Deniyor ki:
“Milletvekilleriyle ilgili tüm bilgilere, TBMM internet sitesinden üzerinde yapılan aramada ‘tek tıkla’ ulaşmak mümkün.”
Meraklısı o bilgilere zaten ulaşır.
Mühim olan...
Milletvekiline ulaşmak.
Deneyin.
Orada yazılı bilgilerden yararlanarak kapılarını çalın milletvekillerinin veya açın bir telefon.
Bakalım, ulaşabilecek misiniz?
Hoş.
“A Blok ÜZ. Kat 1 Nolu Banko Oda: 10” adresine gittiğinizde veya 312 4205458-59 numaralı telefonu aradığınızda, orada olduğu iddia edilen milletvekilini mümkünü yok bulamazsınız!
Bulamazsınız çünkü onun adı Mustafa Ali Balbay ve kendisi 914 gündür hapis!
* * *
Fakat İzmir’in öteki 25 milletvekiline açık bir çağrı yapıyorum şimdi.
Benim sizleri “şahsi bir iş” için arama sebebim yok.
Ve hiçbir zaman da olmayacak.
Bu demek değil ki, hiçbir beklentim de yok!
Aksine.
Var.
O da şu:
Her ay biri İzmir’i, diğeri ülkeyi ilgilendiren iki “konu, durum, sorun, olay” hakkında ciddiyet yapılmış birer araştırma beklerim sizlerden.
Gerekiyorsa meclis araştırması veya soruşturması, gerekiyorsa bir yasa teklifi ile desteklenen iki araştırma.
İnanın, sonuçta sağlanacak faydaya sizler bile inanamayacaksınız.
Ve umarım, bu kadarcık bir çaba göstermekten de kaçınmazsınız!
* * *
Bir şey daha var.
Türk Telekom’un 550 milletvekiline, Cem Yılmaz’ın reklamlarını yaptığı, Motorola XOOM tablet bilgisayar vereceğini duydum.
Eğer bu haber doğruysa...
Aman dikkat.
Alacağınız bilgisayarları size verecek şirket, artık “yerli malı, yurdun malı” bir kuruluş değil.
Mutlaka biliyorsunuz, sahibi “Oger Telekom” adlı, küresel bir holding.
Aslında yerli olsaydı da fark etmezdi zira sonuçta bedelsiz alınan her şeye, en azından “hediye” denir.
Bunun adı kimi yerde “bahşiş” kimi yerde “avanta” olur.
Bazen de, rüşvet!
İşin bu faslı bir yana, asıl tehlike başka.
Ya tablet bilgisayarların içine milletvekillerini BBG evi izleyecek “özel bir program” konduysaÖ
Böyle bir ihtimali düşünen oldu mu acaba?
Ha.
Çok lazımsa tablet bilgisayar, TBMM Başkanlığı her milletvekiline versin bin 630 lira, gidip piyasadan alsınlar.
Az bile yazmışım
İl Sağlık Müdürü Mehmet Özkan’ı, İzmir’de iki “ruh sağlığı merkezi” kurulması için gösterdiği çabadan ötürü, cidden ve yürekten kutlamış ve sormuştum:
“İki ruh sağlığı merkezi, söyleyin, kime yeter?”
Yazımın devamını da, hatırlatmalıyım:
“İzmir’in her ilçesine bir ‘ruh sağlığı merkezi’ kurulmalı.”
Ve hatta imkân olsa da, her mahallede böyle bir merkez olsa (abartmıyorum) buna ihtiyaç var.
Dahası iddia ediyorum: “Ciddi ve kapsamlı tarama yapılsa, ruh sağlığından yana sorunu olanların sayısı, en kötümser tahminleri bile aşar.”
Ve üç-beş gün geçti.
Sağlık Bakanlığı açıkladı:
“Beş kişiden birinin ruhsal sorunu var.
Her 10 çocuktan biri, klinik düzeyde sorunlu.
Ruhsal hastalığı olan 6 kişiden sadece 1’i yardım arıyor.
100 bin kişiye düşen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı sayısı 2,20.
Avrupa Birliği’nin 15 ülkesinde 100 bin kişiye ortalama 12,9 ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı düşüyor.”
Netice...
Dalga geçtiğimi düşünenlere “Ruh Sağlığı Eylem Planı” kapak olsun!
Tek karelik konsantrasyon
