Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ramotoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurullah Akkoç, “bütün enerjimi, zamanımı ve birikimimi mensubu olduğum Dokuz Eylül Üniversitesi’ni bölgesel, ulusal ve uluslararası ölçekte marka bir üniversite haline getirmek için harcayacağım” diyerek; Haziran ayında yapılacak rektör adaylarını belirleme seçiminde aday olduğunu açıklamış.
Hayırlı olsun da...
İyi düşündünüz mü hocam?
Sayın Başbakan’ın sağlığı Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Füzün’e emanetken, bu iş biraz zor değil mi?
* * *
İzmir Milletvekili ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “İzmir’in kodlarını” çözmeye devam ediyor.
Son tespiti ise şu:
“Erzincan’da oyunlar el ele tutuşularak, birbirine dokunarak, omuz omuza oynanır. İzmir’de oynan oyunlarda ise bireysellik ön plana çıkar ve bu fark insanların hayata olan bakışını yansıtır.”
Madem öyle, bir efe türküsü çığıralım inadına hep birlikte:
“On iki yaşımda binerdim taya
Minnet etmezdim paşaya beye
Bizi yaman bildirmişler devlete
Dünya bir olsa tutulmam gayri”
* * *
CHP’deki kongre sezonu, ilçe piyasalarına hareket getirdi.
Merak edilen, hareketin yanında bereket de gelecek mi?
Galiba en akılcı beklenti, “bereket şöyle dursun, Allah CHP’yi yeni kazalardan korusun” demek!
Bu arada Bornova İlçe Başkanlığı için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır’ın geçen sefer olduğu gibi kapışacağı mı, yoksa bir aday üzerinde uzlaşacağı mı merak ediliyormuş.
Uzlaşsalar iyi olur.
Hatta bir önerim var:
Bornova İlçe Başkanlığı için Atilla Sertel’den iyisi zor bulunur.
* * *
İzmir Ticaret Odası ise üyelerini bilgilendirmek amacıyla “Atık Yönetimi Toplantısı” düzenlemiş ki, tam isabet.
Özellikle de bol miktarda her türlü atık çıkacak şu dönemde, “kimin, neyi, nereye atacağını bilmesinde” gerçekten büyük fayda var!
* * *
Ve nihayet “Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı ve EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, ünü Türkiye’yi aşıp yurtdışına yayılan ve dünya ülkeleri tarafından örnek olarak incelenen İzmir 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ni ziyaret etti” haberini okuyunca...
Sevineyim mi, üzüleyim mi?
Bilemedim!
Tek karelik destek!
İyi ki varsın
Bir adam:
“Gamlı, tartışma hastası, şeamet tellalı tipleri kendisinden uzak tutar, velhasıl eğlenir, eğlendirirken, yani siz öyle sanırken... O herkesi izler, her şeyi görür, söylemez, kendine saklar.”
Bir adam:
“İnsan kabahatlerine gülümseyerek bakar, derviş gibi kabullenir. Mahremiyetten yanadır. Kimseye sormaz, sorulmasından hazzetmez. İşin ilginç yanı sormaz ama karşısındakini çoktan okumuştur. Bir falcı gibi bilir. Kimse onun gülerken, içerken, şarkı söylerken, şaka yaparken bir iç yolculuğa çıktığını ve geri döndüğünü bilmez.”
Bir adam:
“İstese hanları, hamamları, yatları, atları, villaları olurdu. Dünya nimetlerini önüne serdiler. Tenezzül bile etmedi. Üstelik bu nimetlere gözünün ucuyla bakması için o kadar haklı nedeni vardı ki. Yoksulluğu hepimizden daha iyi biliyordu. Adana’da biliyordu, İstanbul’da, Zeytinburnu’nda gecekondu hayatı yaşarken biliyordu, Doğu’da öğretmenlik yaparken, karlar altında tek göz odalı bir evde yoksulluğunu öğrencileriyle paylaşırken...”
Yavuz Turgul’un anlattığı bu adamın adı, Şener Şen.