Hayli soğuk Milano sokaklarını, burayı sadece zenginliğin farklı kıldığını düşünerek dolaşıyorum
Milano’da hava hayli soğuk; İstanbul’da bıraktığımdan da öte... İtalyan erkeklerinin şıklığıyla ilgili tezimse tarafımdan doğrulanmaya devam ediyor. Bir kere saçları, tıraşları jilet... “Hepsi Clark Gable gibi dolaşıyor” demiyorum ama kıvır kıvır bonus kafaların dahi tıraşlarının iyi bir berberin elinden çıktığı belli. Renklerden bu kadar korkmamayı; bırakın erkekleri, biz Türk kadınları dahi beceremiyoruz. O şalların, fularların özgünlüğü, şıklığı... Sanki üç kaleme en çok parayı harcar gibi görünüyor İtalyan erkekleri. Öncelik elbette ayakkabılarda. Sonra kumaşının kalitesi
30 metreden belli olan kabanlar ve enteresan desenli şallar geliyor... Şehrin Corso Como’dan sonraki en havalı butiği Excelsior’daki acayip desenli yünlü ipekli Roda şallara kayıtsız kalamamam da belki bu yüzden... Ayrıca gözlük takmakla bu denli barışık bir toplum da yok galiba. “Herkesin gözü mü bozuk?” derken, nedenini optik gözlük çerçevelerine şöyle bir bakarak anlıyorum. O kadar hoş tasarımlı, sürpriz çerçeveli modeller var ki,
0.50 miyobu dahi gözlükle dolaşmaya ikna eder... Hayvanseverleri
Ünlüler gibi giyinmenin şifrelerini çoktan çözmüştük. Şimdi marifet, bir basamak daha atlayıp ‘ünlüler ve çocukları’ gibi giyinmeyi becerebilmekte!
Markafoni, Türkiye’de
e-ticaret deyince; özellikle hazır giyimle ilgili aklıma ilk gelen markalardan. Kampanyalarını, popüler isimlerle yaptıkları özel projeleri merakla takip ediyor, pek de dinamik buluyorum. Yalnız son gelen epostaları beni benden aldı diyebilirim. Dünyada ünlülerin ne yapıp ettiğini merak etmek sırf bize özgü değil. Tom Cruise’un kızı, Victoria Beckham’ın oğlu derken ünlülerin çocuklarının doğumlarından itibaren hayatlarını takibin, bizde de talibi çok. Hatta herkesin bir favorisi de var; kimi Suri’nin topuklu ayakkabılarına şaşıyor, kimi Jennifer Lopez’in çocuklarının nasıl da kendisine benzemediğine...
Markafoniciler’se işe yine ticari ve dikkat çeken bir açıdan yaklaşmayı başarmış. Misal; Brad Pitt ve Shiloh’nun ‘komple’ görüntüsüne nasıl ulaşırsınız; ikiz seçenek arayanlaraysa üç küçük kadını birden; Sarah Jessica Parker ve kızları Marion’la Tabitha gibi öneriler sunmuşlar. Çok yakında bizde de ünlü anneler ve çocuklarının tarzlarına dair ‘atılımlar’ göreceğimizin ilk sinyalleridir bunlar...
KAYAĞIN
Bu hafta hayvan dostlarına, Göksel’in samimi şarkılarına ve uykusuz saatlerde yemek programı izlemeyi sevenlere ortaya karışık önerilerim olacak
Estetik cerrahi, mutlulukla eşleştirilir olmuş
Aldığım bir bülten, önce tek kaşımın kalkmasına neden oldu. “Dış görünüşünden hoşnutsuz insanlar, mutluluğu estetik operasyonlarla yakalıyor” deniyor... Rekonstraktif cerrahinin kaza geçirmiş ya da doğuştan gelen rahatsızlıkları olan insanları hayata döndüren bir tür mucize olduğuna kimsenin itirazı yok. Yalnız burnunu, göğüslerini beğenmeyen birinin estetik müdahele sonrası ‘hayatının değişeceğinin’ bu denli altının çizilmesi, bana esas plastik gelen... Bakıyorum, etrafımdaki türlü türlü kadın, alınlarındaki botoks yüzünden birbirinin tıpkısı gibi gülüyor! İşte estetik müdahelelere dair kehanetim: Bir gün gelecek, herkesin botokslu olduğu bu dünyada, kırışıklıklar yeniden özgün ve güzel görünecek. Sağlıklı bir cilt için bakım yapılmasınaysa hiç itirazım yok. Fotoğrafçı dostum Soner’in yaptığı mükemmel yorumu siz de duyun: “Bugün 80’leri nasıl vatkalarla anıyorsak, 2000’leri de ‘O zaman botoks diye bir şey vardı’ diye hatırlayacağız...”
