Elli beş yıldır kapısında bekletildiğimiz AB, kendi içinde çatırdıyor. AB’nin olmazsa olmazı İngiltere’nin yaklaşımını görünce, Türkiye’nin yılar yılı boşuna kürek çektiğini görüyoruz.
Sayın Erdoğan’ın Fransa seyahatinde baklayı ağızlarından çıkardılar ve Türkiye’mizin tam üyeliği yerine “...bu sürecin yeniden yorumlanmasından!” dem vurdular.
Vaktiyle adı Ortak Pazar iken; Avrupa ile birlikteliğe karşı çıkanların bir sloganları vardı: “Onlar ortak, biz pazar!”
Bu söz hangi niyetle söylenirse söylensin, doğru bir tespittir. Zira Hıristiyan Avrupa âlemi, Müslüman olan biz Türkleri dost ve müttefik görmedi; görmez de. Nitekim NATO’daki kâğıt üzerindeki birlik ve müttefikliğimizin serencamı ortada!
Onların başı sıkışınca derhal yardıma koşmamıza rağmen, 40 yıldır boğuştuğumuz terörle mücadelemizde yanımızda olmak şöyle dursun, mahut örgütlerin yanlarında yer alıyorlar.
Türkiye’nin resmi görevlileri Avrupa ülkelerinde konuşturulmazken, terör örgütü militanlarının cirit atmasına göz yumuyorlar.
Daha açık ifadesiyle söyleyelim: Batı, Türkiye ile eşit ortaklık istemiyor. Onların oluşturmak istedikleri birlikteliğin şartlarında onlar emredecek, biz baş üstüne diyeceğiz! Huzurlarında asla dik durmayıp, devamlı eğik, ezik ve el avuç ovuşturan konumda olacağız!
Batı, bizi hâlâ cihan savaşlarının sonunda kaybeden ülkeler statüsünde görüyor ve ona göre muameleye tabi tutuyor; tutmak istiyor.
Bırakın devlet yetkililerini, aynı küstah tavır Batılı gazetecilere de yansımış. Fransız gazeteci Sayın Erdoğan’a hesap sorarcasına sözde soru soruyor. Ama efendileri gibi kendilerinin de unuttuğu bir şey var: Karşılarında ne eski Türkiye var ve ne de aradıkları ezik ve eğik bir lider var!
Uşaklara da efendilerine de hadlerini bildiren ve sözde sorularını yüzlerine çarpan bir dünya lideri var! Dünyadaki tüm mazlumların, ezilenlerin, sömürülenlerin, aç ve açıkta kalanların lideri!
Biz Türkler dün öyleydik, bugün de öyleyiz, yarın da öyle olacağız; bu bizim genlerimizde var.
Bunca acı tecrübelerden sonra Türkiye en iyi yolu seçti; bundan böyle körü körüne dostluk ve müttefiklik yok! Çok yönlü bir dış politika ile ülkemizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa, kiminle, hangi sahada iş birliği bizim menfaatimize ise, onun takipçisi olacağız.
Bugüne kadar yanıltıldığımız gibi, ABD ne der diye bakmayacağız. Zira ABD’nin ne dediği, karşımızda nasıl düşmanca bir tavır aldığı ortada!
FETÖ elebaşını ülkesinde barındırıp, dünyanın dört bir yanından devşirdiği FETÖ yandaşı satılmış-meczup beyinleri, içeride ve dışarıda üzerimize salıyor.
Bizi içeride “meşguliyetle tedaviye tabi tutarken” , hemen burnumuzun dibinde PKK devletini kuruyor.
Aklı sıra Türkiye’yi boyun eğdirip, yeniden güdümüne alacak.
Gel de Sayın Erdoğan gibi “Ey Amerika!” diye höykürme!