Tam da bir “Türkiye gerçeği” yaşanan. Tıpkı “komşunun tavuğu kaz görünür” hikâyesidir olan.
Yıllardır yaşamsal bir konuda yazan, çizen, konuşan, uyaran, öneren birinin; kendisini en azından “yeterince” ciddiye almayanları hizaya getirmek için sahnelediği muhteşem bir oyundur yapılan.
Helâl olsun Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’na.
Ya da...
Mike Judgeson’a!
* * *
Yıllar öncesinden tanırım Kadıoğlu’nu. Özellikle “iklim” konusundaki uyarılarını, düzenli olarak gönderdiği elektronik postalardan bilirim.
Sonra televizyona bir çıktı, pir çıktı.
İşte o zaman, onu herkes tanıdı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’yi bekleyen doğal tehlikeleri anlatıp durdu her fırsatta.
Hürriyet’te köşe yazmaya dahi başladı hatta.
Ama.
Boşuna!
* * *
Yanlış anlamayın. Bizzat kendisi söylüyor, “boşuna konuştuğu” kanısına vardığını.
Ya sonra?
“Türkiye’deki yabancı hayranlığını bildiği” için “Mike Judgeson” adında hayali bir karakter yaratıyor.
Tıpkı Mickey Spillane’nin yarattığı Mike Hammer gibi!
Fark şu:
Mike Hammer dedektifti, Mike Judgeson ise afet uzmanı ve iklimbilimci.
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu bugüne kadar dediyse, başlıyor Mike Judgeson’un ağzından yazıp, söylemeye.
* * *
Vay canına, o da ne?
Bir ilgi, bir itibar ki ahalide; arayıp, soranın bini bir paraya gidiyor.
Herkes Kadıoğlu’dan, “yabancı uzman” Mike Judgeson’a ulaşmak için aracı olmasını istiyor!
Kadıoğlu “Mike Judgeson benim” dedikçe de, arayanlar “Dalga geçme” deyip, telefonu kapatıyor yüzüne.
Müthiş.
Gerçekten müthiş bir hikâye.
* * *
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri anlatmak için her yolu denemeye kararlı.
Belli, gözünü karartmış.
“Gerekirse Boğaz Köprüsü’nde eylem yapacağım” diyor.
Tek karelik ha gayret!
Yenişakran’ı görmek şart
Devletin önemli yatırım alanlarından bir olan “yeni cezaevi kampüsleri” arasına, son olarak Yenişakran’daki cezaevi katıldı!
Kapıları açılır açılmaz da, Bergama Cezaevi’nde bulunan kadın ve çocuklar ile Buca Cezaevi’nde yatan kadınlar buraya taşındı.
“Nakli hapis” olanların içinde aylardır tutuklu bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Pervin Şenel Genç ile belediyenin diğer hanım bürokratları da var.
Ama bu arada...
Bir de ciddi sorun var.
Tutuklu avukatları “Her yer toz toprak içinde, tuvaletlerde bile halen daha inşaat artıkları var. Kalorifer sistemi düzenli çalışmıyor” diyerek, yapılan uygulamayı eleştiriyor.
Havanın durumu malum.
İnsanlar evlerinde bile doğru dürüst ısınamazken, dört çıplak duvar içine tıkılanlar ne yapar?
Galiba en iyisi, gerçeği görmek için Yenişakran Cezaevi’ne bir “basın turu” düzenlemek.
En azından İzmir Barosu’ndan bir heyete izin vermek.
Hem de acilen.