Hayatını kedisiyle, köpeğiyle paylaşanlara...
Alışveriş için bir yeni neden daha yaratma üstadı tasarımcılar, bu baharda ‘trapez’ çantalarla kadınları aşil topuğundan vuracak!
Tam “Tasarımcılar her şeyi çoktan keşfetti, yeni bir şey yok” derken farklı bir çanta formunun belli başlı koleksiyonlardaki varlığı çarpıyor gözüme... Mağazaya gittiğinizde trapez çanta diye soruşturacağınız bu çantaların en güzel modelleri ve renkleri, Reed Krakoff koleksiyonunda var. Modayı başlatansa son yılların en heyecan veren markalarından, Celine.
Moda bilirkişileri istediği kadar bizi küçük çantalara yönlendirmeye çalışsın, eve, işe, kendine yetişmeye çalışan kadınların büyük çantalara olan zaruri talebi hiç bitmeyecek. Trapez çantalar da artık sıkıldığımız ‘shopping bag’lere nazaran çok daha şık, yeni bir alternatif. Bir de kadınlar çanta almayı seviyor çünkü bu alışverişte boyunuz, kilonuz, tarzınız size hiç ayak bağı olmuyor. Kolunuza takacağınız şık bir çanta, birden tüm ‘look’unuzu şıklaştırmayı başarıyor.
Moda mevsimi bahara çoktan meyletti, çantaların renkleri de sıcak günlerde şimal yıldızı gibi parlayacağınız canlı tonlarda çalışılmış. Özellikle yeşil renkli aksesuarların çokluğunu gözden kaçıramayacağınız bir sezon, 2013
Türk sinemasının en yetenekli yönetmenlerinden Reha Erdem’in filmlerini izleyip, bir de sinema yazarları ve oyunculardan onu dinlemeye ne dersiniz?
Reha Erdem için “Yeni nesil” diyeceğim, pek de uygun kaçmayacak... Kendisi benim gözümde sinema diliyle, ‘izleyicilere yeni ufuklar açan’, bizden bir yönetmendir. İstanbul Modern’in şahane programlarından bir yenisi ‘Yönetmenlerle Buluşma’ başlığıyla günlerimizi renklendirecekmiş. Reha Erdem de bu programla sinema yazarları ve oyuncular tarafından anlatılacak ilk yönetmenmiş... Bir seminer gibi değil de; dostlarının, çalışma arkadaşlarının ve profesyonellerin dilinden bir sanatçıyı dinlemek bana heyecan verici geliyor. 1988’deki ilk filmi ‘A Ay’dan bu yana kendine özgü bir tarz yaratmayı başaran; reklamcılıktan gelip sanatçı da olabilmeyi başaran pek az sayıdaki isimden biri, Reha Erdem... O’nu SİYAD üyeleri Nil Kural, Olkan Özyurt, Uygar Şirin, Sevin Okyay, Murat Emir Eren, Janet Barış, Elif Tunca, Esin Küçüktepepınar ve Ceyda Aşar anlatacak; oyuncular Köksal Engür, Şenay Gürler, Türkü Turan da buluşmalara katılacak; ‘A Ay’, ‘Kaç Para Kaç’, ‘Korkuyorum Anne’, ‘Beş Vakit’, ‘Hayat Var’ ve ‘Kosmos’ filmleri de gösterime
Şehir, yılbaşı rehavetini pek hızlı attı! Sokaklarda yürürken dahi bir etkinliğin parçası olacağınız 13 Ocak haftasına hoşgeldiniz
Türk tasarımcıların zamanıdır!
