Kadrosunda; Jankauskas, Derlei, Deco, Alenitchev, R.Costa ve Capucho gibi Avrupa ve Dünya futbolunun yıldızlarını barından Porto, ikinci yarının hemen başında Capucho’nun ayağından kazandığı golden

Yazının Devamı

Bu nasıl tecrübe?

10 Şubat 2003


<#comment> Skorun sahadaki mücadeleyi tam olarak yansıtmadığı bir maçtı İstanbulspor ile Gençlerbirliği arasındaki karşılaşma. Başkent ekibi puan cetvelindeki yerine hiç de yakışmayan bir ilk yarıyı tamamlarken, oyun kurgusuyla beraberliğe razı bir ekip görünümündeydi. İstanbulspor’un gol aradığı dakikalarda ani gelişen bir kontratak ve Youla’nın boş kaleye gönderdiği topla galibiyet golünü bulmuştu ama o alışılan rakibi yıpratan futboludnan eser yoktu. İstanbulspor Cenk’in ayağından kazandığı penaltı vuruşla dengeyi sağladığı bu yarıda en az üç net gollük pozisyonu cömertçe harcarken, şiddetle puana ihtiyacı olduğu bir maçın da kaderini de belirlemiş oldu.
Sakatlıkları nedeniyle takımda yer alamayan Güven ve Niyazi’nin yokluğunu doksan dakika boyunca hisseden Aykut Kocaman, umutlarını sol kanada yerleştirdiği ara transferin güçlü ismi Yordanov’a bağlamıştı. İlk yarıdaki etkili ve istekli futbolunu ikinci yarıya taşıyamayan Bulgar futbolcu sahada gezinmeye başlayınca kontrol Gençlerbirliği’nin eline geçti.
Defansını Deniz, Saffet ve İlker gibi lig tecrübesi üst düzeyde olan üç futbolcudan oluşturan İstanbulspor öyle üç gol yedi ki, pozisyonlar evlere şenlikti. İlk yarıda

Yazının Devamı

Kahramanlar mangası

13 Aralık 2002


<#comment>Onlar, rakibin adını ve sanını düşünmeden bu tura inanmış, zafere yüreklerini ve bileklerini koymuş, bir avuç "Ege Efesi"ydi. Başlarında teknik ve taktik kurnazı bir başkomutanla, zaferlerin en büyüğüne koştular. Sınırlı bir kadro ile Dünya yıldızlarına kafa tuttular, Fransa Şampiyonu’nu kupa dışına attılar.
Zorlu rövanş öncesi dersine çok iyi çalışmış, hesabını ve kitabını çok iyi yapmıştı Rıza Çalımbay... İlk maçta defans ağırlıklı bir futbolla beraberliğe yatan ve turu kendi sahasına bırakan Olympic Lyon’u kendi silahı ile vurdu. Rakibinin ilk dakikalarda sonuca gitme düşüncesini iyi tahlil eden Çalımbay, takımını sahaya bir tilki kurnazlığıyla yaydı, Lyon’un hevesi kursağında kaldı.
Yürekli ve cesur bir futbolu tercih eden Denizlispor, karşılaşmaya pres ve hücumla başlayan Lyon’a anlayacağı dilden karşılık verince golü bulmakta gecikmedi. Sakatlığı nedeniyle ilk maçta forma giyemeyen Mustafa Özkan varlığının Denizlispor için neler ifade ettiğini kanıtlarcasına topu ağlara gönderdi ve turun ilk sinyallerini verdi.
Erken gol hesapları yapan Lyon 5. dakikada kalesinde gördüğü bu golle oyunun kont-rolünü kaybetti. Maçın golden sonraki bölümünde,

Yazının Devamı