Onlar, rakibin adını ve sanını düşünmeden bu tura inanmış, zafere yüreklerini ve bileklerini koymuş, bir avuç "Ege Efesi"ydi. Başlarında teknik ve taktik kurnazı bir başkomutanla, zaferlerin en büyüğüne koştular. Sınırlı bir kadro ile Dünya yıldızlarına kafa tuttular, Fransa Şampiyonu’nu kupa dışına attılar.
Zorlu rövanş öncesi dersine çok iyi çalışmış, hesabını ve kitabını çok iyi yapmıştı Rıza Çalımbay... İlk maçta defans ağırlıklı bir futbolla beraberliğe yatan ve turu kendi sahasına bırakan Olympic Lyon’u kendi silahı ile vurdu. Rakibinin ilk dakikalarda sonuca gitme düşüncesini iyi tahlil eden Çalımbay, takımını sahaya bir tilki kurnazlığıyla yaydı, Lyon’un hevesi kursağında kaldı.
Yürekli ve cesur bir futbolu tercih eden Denizlispor, karşılaşmaya pres ve hücumla başlayan Lyon’a anlayacağı dilden karşılık verince golü bulmakta gecikmedi. Sakatlığı nedeniyle ilk maçta forma giyemeyen Mustafa Özkan varlığının Denizlispor için neler ifade ettiğini kanıtlarcasına topu ağlara gönderdi ve turun ilk sinyallerini verdi.
Erken gol hesapları yapan Lyon 5. dakikada kalesinde gördüğü bu golle oyunun kont-rolünü kaybetti. Maçın golden sonraki bölümünde, disiplinini yitirmiş Lyon’un pas hataları içinde geçen şuursuz baskıları, Denizlispor’un kademeli defans anlayışı içinde kahramanca verdiği savaş vardı. Bu savaştan yüzakı ile çıkan kahramanı bol Denizlispor mangasında kaleci Heinen başrolü oynadı. Orta saha destekli Lyon forvetlerinin karşısında adeta geçilmez bir duvardı, maçı tek bir hata yapmadan tamamladı.
İlk kez katıldığı UEFA Kupası’nda Dünya futbolunun devlerinden Fransa’nın kupa ve lig şampiyonlarını eleyerek yoluna devam eden Denizlispor, Türk futboluna büyük bir gurur yaşatırken tarihe de "altın" bir çentik attı.
"Her Horoz kendi çöplüğünde öter" sözü mü?
Denizli Horozu çıkalı, o da artık tarihte kaldı...