Kimin elinin kimin cebinde olduğu bilinmeyen tuhaf bir zamanda yaşıyoruz.
Zamanı tuhaflaştıran ise, insanoğlundaki gelgitler ve davranış bozukluklarıdır. İnsanoğlu bu girdaba durduk yerde kapılmadı. Yeni konumunu, bilerek isteyerek kendi elleriyle hazırladı.
Tek ölçü maddiyet ve şahsi menfaat olunca, insani duygular ve hasletler sırra kadem basar.
İnsanoğlu için sunulan seçenek, iyilerin en iyisi olmasının yanında, kötülerin en kötüsü olabilmesidir. Nefsine, nefsi arzularına tabi olan insanın canavarlığı, zekâsı oranındadır.
Canavar toplumlarda maneviyat ve insani duygular önce yapaylaşır ve ardından dumura uğrar, büsbütün yok olur gider.
Ve artık insan, insanın kurdudur.
Böylesine zifiri karanlık bir dünyada dostluklar ve dostlar, sevgiler ve sevgililer suni olup pamuk ipliğiyle birbirine bağlıdır.
En ufak bir zorlamayı veya ufak bir menfaati gördüklerinde derhal yok olmaya ve hatta düşmanlığa dönüşmeye hazırlar.
Leşin etrafında oynayıp zıplayan köpek yavrularını gören ve bu halin birçok insanda bile olmadığını söyleyen öğrencilerine Hz. Mevlana, “Aralarından o leşi çekin bakalım, birbirlerine nasıl hırlaşacaklar?” diye ikazda bulunur.
Hak ve hakkaniyetten uzaklaşan insan, şeytanın maskarası olur.
Artık at izi it izine karışmış, düşman da kuzu postuna bürünmüştür.
Ortam, bütünüyle fitne ortamıdır. Böyle bir ortamda dostu ve Hak ehlini bulabilmek çok zordur. Zira haramzade insan, kötülüğün peşinden, iyiliğe koşarcasına gider!
Yanlışta olmasına rağmen, gerçeğin (doğrunun) ta kendisiyim diye övünür!
Bu halin bile (yanlışta olup, kendini gerçek bilip haz duymak), kendisine bahşedilen bir rahmet olduğunu bilmez. Aksi halde insan, rahat nefes alamaz ve sıkıntıdan patlar.
Düşmanın ayrıkotu misali her yanı kapladığı ve gerçek dostluğun ve dostların Kafdağı’nın ardında saklandığı bir demde, düşman oklarının istikametine bakıp, Hak ehlinin kim ya da kimler olduğu pekâlâ görülebilir.
Yeter ki ne aradığımızı bilelim!
Her kim, iyi niyetle, samimiyetle ne arıyorsa er ya da geç ona kavuşur. Gerçeğine kavuşamasa, hayaline kavuşur ve onunla avunur.
İnsanın kim olduğundan ziyade kimlerle olduğu önemlidir. Anasını, babasını, evladını seçemeyen insan, arkadaşını ise, neyi arzuluyor ve arıyorsa onlardan seçer.
Ve seçtiğinin (iyi ya da kötü) bedelini öder.