İtirazım var

İstanbul, finans merkezi.
İstanbul, kültür başkenti.
Olimpiyat desen, istikamet yine İstanbul.
Köprüler, tüp geçitler İstanbul’da.
Eh.
3 kilometrelik uzunluğuyla dünyanın en büyük ikinci asma köprüsü de Kocaeli’ne yakışır tabii.
Yani siz bakmayın devlete en çok gelir sağlayan iki il olan İstanbul ve Kocaeli’nin, devletin kişi başına en az para harcadığı iller arasında yer almasına.
Devlet yapacağını yapmış İstanbul ile Kocaeli’ne ve ne gerekiyorsa yapmaya da devam ediyor zaten.
Hal böyle olunca da, özel sektör coşmuş.
Kesin hesabı bilmiyorum ama Türkiye’de kurulan fabrikaların çok büyük bölümünün, İstanbul ile Kocaeli sınırlarında yer aldığını, herhalde bilmeyen yok.
“Sınır” demişken...
Neresi İstanbul, neresi Kocaeli artık belli değil. Sağlı sollu fabrikalar, binalar arasından geçerken, bir bakmışsınız İstanbul’dan Kocaeli’ne geçmişsiniz ama haberiniz yok.
Bu gidişle İstanbul ile Kocaeli yakında “tek il” olursa şaşmamalı!
Ve belki de gerçekten, öyle olmalı.
* * *
Onun için devletin, kişi başına bin 777 lira harcadığı, buna karşılık kişi başına 7 bin 191 lira gelir sağladığı İzmir’in listedeki yeri “üçüncülük” değil aslında.
İzmir aslında “gerçek” birinci sayılmalı.
Ama bu durum “övünç madalyası” olarak mı boyunlara asılmalı yoksa “enayilik yaftası” olarak mı?
Karar sizin.
* * *
Ve diğer yanda “tartışmasız” enayi yerine konduğumuz bir başka çarpıklık sürüp, gidiyor.
Şu işe bakın hele:
“TEDAŞ’ın 2010 yılı faaliyet raporuna göre kaçak elektrikte tüketim bazında liderliği 3 milyar kilovat ile Şanlıurfa aldı. Şanlıurfa’da kullanılan elektriğin yüzde 55’i kaçağa giderken, bu oran yılda yaklaşık 600-700 milyon TL’lik elektriğin kaçak kullanıldığı anlamına geliyor. İkinciliği ise Diyarbakır alıyor.”
* * *
Sadece Urfa ve Diyarbakır değil, ülkenin diğer pek çok yerinde “kaçak” kullanılan elektriğin parası kimin cebinden “zorla” alınıyor?
Yine bizden.
Yuh.
Bir kere değil...
Yüz kere yuh.
Bin kere yuh.

Tek karelik apartman!

Geri gönderin bu adamları

Bedavadan tatil için Libya’dan Antalya’ya getirileceksin. Bir düğünü basacak olay çıkaracaksın. İnsanları tartaklayıp, yaralayacaksın.
Bak sen şu utanmazlara.
Bak sen şu haddini bilmez adamlara.
Yok ama...
Kabahat onlarda değil.
Onlara bu kadar yüz verip, tepemize çıkaranlarda!
İstemiyorum kardeşim.
Türkiye’ye bu yolla gelmiş bir tek Libyalı istemiyorum.
Çünkü onlar yardımı da, sevgiyi de, saygıyı da hak etmiyor.
Kaddafi yıllar yılı eziyetin feriştahını yaptı bunlara. Kaddafi sülalesi saltanatın en şatafatlısını sürüp, halkın parasını saçtı havaya.
Gıkları çıkmadı.
Ne zaman ki elin Fransızı, İtalyanı, Amerikalısı bomba yağdırmaya başladı.
Libya’yı, Kaddafi’nin başına yıktı.
Türkiye’den milyon dolarlar özel uçakla oraya taşındı.
Ancak o zaman bitleri kanlandı.
Ömür boyu önünde eğildikleri kişiye saldırdılar ve bir vahşi hayvan gibi parçaladılar.
Eğer erkeklik ve askerlik buysa... Bizden uzak dursunlar!