İnsanlık dediğin 12 kamyon kadar…

Büyük umutlar, iddialı cümleler, hatalarından ders çıkaran insanlık, filan hepsi hikaye... 

İngiltere merkezli Oxfam International, İsrail’in Gazze’deki Filistinlileri aç bırakma taktiklerini açıkladı. 

İsrail, son 75 günde Gazze’ye sadece 34 kamyon dolusu yiyecek ve su girmesine izin vermiş. 

Sistematik engellemeler nedeniyle bu kamyonlardan sadece 12’si Filistinli sivillere ulaşabilmiş. 

Engelleme dediğim, alçaktan uçan İsrail SİHA’larının yardım konvoylarının geçtiği Salah al-Din Caddesi üzerinde yağmacıları gerekçe göstererek kamyonları vurması, güvenlik görevlilerini öldürmesi.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Ajansı dün, Han Yunus’ta “binlerce yerinden edilmiş insanın saatlerce yemek kuyruğunda beklediğini ve çoğunun evine eli boş döndüğünü” açıkladı. 

Yine dün, İsrail, Gazze’deki iki hastaneye saldırdı, 3 hastanedeki hastaları da boşalttırdı. 

Kurşun ya da bomba kullanmadan açlıktan ya da bakımsızlıktan ölüme sürüklenen yüzbinler ve bunu seyreden dünya. 

Nisan’daki ilk İran misillemesi ardından Lübnan’ın işgali sonra Suriye’de olanlar derken Gazze’yi unuttu dünya. 

Medeniyet dediğimiz şey 12 kamyon kasası kadarmış meğer... 

Ayaz Ata ile Noel Baba…

Bilmediklerimiz hayatımızda bazen fazlasıyla belirleyici oluyor. 

Noel ile yılbaşı arasındaki farkı bilmeden başkalarını yargılayan o kadar çok insan var ki... 

Hristiyanların, Hz. İsa’nın doğum günü kabul ettikleri Noel’i kutlamasına dair ilk yazılı belge Milattan Sonra 4. Yüzyıl’a ait. 

Romalılar Hristiyanlık öncesi dönemde her 25 Aralık’ta “Yenilmez Güneşin Doğum Bayramı”nı kutladıkları için bu tarihe inanmayan kiliseler de var. 

Mesela Ermeni Ortodoks Kilisesi ilk dönem Hristiyanlara ait tarihi kayıtlarda Hz. İsa’nın doğum tarihinin 6 Ocak olarak gösterildiğini söylüyor ve Noel’i o zaman kutluyor. 

İster 25 Aralık olsun, ister 6 Ocak, yılbaşıyla Hristiyanların kutladığı Hz. İsa’nın doğum günü arasında bir bağlantı yok. 

Tıpkı, kırmızı kıyafeti ve ren geyiklerinin çektiği kızakla kafamıza kazınan Noel Baba ile gerçek Noel Baba kabul edilen, Antalya yakınlarındaki Demre’de yaşayan Aziz Nicholas arasında da bir bağlantı yok. 

Kafamızdaki Noel Baba figürü, 1930’larda logosu kırmızı-beyaz olan bir global içeceğin reklamıyla oluştu, gerçekle alakası yok. 

Asya mitolojilerindeki Soğuk Tanrısı Ayaz Ata bu açıdan kafamızdaki figüre daha çok benzetilebilir. 

Çocuklara hediye verme işinin daha çok Hollanda efsanesi Sinterklaas’tan geldiği söylenir. 

Kültürlerin yaşadıkları coğrafyadaki halklara olan etkileri üzerine daha çok şey söyleyebiliriz. 

Ölenin ardından helva kavurmak Türk kültüründeki yuğ törenlerinden gelir, tıpkı tahtaya vurmak gibi. 

Algımızın, bilginin önüne geçmesine engel olmak ve on yıllardır devam eden boş tartışmalarla vakit kaybetmemek gerek… 

Kalabalık yalnızlık üzerine…

TDK ve Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi’nin oylaması sonucu “Kalabalık yalnızlık” 2024’ün kelimesi seçilmiş. 

Futbolda, siyasette, hayatın her alanında yarattığımız kitlesel nefretin sonucudur bu seçim. 

Özeleştiriyi zaafiyet sanmak, bir fikri savunmak yerine karşıt fikri seslendireni düşman saymak getirdi bizi bu noktalara. 

Haksızlığa sadece bize yapıldığı zaman karşı çıkmak, kurallara ben hariç herkes uysun diye düşünerek nereye varmayı umuyorduk ki? 

Ofiste, metrobüste, stadyumlarda ve toplumsal olaylarda hep hakkımızın yendiğini düşünerek yaşıyoruz. 

Adalet duygumuz o kadar örselendi ki, en gerçek olayın arkasında bile bir komplo teorisi arıyor, onu da sosyal medyada buluyoruz. 

Tüm bunlardan daha acı olanı, sosyal medyada bir paylaşım yapacak kadar küçüldü vicdanımızın darası. 

Ve çoğumuzun zamanı, sahip olmadığı bir hayatı yaşıyormuş gibi göstermeye çalışan paylaşımlar yapmakla geçiyor. 

Birbirimize ve kendimize en fazla yazık ettiğimiz zamanın özetidir, kalabalık yalnızlık daha doğrusu kalabalıklar içerisindeki yalnızlık...