Yaşamakta olduğumuz bu coğrafya, bağrında en çok haini barındıran netameli topraklardır. Yapılan onca ihanetler, er ya da geç meydana çıkacağından derhal düşmanlığa dönüşür ve ortalığa şüphe, vehim ve güvensizlik hakim olur.
Bundan dolayıdır ki, bizim gibi toplumlarda; dürüstlük, doğruluk, vatanseverlik, hakkaniyet, adalet ve namuslu olmak üstün meziyet addedilmiştir. Halbuki bütün bunlar, normal bir insanda bulunması gereken özelliklerdir.
Asıl bu özellikleri taşımayanlar insan değildir, insan suretinde hayvan ve hatta hayvandan daha aşağı mahluklardır.
Uluslararası arenada en pis oyunların sahnelendiği ülkemiz; sınırlarında oluşturulmak istenen ‘terör koridorunu’ engellemek için, zorunlu olarak operasyon başlattı. Düşman, ABD’nin verdiği en sofistike silahlarla yerin altında ve üstünde mevzilenmiş durumda.
Mehmetçik, dünyanın, bu en zorlu savaşını, üstelik bu kış günlerinde, en az zayiatla sürdürebilmenin üstün gayretiyle hareket ediyor.
Uzmanlarının açıkladığına göre; Mehmetçik, harp tarihinde emsali olmayan başarılara imza atıyor ve dost-düşman herkese parmak ısırtıyor.
Hayatlarının baharında can veren pervaneler, ölmeden evvelki ölümü tadıp ölümsüzlüğe uçuyorlar.
Neden?
Candan aziz bildiğimiz vatanımız işgal edilmesin, parçalanmasın; aziz vatandaşla-rımızın onuru, canı, malı ırzı korunsun ve ait oldukları milletle devletleri dünyadaki saygın konumuyla ilelebet devam etsin diye değil mi?
Bizim bu denli insani erdemlerimizin savunulmasından kim ya da kimler rahatsız olabilir? Elbette ki düşmanlarımız değil mi? Onlar da zaten ‘endişe duyduklarını’ peş peşe açıklıyor ve beklenen düşmanlıklarını pervasızca sergiliyorlar.
Bunları bir dereceye kadar anlamak mümkün de; peki içimizdekilere, bizden gözükenlere ne oluyor? Onlar da aynı endişeyi ve hatta daha ilerisini duyuyor ve savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu açıklıyor. TTB, bir kısım yazar-çizer ve siyaset bozuntusu zevat; şom ağızlarını açarak ne yapmak istiyor?
Belli ki, Erdoğan düşmanlığı bunların akıllarını başlarından almış. Sanki Erdoğan bu riski kendisi için aldı! Yahu! Erdoğan son raddeye kadar sabretmedi mi? Her kapıyı çalıp, her çareye başvurmadı mı?
Bu ‘İttihatçı’ kafasıyla nereye? Onlar da ‘Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın!’ diyen aynı zihniyetti. NATO bile, ‘Türkiye’nin savunma hakkı vardır’ derken; içimizdeki aymazların düştükleri ‘çukur’un dipsizliğini görüyor musunuz?
İt ürür, kervan yürür diye boşuna dememişler!