Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

Hayli soğuk Milano sokaklarını, burayı sadece zenginliğin farklı kıldığını düşünerek dolaşıyorum

Milano’da hava hayli soğuk; İstanbul’da bıraktığımdan da öte... İtalyan erkeklerinin şıklığıyla ilgili tezimse tarafımdan doğrulanmaya devam ediyor. Bir kere saçları, tıraşları jilet... “Hepsi Clark Gable gibi dolaşıyor” demiyorum ama kıvır kıvır bonus kafaların dahi tıraşlarının iyi bir berberin elinden çıktığı belli. Renklerden bu kadar korkmamayı; bırakın erkekleri, biz Türk kadınları dahi beceremiyoruz. O şalların, fularların özgünlüğü, şıklığı... Sanki üç kaleme en çok parayı harcar gibi görünüyor İtalyan erkekleri. Öncelik elbette ayakkabılarda. Sonra kumaşının kalitesi
30 metreden belli olan kabanlar ve enteresan desenli şallar geliyor... Şehrin Corso Como’dan sonraki en havalı butiği Excelsior’daki acayip desenli yünlü ipekli Roda şallara kayıtsız kalamamam da belki bu yüzden... Ayrıca gözlük takmakla bu denli barışık bir toplum da yok galiba. “Herkesin gözü mü bozuk?” derken, nedenini optik gözlük çerçevelerine şöyle bir bakarak anlıyorum. O kadar hoş tasarımlı, sürpriz çerçeveli modeller var ki,
0.50 miyobu dahi gözlükle dolaşmaya ikna eder... Hayvanseverleri kızdıracak bir gözlemim de var. Şehrin, markaların şık butikleri sayesinde gösterişli gözüken sokaklarındaki mink ve vizon kürk bolluğuna inanamıyorum.

Kürk modası geçmez
İster kabul edin ister protesto; giyimine önem veren İtalyanlar kürklere bu kadar sardırmışken bu işin değil modasının geçmesi, daha da alıp yürüyeceğine emin olabilirsiniz. “Onlar soğuk memleket insanı, üşümezler” tezi de yalan olmuş. Kürklerin yanında kaz tüyü, termal montların da ne çok tercih edildiğini fark etmeden geçemiyorum. Benim de çok beğendiğim, Canada Goose model kabanları, deri ceket üzerine avcı yeleklerini giyip dona dona yürüyorlar.
Küresel ısınma sonrası değişen hava sıcaklıkları, her milletin giyim tarzını etkilemiş belli ki. Burada kürklerle, kabanlarla Alaska’da gibi dolaşıyorlar. Bizdeyse kışın havalar soğumadığı için tüm paltolar, kabanlar indirime ‘düşüyor!’... Milano İtalya’nın gösterişinden en az nasibini almış şehirlerinden olabilir. Ama insan yine de “Şu muhteşem Duomo Meydanı bizde olsa gecesi gündüzü fıkır fıkır olurdu” diye düşünmeden edemiyor. İş arkadaşım Sibel Demir’le ‘Avrupa ve bizde olmayan meydanları’ temalı bir konuşma eşliğinde gelen tek tük topuk seslerini dinliyoruz. Ve tabii bu memlekete her geldiğimde yapmayı en sevdiğim şeyi; lokal bir kafenin metal tezgahına kollarımı dayayıp ayakta bir espresso içmeyi de ihmal de etmiyorum... Milano şık, kaliteli, sofistike... Ama şimdiden kendi şehrimin hareketini, enerjisini özlüyorum.