Önerim, tek madde

Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten, 24 üniversite hocasına davet var.
Konu:
Yeni Anayasa.
Eskiler der ya:
Fikir teatisi.
Anlaşılan böyle bir şey yapacak Meclis Başkanı.
Yeni Anayasa nasıl olsun?
Falan.
İçinde ne olsun, ne olmasın?
Filan.
Hocalar konuşacak.
Melis Başkanı dinleyecek.
Hocalar konuşacak.
Meclis Başkanı not edecek.
Herhalde o notlar bir bloknot halinde, sonuçta Sayın Başbakan’a verilecek.
* * *
Listeye baktım.
Hocaların çoğu, iktidara yakın görüşleriyle tanınan şahsiyetler.
Dolayısıyla Sayın Başbakan, kendisine verilecek notların içeriği hakkında zaten fikir sahibi olmalı.
* * *
Davetli hocaların hangi üniversitelerde görev yaptıkları ise daha çok ilgimi çekti.
Dağılım şöyle:
Ankara, Atılım, Başkent, Bilkent (2), Çankaya, Dicle, Galatasaray, Gazi, İstanbul, İstanbul Bilgi (2), İstanbul Ticaret (2), Karadeniz Teknik, Marmara, Polis Akademisi, Selçuk, Uludağ, Yakın Doğu, Kocaeli, Maltepe, Okan ve İzmir Üniversitesi.
Maşallah İzmir’de üniversite çoğaldı.
Ama çağrılan bir kişi var.
O da:
Prof. Mehmet Merdan Hekimoğlu, İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı.
Ki bu durumda, “İzmir’i temsil etme” gibi bir misyonu da ister istemez üstlenmiş oluyor.
* * *
Prof. Hekimoğlu ve diğer hocalar 19 Eylül 2011 Pazartesi günü saat 10.30’da TBMM’de toplandıklarında ne der, ne demez?
Bilmem.
Ama ben olsam şöyle derdim.
“Uzun söze gerek yok. Yeni Anayasa tek maddeden ibaret olmalı. Bu madde ise şöyle yazılmalı:
- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kayıtsız, şartsız güvencesi altındadır.”
Bilirim.
O beyannamenin kaç maddeden müteşekkil olduğu, maddelerde ne yazdığı hakkında yüzde 99’un bir fikri yok.
Onun için yarın “tam metin” halinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni yayımlayacağım.
Herkes okusun ve herkese okutsun, diye!



Gel de yanma


Uğur Mumcu doğalı 69 yıl oluyor.
Öleli ise 18 yıl.
Hep düşünürüm.
Uğur Mumcu yaşasaydı bugün, 69 yaşın bilgeliğiyle nasıl bakardı olanlara, nasıl yorumlardı olanları?
Hiç kuşkum yok.
Çok şey öğrenirdik yine.
Ve daha önemlisi...
Geçen 18 yılda başımıza gelen felâketlerin bir bölümü, onun sayesinde önlenirdi.
Çoğu da gizli kalmazdı, esrar perdelerinin karanlığı içinde.
Uğur Mumcu yaşasaydı...
Öncelikle kendisinden hemen sonra hayatlarını yitiren Eşref Bitlis ile Turgut Özal’ın ölümlerini incelerdi herhalde.
Yıl 1993.
Yıl 2011.
Uğur Mumcu’yu kimler öldürdü, Eşref Bitlis ile Turgut Özal’ın ölümlerinin ardında ne var?
Aradan 18 yıl geçmiş geçmesine de...
Bu sorulara yanıt bulmada, henüz bir arpa boyu yol gidememiş hiç kimse.
Vah ki, ne vah.



Tek karelik tehlikeli oyuncak!