Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Seçim sisteminin çarpıklığını, milletin kendi vekilini “bizzat seçme” hakkına sahip olmadığını defalarca yazdım.
Ne çare...
Türkiye’yi bugüne kadar kim yönettiyse, en azından bu konuda “tam mutabakat” sağladılar.
Hükümet etmeyi “hükmetmek” saydılar!
Neticede milletvekilleri, milletin iradesinden “eser miktarda” pay alarak Ankara’nın yolunu tuttular.
Son genel seçimde milletvekili payesi kazananlardan biri de, Mustafa Balbay’dı.
Sistemi, düzeni, yasaları ne kadar eleştirsem de; onlara uymak gibi bir “zorluk ve zorunluluk” var önümde.
Sadece benim mi?
Herkesin var.
O nedenle lâmı cimi yok.
Mustafa Balbay ismiyle cismiyle, etiyle kemiğiyle, fikriyle zikriyle bir milletvekilidir.
Daha açık ifade edelim.
İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ne kadar milletvekili ise...
İzmir Milletvekili Mustafa Balbay da o kadar milletvekillidir.
* * *
Dolayısıyla “1 Ekim’de TBMM 24. dönemi resmen çalışmaya başlayacak. Meclisin 550 üyesinden biri olarak o gün ben oylarıyla TBMM’ye gönderen halkı temsil etmek ve sorumlulukların yerine getirmek için göreve başlamak istiyorum” derken Mustafa Balbay; sahip olduğu hakkın kendisine teslim edilmesini istemektedir.
Yine dolayısıyla...
“Milletvekili seçilmiş olmama karşın tutukluluğumun devamına karar vermekle bana fiilen ‘Siyasi haklardan men’ cezası vermiş durumdasınız. Kanımca bu ceza özgürlüğün kısıtlanmasından sonraki en önemli yaptırımdır” diye seslenirken mahkeme heyetine, en temel haklarının, elinden alındığını ifade etmektedir.
* * *
Eğer ve gerçekten mahkeme heyetleri yasalara uygun karar vererek (!) insanları “maç bitmeden mağlup ilan edebiliyorsa” bir bakıma...
O yasaları yapanlar “Ne yapalım yasalar böyle, eh yargı da bağımsız” gibi laflarla kimseyi avutamazlar.
* * *
Biliyoruz.
Bu iktidar, çok muktedir.
Onlar için istedikleri yasayı, istedikleri gibi ve istedikleri zaman çıkarmak; işten değil!
Tek parti döneminin iktidarları dahi böylesine egemen olamamıştı devlet yönetimine.
Yani ve öyleyse...
Mustafa Balbay kendini “İktidar mahkemesinde yargılanan bir muhalif milletvekili” diye tanımlamakta galiba haklı, yerden göğe!

Tek karelik nutuk!

Haklının hakkını verin



Çiğli-Aliağa arası

Çanakkale yolunun, özellikle Çiğli ile Aliağa arasındaki herhangi bir noktasında durun ve önünüzden geçen araçlara bakın ve de mümkünse sayın.
Kamyon.
Tanker.
TIR.
Otobüs.
Aman vermez bir yarış içindeler.
Aralarında kaybolan otomobiller ise ölüm ile yaşam arasındakine benzer bir çizgi üzerinde gitmekteler sanki.
Ve tablo, Aliağa’da konuşlanan sanayi, enerji ve taşımacılık sektörlerinin büyümesi oranında vahamet kazanıyor her geçen gün.
O nedenle...
Yeni Çanakkale sahil yolunun yapımı, Türkiye’de süren diğer yol inşaatlarının belki hepsinden çok önem taşıyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a önerim, bir gününü buraya ayırmasıdır.
Alıcı gözle o da bir baksın.
Eminim gereken emri verecektir hemen:
“İşi hızlandırmak için ne gerekiyorsa yapın.”