Arada “Bu haftaki günlük ekranda kalma süreniz 3 saat 15 dakika” türünde mesajlar alıyorum. Erkenciyimdir ben. Sabah haberleri izlerken bir yandan da sosyal medyada gezinirim. Gün içi de, yaptığım işe ara vermek, kafa dağıtmak için yaparım bunu. Yine de çok uzun bir zaman olduğunu düşünüyorum. Üç saat gerekli gereksiz bir sürü veri akışına maruz kalmak. Ama ola ki telefonumun şarjı geceden bittiyse sabahki sosyal medya faslımız kesintiye uğradıysa, bir sıkıntı kaplıyor içimi. Güne başlayamama kaygısı gibi bir durum. Ki ben öyle her dakika telefonu elinden bırakamayanlardan da değilim. Ama bir rutinim var ve gerçekten önemli. Arada düşünüyorum, bir sabah kalktığımda ekran kapkaranlık olursa ne yaparım? Doğrusu içim sıkılıyor. Bu hafif yollu bağımlılıktan rahatsızım.
İşte tam da bu kaygılı durumu anlatan bir roman çıktı Siren Yayınları’ndan. Bir süredir butik yayınevlerini çok sıkı takip ediyorum ve şahane kitaplara rastlıyorum. Bu takip sırasında yakaladım çağdaş Amerikan edebiyatının önemli yazarlarından Don DeLillo’nun “Sessizlik” adlı kitabını. Yayınevinin Instagramdaki hesabında. “Ya bir gün ekranlar aniden kararırsa?” sorusunun yanıtlarından olan son derece etkileyici bir distopya “Sessizlik”.
Cüssesi küçük etkisi büyük
Kitabın hikâyesi 2022 yılında geçiyor. Jim ve karısı Tessa, Paris tatillerini bitirmiş New York’taki evlerine dönüyorlar. Uçakta aniden şiddetli bir çarpma sesi duyuluyor. Oluşan türbülansla kimi yolcular yaralanıyor. Paralel hikâyede ise aynı saatlerde Diane ve Max çiftinin evine gidiyoruz. Çift, Diane’ın öğrencisi Martin ile birlikte yolda olan arkadaşları Jim ve Tessa’yı bekliyor. Çünkü evde bir SuperBowl partisi var. Atıştırmalıklar, yemekler, maç sırasında gereken her türlü damak tadı hazır.
Futbol maçı başladığı sırada ekran kararıyor. Geçici bir arıza olduğunu düşünüyorlar ama ekran bir türlü geri gelmiyor. Bir süre sonra aynı kararmayı telefon ekranlarında da fark ediyorlar. Ve kapanan bilgisayarlarında. Martin durumu Çin hükümetinin düzenlediği bir internet kıyameti olarak yorumluyor. Diane uzaylılara yoruyor şaka yollu. Ama durum ciddi. Söz konusu olan teknoloji bağımlılığımızın aldığı büyük darbe. DeLillo’nun romanda dikkat çekmek istediği de bu zaten: “Başka zaman olsa, iyi kötü sıradan bir zaman olsa, daima telefonlarına bakan insanlar olur, sabah öğlen gece, kaldırımın orta yerinde, yanlarında seğirten herkese kayıtsız, ellerindeki cihazın içine düşmüş, o cihaz tarafından büyülenmiş ve yutulmuş insanlar ya da üstüne yürüyen ya da bir anda dümen kıranlar, ama onca dijital müptela yapamıyor bunu, telefonlar kapalı, her şey çökmüş, çökmüş, çökmüş.”
Jim ve Tessa’nın da aralarına katılmasıyla birlikte bir dizi absürt ‘an’a, konuşmaya, tavra şahit oluyoruz “Sessizlik”te. Bu çeşitli insanlık durumlarını mesafeli bir ironiyle anlatan Don DeLillo, bir anda telefonsuz, televizyonsuz, bilgisayarsız kalan teknoloji müptelası insanların savruluşlarını, yaşadıklarına anlam verme çabalarını büyük bir ustalıkla işliyor kitabında. Observer “İnsanı ürkütecek kadar isabetli” yorumu yapmış kitap için. Gerçekten de fena halde ürkütüyor, çeşitli ekranlarla ilişkimizi sorgulatıyor. Okuma listelerine almaya değer bir kitap. Teknoloji bağımlılığımızla ilgili çok farklı bir düşünme pratiği sunuyor. Kitabı okuduktan sonra, telefon ekranına bakma süremi iki saate indirdim. Bağımlılığa kafa tutma refleksiyle. Bakalım sizde nasıl hisler uyandıracak bu 88 sayfalık cüssesi küçük etkisi büyük kitap.
İyi pazarlar.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024