Yer, İstanbul Kongre Merkezi. Tarih, 14 Mart 2011. Başbakan Erdoğan, Değişim Liderleri Zirvesi’nin açılışında konuşuyor.
Konuklar arasında ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan, Ukrayna Başbakanı Mykola Azarov, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bekir İzzetbegoviç, Irak Devlet Başkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi veeeeee...
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad var!
Sayın Başbakan söz “basın özgürlüğüne” geldiğinde, şöyle diyor:
“Son 8 yılda Türkiye’de basın özgürlüğü çok ileri standartlara kavuşmuş, yaptığımız reformlarla, attığımız cesur adımlarla, yazılamayanlar, konuşulamayanlar, tartışılamayanlar artık gündeme taşınır hale gelmiştir.”
* * *
Aşağı yukarı bir yıl sonra... Bugün.
Freedom House, bugün kutlanacak “BM Dünya Basın Özgürlüğü Günü” öncesinde ”Basın Özgürlüğü 2012” raporunu yayınladı.
Ve 197 ülke nasibini aldı, verilen notlardan.
66 ülkenin vatandaşları başları dik dolaşabilirler dünyada.
Çünkü onlar özgür bir basına sahipler.
Türkiye’nin de arasında bulunduğu 72 ülkede basın “kısmen” özgür.
Yazmaktan utanıyorum ama o 72 ülkenin sadece 17’si Türkiye’nin gerisinde.
Ya da şöyle söyleyelim:
Türkiye kısmen özgür ülkeler listesinin bile “basın özgürlüğü olmayan” ülkeler sınırına epey yakın bir yerde.
Tam adresi vermek gerekirse...
117’inci sırayı Kolombiya, Kongo, Nepal ve Senegal gibi “ileri demokrasinin müstesna ülkeleri” ile paylaşıyor Türkiye!
* * *
Ağırınıza gidecek, biliyorum.
Çare yok.
Önce şu soruyu cevaplayacaksınız:
Jamaika, Barbados, Kosta Rika, Bahama, Belize, Grenada, Mali, Tayvan, Uruguay ve hatta Papua Yeni Gine; acaba Türkiye’nin önünde mi, arkasında mı?
Bakanlar Kurulu’nda bir oylama yapılsa, kuvvetle muhtemeldir ki oybirliği ile “arkasında” kararı çıkar ama maalesef değil.
Önünde.
Hem de çok önünde.
Çünkü basın tamamen özgür bu ülkelerde!
* * *
Bir alt lige inelim.
Şili, Guyana, Benin, Güney Afrika, Doğu Timor, Karadağ, Sırbistan, Bulgaristan, Macaristan, Hindistan, Moğolistan, Botswana, El Salvador, Romanya, Burkino Faso, Filipinler, Mozambik, Peru, Panama, Bolivya, Bosna Hersek...
Hepsi puan sıralamasında Türkiye’nin önünde.
Bitmedi.
Endonezya, Kosova, Nikaragua, Nijer, Sierra Leone, Tanzanya, Haiti, Arnavutluk, Lübnan, Tunus, Bengaldeş, Gürcistan, Kenya, Makedonya ve Moldova dahi Türkiye’nin ilerisinde.
Kusura kalmasın hiç kimse.
Bu ayıp, bize yeter de, artar bile!
Tek karelik Müdüriyet!
İzmirli doktorlar...
İzmir Tabip Odası Başkanlığı’na yeniden seçilen Doktor Suat Kaptaner’i kutlarım.
Onun liderliğindeki “Hekim Güçbirliği” grubu, Doktor Fatih Sürenkök’ün öncülüğünde seçime katılan “Demokratik Katılımcı Hekimler” grubunu geride bırakmış ve yönetim kurulunun 7 üyeliğinden altısını kazanmış.
Ama dikkat.
İster bir genel seçim olsun, ister şu odanın veya bu derneğin seçimi.
Eğer bir seçime katılım oranı yüzde 29’da kalmışsa, bunun üzerinde durmak lâzım.
Kaptaner’in açıklamasından anlıyoruz ki, İzmir Tabip Odası’nın 9 bin üyesi var.
Oysa seçime katılan üye sayısı 2 bin 678.
Yani...
Toplam üye sayısının üçte biri bile değil.
Yani.
Tam tamına yüzde 29.
Sahi.
İzmirli doktorlarımızın yüzde 71’i, üstelik “mesleki sorunları ülke gündeminin en tepesine yükselmişken” bu seçime neden katılmadı acaba?