Türkiye’miz çok netameli bir süreçten geçiyor. Öyle ki ülkeyi idare etmekte olanlar vahametin farkına varıp erken seçim kararı aldılar.
Geçen asrın başında Osmanlı’ya oynanan oyun bu kez Türkiye Cumhuriyeti’ne oynanmak isteniyor. Bunun sebebi gayet açıktır: Türkiye, yapıp ettikleriyle çok oluyor ve onun bu hali Batı’yı, Batılı ülkeleri ürkütüyor.
Ya Türkiye güçlenip, bölgesel ve hele küresel bir güç olarak karşımıza çıkarsa diye ödleri kopuyor. Çünkü onların Türkiye’ye biçtikleri rol, ‘uydu’ olmaktı.
Türkiye, Batılı dostları (!) tarafından kendisine ne denirse onu yapacak ve asla kendisine çizilen sınırın dışına çıkmayacaktı. Hep belirlenen ülke olacaktı, asla belirleyen konuma ulaşmayacaktı.
Türkiye, onca acı tecrübelerden sonra, kendisine biçilen ‘deli gömleği’ni yırtıp attı ve mahut dostlarına (!) rağmen kendi ayakları üzerine durup ayağa kalktı.
Diklenmeden dik durup, muhataplarıyla eşit şartlarda devlet olmanın gereklerini yaptı, yapıyor.
Dikkat ederseniz, Türkiye’yi idare edenler bu denli rüşt ispatını, içerideki vesayet odaklarıyla, bu odakların dışarıdaki ağa-babalarına karşı aynı anda yaptı.
Belli ki dışarısı içeride kendilerine payanda arıyor ve Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinde bir politika yürütüyorlar. Dost ve müttefikimiz (!) olan Avrupa’nın hiçbir ülkesinde Tayyip Erdoğan’a ve onun bakanlarına miting
yapma veya kapalı salon toplantısı yapma müsaadesi vermiyorlar.
Dışarısının bu denli hastalığı içerideki bir kısım siyasilere de bulaşmış olacak ki onlar da tüm siyasetlerini Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerine bina ettiler.
Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerine ‘çatı adayı’ arayışına girdiler. Bunu başaramayınca, aynı duyguyla ‘ittifak’ kurdular.
Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun deyip, sözde ‘Kuvayımilliye’ birlikteliği kurmaya kalkıştılar.
Yahu! Kuvayımilliye düşmana karşı kurulmuştu; içerideki siyasi rakipleri düşman addedip toplumu bölmenin manası var mı? Bu hal, gerçek düşmanların ekmeğine yağ sürmekten öte ne mana ifade eder?
15 Temmuz darbesiyle Türkiye’yi paramparça edeceklerdi.
Bunu başaramadılar ancak boş durmuyorlar; ülkemizi bölmek ve bunun için de kardeşi kardeşe düşürmek için her türlü alçaklığı sergiliyorlar.
Hangi siyasi görüşten olurlarsa olsunlar, tüm siyasilere tavsiyemiz; halkımız huzur, birlik ve kardeşlik istiyor. Toplumu ayrıştırmak isteyenlere, toplumun bir kısmını ötekileştirenlere ve birbirine düşman gözüyle bakanlara asla prim vermez.
Zira bilinmelidir ki keskin sirke kabına zarar verir!