Beşeri münasebetlerde olduğu gibi, devletlerarası ilişkilerde de ölçüyü kaçırmamak
gerekir.
Ölçü orta yoldur; yani dostlukta da, düşmanlıkta da aşırı gitmemektir. Bizim kültürümüzde ölçü; dosta yarın düşman olabilecek gibi, düşmana da yarın dost olabilecek gibi davranmaktır.
Bırakın aklı başında insanı, kediler bile hırlaşmadan önce; birbirimizin yüzünü tırmıklayıp yaralamayalım, olur ki yarın dost oluruz ve o yaralı yüzlerle birbirine bakıp utanmayalım derler!
Diğer bir ifade ile ölçülü olmak, herkese sahip oldukları değeri vermektir, ne eksik
ne fazla.
Baba Esed zamanında Suriye ile kanlı bıçaklı idik; oğul Esed’le ise, canciğer kuzu sarması olduk. Stratejik ortaklık kurup, ortak bakanlar kurulu toplantıları yaptık.
Vaktiyle bizi birbirimizden koparan güçler derhal harekete geçti; Arap Baharı teranesiyle meydana gelen ayaklanmalarda merkezi yönetimlerle ayrı düştük.
Aynı şeytani güçler bu ayrılığı körükledi, taraflar da yangına benzinle gidince olanlar oldu!
ABD’nin ağzına bakıp, en geç iki ay sonra Esed’siz bir Suriye’nin hayalini kurduk!
Suriye’de, yedi yıl boyunca süren iç savaşın en büyük kaybedenleri Şam Yönetimi ile mahut hayalleri kuranlar oldu. ABD, uzun süre uzaktan kumanda ile düşmanlıkları körüklemekte yetindi; sonunda ise, Irak’taki hataya düşmeyeceğiz deyip Suriye’ye yerleşme kararı aldı.
Halbuki ABD’nin bu sessiz kaldığı dönemde, Suriye’ye asıl yerleşen Rusya olmuştu.
ABD’nin aldığı bu denli yerleşim kararı, Türkiye’yi kuşatma esaslı olup; bunu da PKK/PYD/YPG gibi terör örgütleri marifetiyle yürütüyor.
Türkiye haklı olarak; sınır güvenliğini temin maksadıyla bir dizi operasyonlara girişti ki, el an bu devam etmektedir.
Artık belli ki, ABD, Suriye’nin bölünmesinden; Türkiye-Rusya ve İran da bölünmemesinden yanadır.
Türkiye, tüm bu operasyonları ile kendi sınır güvenliğini korumasının yanında, işgal edilmiş Suriye topraklarından terör örgütlerini de temizlemektedir.
Er ya da geç; Suriye’nin toprak bütünlüğü esas alınacağına göre, Merkezi yönetimle (Esed’le değil!) temas kurmak zorunludur. Zira pabucun pahalı olduğunu gören ve işgal ettiği yerleri elinde tutamayacağını anlayan terör örgütü, daha şimdiden Şam Yönetimi’ne devredebileceğini açıkladı!
Aklı sıra Türkiye ile Şam Yönetimi’ni savaştıracak!
Allah’tan Şam Yönetimi’nin gücü yok da, bu deliliği göze alamıyor.
Devletlerarası münasebetlerde tüm kapılar hiçbir zaman kapanmaz, kapanmamalıdır.
Zira unutulmamalıdır ki; ‘haddinden fazla şiddet, gayesindeki hikmeti (hedefi) kaybeder ve yay, eğer lüzumundan fazla gerilirse, kırılır!’