Yalıkavak Belediyesi hazırladığı broşürde, şu ifadeyi uygun görmüş kendine:
“Ege’nin Göğsünde Bir Mücevher”
Yalan değil.
Yalıkavak, bir mücevher gibi ışıldıyor kıyılarımızda.
Orası öyle de, Gündoğan ve Göltürkbükü değil mi?
Veya yarımadanın öteki tarafındaki Gümüşlük ve Turgutreis, biraz daha aşağıda Ortakent, Bitez, Konacık ve de Bodrum ile Yalı...
Hatta denize kıyısı olmayan Mumcular’a da “mücevher” denmez de, ne denir?
Malum.
Van ili de büyükşehir oldu.
Koca ilde sekiz belde belediyesi var.
Oysa Bodrum’da 10 tane.
Hepsi kapatılıp, Bodrum Belediye sınırlarına katılıyor yeni yasayla.
Ne Yalıkavak kalıyor, ne Mumcular, ne Turgutreis.
Bodrum’da konuştuğum herkes, ilçenin 11 belediyeye parçalanmış olmasına karşıydı.
Kabul.
Sayı fazlaydı.
Ama...
Yok muydu bunun arası?
Bodrum Turistik Otelciler Derneği Başkanı Halil Özyurt, “En azından Turgutreis, Yalıkavak ve Mumcular belediye olarak kalmalıydı” derken; işte o ara yolu işaret ediyordu.
Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan ikinci kez CHP’den seçilmiş ama şu an bağımsız.
Neden?
İçişleri Bakanlığı tarafından, devam eden davalar nedeniyle görevinden alınıp, 21 ay boyunca başkanlıktan uzak kaldığı süre boyunca; partisinden beklediği ilgiyi ve desteği görmemiş, kısaca.
Gönül bağı kopmuş.
Ama o siyasetten kopmamaya kararlı.
Yalıkavak Belediyesi’nin kapatılacak olması, doğal olarak kendisini üzüyor ve “yeni yasa ile hizmet zincirinin kopmasından endişe ediyorum, bu yüzden kaçan fırsatları yeniden kazanmak çok zor” diyor.
Bitez Belediye Başkanı İbrahim Çömez de CHP’li ve emekli öğretmen.
Dolayısıyla titiz ve mesai kavramına fazlasıyla bağlı biri.
Sanırım, sabah en erken gelen, akşam da en geç giden odur belediyeye.
İşine dört elle sarıldığı her halinden belli.
İlle de “plan” diyor.
Narenciye bahçelerine gözü gibi bakıyor.
Bitez’de “ekoturizmi hayata geçirmek için” çırpınıyor.
Ne var ki, onun da başkanlığının sona ermesine, şunun şurasında 16 ay kaldı.
Ortakent-Yahşi Belediye Başkanı Mehmet Onur Şahbaz’ın annesi Yahşili, babası Ortakentli.
Kendisi “mükemmel bir karışım” yani!
Ve şu sözleri...
“Bizler, bu yasayı iktidar kimseye danışmadan kendi başına yaptı veya beldelerimiz kapatılıyor, diye karşı çıkıyor değiliz olanlara. Fakat kabul edelim, pek çok sorunun yanıtı yok. Ben bu çağda kanalizasyon yapmaya uğraşıyorum. Sorarım, kurulacak Muğla Büyükşehir Belediyesi bütün bunlara nasıl yetişecek?”
Başkan Şahbaz’a cevap vermek isteyen var mı?
Özellikle de iktidar partisinden ve öncelikle de Ak Parti’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel, örneğin...
Olan bitenle ilgili en hoş yaklaşım, Bodrum’un yaşayan tarihi, Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Mustafa Danacı’dan geldi yine.
“11 belediye çok mu, çok” diyerek, kendi sorusunu, kendi yanıtladı önce.
“Ama” dedi:
“Bu belediyeleri kuran kim, kaldıran kim? Ah siyaset...”
Ve döndü geçmişe, örneklerin en güzelini verdi:
“Bizim bir senatörümüz vardı, Haldun Menteşeoğlu. Bir süre de İçişleri Bakanlığı yaptı. O zamanlar Köyceğiz Belediye Başkanlığı’nı hep CHP kazanırdı. Adalet Partililer de Menteşeoğlu’na kızardı. O da ne yapsın? Köyceğiz’i parçaladı, bir bölümünü Dalaman’a, bir bölümünü Ortaca’ya bağladı.”
Ya sonuç?
Geçmiş seçimlere baktım.
1968 yılındaki yerel seçimde CHP tek başkanlık kazanmış Muğla’da.
O da Köyceğiz.
Operasyondan sonraki 1973 seçiminde ise CHP Muğla’daki belediyelerin büyük çoğunluğunu -tam 13 belediye başkanlığı- kazanmasına rağmen, Köyceğiz’de kaybetmiş!
Mustafa Danacı haklı.
Ah siyaset!