Son sözü en baştan söylersek, anlatacağımız oyundan; “Gurur ve Önyargı (*gibi bir şey)” büyük olasılıkla gülümseyerek ve kendinizi iyi hissederek çıkacaksınız. Kabul edin, günümüz koşullarında az şey değil. Uzun gelebilir (arayla üç saat), başında hikâyeye girmekte zorlanabilirsiniz (Jane Austen dünyasına ve konuya hâkim olmayanlardan bunu duydum) ama sahnedeki beş fişek gibi kadının enerjisine teslim olmamak çok zor.
Tersten başladığımız sözün başına dönersek, Jane Austen’ın çeşitli mecralara aktarılmaya doyulamayan eseri “Pride and Prejudice”in Isobel McArthur tarafından yazılmış Olivier ödüllü uyarlaması, “Gurur ve Önyargı (*gibi bir şey)”. Gibi bir şey, çünkü karakterler ve olay örgüsü aynı olmakla birlikte hikâye emekçi sınıfın; evin gizli yöneticileri diyebileceğimiz hizmetçi kadınların gözünden anlatılıyor. Erdem Avşar’ın çevirisi, Murat Daltaban’ın rejisiyle hayata geçirilen oyun bir DOT – BKM ortak yapımı (Yapım Yönetmeni: Özlem Daltaban).
Maximum Uniq Hall sahnesinde geniş bir salon, üst kata çıkan merdivenlere dolanmış sarmaşık gülleri ve muhtelif işlere yarayacak dev bir avize, bizi ilk karşılayan. Zaten olay her oyuncunun bir sürü kişiye bürünmesi, her eşyanın / kostümün farklı işlevler yüklenmesi üzerine kurulu. Saksıdaki çam ağacının yeri gelince evin ağzı var dili yok babasına dönüşmesi gibi.
Bilenler hatırlasın ve bilmeyenlere anlatsın, 1800’lerin başında ilk kez yayımlanan “Gurur ve Önyargı”, varlıklı bir centilmen olan Charles Bingley’in yakınlardaki Netherfield Park Malikanesi’ni kiraladığı haberiyle başlar. Bu haber Bennet’ların evinde bomba etkisi yaratır. Zira ailenin beş bekâr kızı vardır ve bir kızın geleceği ancak baba evinden zengin koca evine geçmesiyle garanti altına alınabilir. Anneleri hemen balo gecesi için planlarına başlar. Baloda Charles’ın arkadaşı Bay Darcy de vardır. Bir baloyla iki damat adayı. Gelgelelim Bay Darcy edebiyat ve sinema tarihinin en kibirli hatta en gıcık figürlerinden biridir. Oyunda da anıldığı gibi onu en çok ıslak beyaz gömleği ile gölden çıkan Colin Firth olarak hatırlarız. Ancak Bennet ailesinde onun da hakkından gelebilecek bir kız vardır: Elizabeth.
Sahnede izlediğimiz uyarlama, 19. yüzyıldan kopup gelen hikâyenin kodlarını ters yüz etme iddiasında. Murat Daltaban’ın satırlarından aktarırsak; “Hikâyemiz o kadar pembe değil, tüm politik gücüyle meydan okuyor. Kodlanmış erkek rollerini maskara ediyor, kodlanmış kadın rollerini acımadan eleştiriyor.” Açıkçası metnin bunu yapabildiği yerler var, yapamadığı ya da arada ders vermeye geçtiği yerler var. Ama seyirciyi davet ettikleri ‘kız neşesi’ bütün gücüyle mevcut. Oyunun beş oyuncusu Birce Akalay, Nergis Öztürk, Özge Özberk, Ayşegül Uraz ve Kardelen Arpacı birlikte ilk değil yüzüncü oyunlarını oynar gibi bir ansambl enerjisine sahipler. Birce Akalay hizmetçi Effie dışında Elizabeth Bennet’ı oynarken diğer oyuncuları farklı farklı karakterlerde izliyoruz. Kardelen Arpacı mesela, dört karakteri oynayıp hepsine farklı bir soluk getiriyor. Ayşegül Uraz hem Jane hem sinsi George Wickham hem Lady Catherine olarak sahnede. Romantik jön Bingley ve kız kardeşi Özge Özberk’te buluşurken bir komedi canavarı olduğunu gördüğümüz Nergis Öztürk’ün Bay Darcy’sine mi daha çok bayıldım, Mrs. Bennet’ına mı seçemiyorum.
Tempo yüksek, görsel dünya çok özenli ve renkli. Karakter dönüşümlerini pratik kılan oyuncaklı kostümlerde Tomris Kuzu’nun imzası var. Sahne tasarımı Burak Etöz’e, ışık tasarımı Cem Yılmazer’e, koreografi Tan Temel’e ait. Müzikler Oğuz Kaplangı’nın. Bütün enerjileriyle vadettikleri neşe de hepimizin olsun.
Özay Şendir
İnsanlık dediğin 12 kamyon kadar…
25 Aralık 2024
Abbas Güçlü
Yüksek performans
25 Aralık 2024
Dilara Koçak
Yeni yılda protein konusu
25 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Başak | İş hayatınız kökten değişiyor
25 Aralık 2024
Osman Gençer
Elektrikli araçta Ege merkez olur mu?
25 Aralık 2024