Moda haftasına çeyrek kala konuyla ilgili her mecradan Türk tasarımcılarla ilgili projelerin sesleri geliyor. Dikkatimi çeken; daha doğrusu benim dışımda dünyanın en önemli moda yayıncılarının da dikkatini çeken bir ismin bu hafta yapacağı konuşma... Markasını kuralı henüz 4 yıl olan Aslı Filinta, koleksiyonlarını Hong Kong’tan Dubai’ye, Kuveyt’ten Japonya’ya ulaştırmayı başarmış bir isim. Türk tasarımcılar arasında bizde de en rağbet gören, yıldızı parlak olan isimlerin arasında... Bugün bir tasarımcının Opening Ceremony, Takashiyama gibi evrensel şöhreti olan mağazalarda ürünlerinin satılması öyle kolay değil... Comme Des Garços gibi ‘modanın en yüksek hali’ne ulaşmış bir markayla işbirliği yapabilmek de... İşte Aslı Filinta, az zamanda çok başarı sığdırdığı tasarımcılık hikayesini bu çarşamba; 16 Ocak’ta
ESMOD’DA anlatacak. Eminim konuya ilgisi olanların bu söyleşinden kendine çıkaracağı ciddi dersler, tüyolar da olacaktır. www.esmodistanbul.com
Ümit Ünal rötuşuyla...
Ümit Ünal’ın yaratıcılığı esas şöhret
Yağmur yağınca tsunami, kar yağınca fırtına çıktı zanneden yurdum insanını bugünlerde ofiste bulmak ne mümkün!
“Evi uzak olanı anladım” diyeceğim, o da yalan... Şişli’deki ofisimize Beylikdüzü’nden de Kartal’dan da gelen var, lakin Nişantaşı’nda oturandan ‘kaymaktan korktuğu için’ dışarı çıkamadığı bahanesini de duymak mümkün! Bu her iklim olayında olağanüstü hal uygulamasına geçen şehir insanları beni de iyice bozar oldu. Şehrin doğal sınırları arasında asla saymayacağım Göktürk-Kemerburgaz beldesi sakinleriyse zaten kar kelimesini kıyametle eş tutuyor. Hem “Şehirde yaşıyorum” deyip hem de evinin yolu hiçliğe gidermiş gibi uzayan bu güzide insanların seçimini benim aklım belli ki asla almayacak! Zira İstanbul’da konforlu yaşamanın merkezde ya da metroya yürüme mesafesinde konumlanmak dışında artık mümkün olmadığına inananlardanım...
Paket servİste son nokta!
Acıbadem Hastaneleri’nin sayılarının ve basındaki varlığının nasıl da arttığının farkında mısınız? Allah için, haber malzemeleri de hiç bitmiyor. Şimdi de evlere diyetisyen servisine başlamışlar. Ve de işyerlerine... Vakti olmayan, sağlık sorunu olup dışarı çıkamayanlar için lüks yolundan kilo vermeme bahanesi
Kurulduğu günden bu yana sadık takipçisi olduğum Radio Eksen’i dinlemeye... Rampa’nın sergilerine özel ehemmiyet göstermeye... Kadıköy’deki Modarden’den alışveriş etmeye bu yıl da devam
Yeni yılda neleri değiştirmeyeceğime odaklandığım yazıya öyle güzel tepkiler aldım ki... Kafamda ampulün yanmasını teşvik eden Urbanlulu’ya bir teşekkür daha. Üstelik yeni bir yılı bu kafayla değerlendirmenin acayip olumlu, insana iyi gelen bir yanı var. Demek ki bu tercihleri doğru yaptın ki değiştirme derdinde değilsin! Listeye ekleme yapmadan duramıyorum: Cumartesi fırsat olduğunda Kapalıçarşı’ya gitmeye... Güne Radio Eksen’de Gülşah Güray’ın programıyla başlamaya (Radio Eksen Gülşah’larım iki oldu; Gülşah Turgut’un Indeed adlı, pazar akşamı yaptığı programı kaçırmamak için koltuğa yapıştım kaldım!) Mısır Çarşısı’ndaki Cankurtaran Şarküteri’nin fahri marka elçisi gibi davranmaya... Bu yıl da devam edeceğim.
Yetenekli Deniz ve Başak!
Ünlüler için kıyafet seçenler olduğunu biliyorduk da en önemli sosyal aktivitemiz olan dizilere kıyafet düzen birileri olduğunu keşfimiz, ‘Aşk-ı Memnu’ dönemine denk gelir... Dizinin çok konuşulan kıyafet seçimlerini yaparak parlayan Başak Fransez ve Deniz