Siyasi partilerin vatandaşla bire bir, yüz yüze temas halindeki temsilcileri yerel yöneticileridir. Belediye başkanları ve belediye meclis üyeleridir ki bunların çoğu halkın yakından tanıdığı ve bildiği kişilerdir.
Halk, yerel yönetimin icraatlarıyla her gün iç içedir; iyi yapılanı da, kötü yapılanı da veya yapılmayanı da bizzat görüp yaşamaktadır.
Şu halde, halk, siyasi partilerin karnelerini yerel yönetimlerdeki icraatlarına bakarak doldurur. Merkezi hükümetlerin yaptıkları büyük hizmetler, mahallindeki vatandaş için dolaylı hizmettir ve onlardan o kadar etkilenmez ve hatta çoğu kez bana ne der!
Halk, direkt kendini ilgilendiren hizmetlere bakar ve bunlardan etkilenir.
Daha açık ifadesiyle söyleyelim: Yerel yönetimlerin icraatları, siyasi partileri iktidara taşıyacağı gibi, iktidardan da alaşağı edebilir! Nitekim Refah Partisi’ni iktidara,
sahip olduğu belediyelerin icraatları taşımıştır.
Yerel yöneticiler o denli önemlidir ki iç içe olduğu halkın gözleri önünde yapıp ettikleriyle, ya partisinin yüz akları veya yüz karasıdırlar.
Halkın en çok nefret ettiği yerel yönetici tipi; asık suratlı, kapısı vatandaşa kapalı, kibirli, rüşvetçi ve tembel olanlardır. Bu çirkin haller hangi yöneticide varsa, asla gizli kalmaz ve çok kısa bir zamanda herkesin ağzında sakız olurlar.
İstanbul’a yakın illerden birinde, oralı bir belediye başkanı arkadaşımla yemek yiyorduk. O büyükşehrin Merkez İlçe Belediye Başkanı’ndan ağzı yanmış müessese sahibi, yanımıza geldi ve kendisine çektirilen sıkıntıları bir bir anlattı ve şirketinde çalışan yüze yakın insanla birlikte başka bir siyasi partiye oy vereceklerini yeminle ifade etti.
Aslında ne demek istediğimizi tüm siyasi partiler genel seçimlerden sonraki tablolarda gördüler. Hangi siyasi partinin tablosunda düşüş varsa, bunun yegâne sebebi oradaki yerel yöneticilerin tutum ve tavırları ile icraatlarıdır.
Siyasi partilerden yalnızca AK Parti üç dönem kuralı getirmişti ama o da bunu gerçekleştiremedi. Oysa bu kural, siyasi parti kadrolarının yenilenmesi, arkadan gelenlerin önünün açılması ve hepsinden önemlisi partiye dinamizm kazandırması açısından son derece önemliydi.
Bu durum, yerel yönetimlerde çok daha önemlidir. Zira üç dönem bile fazladır; iki dönemle sınırlandırılmalıdır. Hizmetlerini iki döneme sığdıramayan yöneticiden belli ki bir şey olmaz.
İki dönem belediye başkanlığı yapanın kendiliğinden kenara çekilmesi, çekilmiyorsa çektirilmesi gerekir. Demokraside makamlar kimsenin babasının çiftliği değildir. Siyasette veya siyasetin dışında başka iş mi yok?
Neyse ki Sayın Erdoğan üç dönemi yeniden dillendirdi ve bu kişilerin dinlendirileceğini açıklayarak, milletin gönlüne su serpti.
Valiler dâhil, üst düzey bürokratlar bile belirli bir zaman sonra başka yerlere tayin ediliyor.
Üç dönem, dört dönem ve hatta beş dönem görev yapıp da, yeniden aday adayı olanlar bilmelidir ki bu hırs, kendileriyle birlikte mensup oldukları partileri de bitirdi
ve bitirecek!