Feyzi Hepşenkal

TANTANACILIK... Söğüşçülük... Muslukçuluk... Pislikçilik... Madaracılık... Silkeleme...  Tavcılık... Kaldırımcılık...
Emniyetin açıkladığı 21 çeşit yankesicilik yönteminden bazıları da bunlar.
Misal, tantanacılık...
Nedir bilir misiniz?
Hani “kavga ediyormuş gibi davranarak dikkat dağıtıp, hırsızlık yapılır” ya...
İşte “tantanacılık” denir buna.
Ya da...

İzmir Kalkınma Ajansı geçen haftaki “İZKA ses ver” başlıklı yazımıza karşılık, biraz kısık da olsa ses verdi.
Yazımın hassas noktası şuydu:
“Mali desteğe hak kazanan projeleri seçenler, nasıl seçildi ve bu kişiler kimdi?”
İZKA’dan gelen bilgi notunda, projelerin teknik ve mali değerlendirmesini yapan ve ‘Bağımsız Değerlendirici’ sıfatıyla anılan kişilerin, Kalkınma Ajansları Proje ve Faaliyet Destekleme Yönetmeliği’ndeki esaslara göre belirlendiği anlatıyor.
Yani...
İZKA, 13 Ocak 2009’da, Bağımsız Değerlendirici bulmak için bir ilan vermiş önce. Bu göreve talip olan 500 kişi arasından da, “KOBİ Mali Destek Programı kapsamında görev almak üzere 60, Sosyal Kalkınma Mali Destek Programı için de 32 kişi” seçilmiş.
Bağımsız Değerlendirici olacakların, hangi özellikleri taşıması gerektiği, malum yönetmelikte sıralanıyor. Sonuçta, 92 Bağımsız Değerlendirici, İZKA’ya sunulan toplam 675 proje için yaptıkları çalışmayı, Değerlendirme Komitesi’ne vermiş.

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, pek çok kurum ve kuruluşla beraber gazetelere de bir mektup gönderdi.
Mektupta, daha önce hazırlanan 2006-2017 Stratejik Planı’nın güncelleneceğini belirtti, görüş ve önerilerin 20 Temmuz 2009’a kadar kendisine gönderilmesini istedi.
Hay hay.
Ama önce şunu belirtelim.
Gazetecinin işi mektup yazmak değildir.
Gazeteci haber yazar, olanı biteni yorumlar.
Nitekim şu Stratejik Plan kapsamındaki konular hakkında, 2006 yılından bu yana, kim bilir kaç bin haber ve yazı kaleme alındı bugüne kadar!

YA­YIN­LA­NAN ra­por­lar ve araş­tır­ma so­nuç­la­rı, bi­rer to­kat gi­bi pat­lı­yor su­ra­tı­mız­da.
İş­te il­ki:
“Dün­ya Ban­ka­sı’nın ‘Dün­ya Yö­ne­ti­şim Gös­ter­ge­le­ri: 19962008’ isim­li ra­po­ru­na gö­re Tür­ki­ye, dün­ya­da top­lam 212 ül­ke­nin de­ğer­len­di­ril­di­ği al­tı yö­ne­ti­şim kri­te­ri­nin önem­li bir kıs­mın­da or­ta sı­ra­lar­da yer al­dı. Tür­ki­ye, bir­çok Af­ri­ka ve As­ya ül­ke­si­nin ge­ri­sin­de kal­dı.”
Ney­miş kri­ter­ler?
Mi­sal, İfa­de Öz­gür­lü­ğü ve Dev­let­ten He­sap So­ra­bi­lir­lik.
Ra­po­ra gö­re, Ma­da­gas­kar, En­do­nez­ya ve Tan­zan­ya gi­bi ül­ke­ler; bu alan­da

TÜRKİYE’NİN siyaset tarlası büyük oranda işe yaramaz durumda. Önce yüzeyi saran yabani otların temizlenmesi, ardından havalandırılıp sürülmesi ve milletin derdine derman olacak tohumların serpilmesi gerekiyor tarlaya.
Yoksa...
Bazen sap ile samana talim edilecek yine, bazen de boğazda kırık düğüm olan bir ayvaya!
A&G Araştırma Şirketi’nin yaptığı araştırma, tam da bu konudaki beklenti ve talebi yansıtıyor:
Türkiye ahalisinin neredeyse yarısı, yeni partilere ihtiyaç duyuyor.
Hani rüzgâr gülleri vardır, rüzgârın nereden estiğini gösterir.
Ülkemizdeki siyasi hal ve gidişin bir numaralı rüzgâr gülü de, Mustafa Sarıgül’dür.

ERKEKTE üreme yeteneğini değiştiren ya da engelleyen bütün hastalıkların tanı ve tedavisiyle ilgilenen tıp dalına “androloji” deniyor. İşte bu mesleğin mensuplarını temsil eden Türk Androloji Derneği ile Bayer firmasının gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları, kararan ülke gündemine gökkuşağı kadar renkli bir tartışma konusu armağan etti.
Alınan da var, darılan da...
Kızan da var, göğsü kabaran da...
Ne var ki, tartışmaya kayıtsız kalan yok gibi.
Yorumlar, açıklamalar, tepkiler gırla gidiyor.
25 ilde yaklaşık 70 bin erkeğin, boyu, kilosu, bel çevresi, tansiyonu, kan şekeri ölçülmüş.
Ve gayet hassas bir meseleye de el atılarak, artık nasıl yapılıyorsa, “ereksiyon fonksiyon skorlaması” yapılmış!

YENİ Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, İzmir’e geldi; hoş geldi. Emniyet, önemli.
Canımız da, malımız da, huzurumuz da onlara emanet.
Polis, maraza çıkarmak isteyenlerin, itin, uğursuzun velhasıl sütü ve kanı bozuk kim varsa; hepsinin korkulu rüyası olmalı.
Buna karşın kendi hayatını efendice yaşayanlar, polisi gördü mü, en sevdiği ve güvendiği insanı görmüşçesine bakmalı ve hatta sevgiyle sarılmalı.
Açıkçası...
“Dayak, sille, tokat” gelmemeli hiç kimsenin aklına, “Polis” denince!
Ercüment Yılmaz, hem şanslı, hem şanssız.

DOKTOR Mehmet Öz’ün her dediğini ağzı açık dinleyen, asıl şu sözlerine kulak versinler:
“İnsan sağlığını hayatta en olumsuz etkileyen faktör, strestir. Dünyada insanı en çok yaşlandıran, hastalandıran 10 faktörden 5’i finansla ilgili; iflas, kredi borçları, işsizlik gibi... Örneğin, iflas eden bir insan, ortalama olarak yaşamından 8 sene kaybeder.”
Az tanıdığım, çok tanıdığım kim varsa, hepsine bakıyorum...
Finansal açıdan rahat, mutlu, huzurlu bir tek kişi yok aralarında.
Allah için bir kişi olsun.
Yok. Yok işte.
Sıra, sorun ve sıkıntı derecelendirmesine gelince de, ekside olanlar, yani gemisi su alıp batan veya batmakta olanlar; hani eskiler der ya, “kahir ekseriyetle” önde!