Genç Kızların Riskli Diyet Yapması, Aile Çatışmaları ve Depresyonla İlişkili!

20 Mart 2018

Yeni bir çalışma, ergen kızların eğer aile çatışmaları yaşıyor ya da depresif ruh hali semptomları gösteriyorlarsa, kalori saymalarının, öğün atlamalarının ve diğer riskli diyet yapma davranışlarıyla uğraşmalarının daha olası olduğunu gösteriyor.

Araştırmanın yazarlarından biri olan Queensland Üniversitesi’nden Adrian B. Kelly, “Riskli diyet gelişimiyle ilişkilendirilen, akranlarla sosyal uyum, medya, ebeveyn/aile de dahil olmak üzere pek çok faktör var” diyor. Bu araştırma, riskli diyet yapmada kızların temel bir zafiyeti olduğundan, ailelerin duygusal ortamına bir göz atıyor.

Araştırmacılar üç Avustralya eyaletindeki 231 okulda, yaşları 11 ile 14 arasındaki 4000’den fazla kız üzerinde anket yaptılar. Kalori sayma, öğünlerde yiyecek miktarını azaltma ya da öğün anlamanın da dahil olduğu belirli davranışlar yoluyla kilo kontrolü hakkında olan soru formunda, kızlara her davranışı ‘nadiren/hiç’ten ‘neredeyse her zaman’a kadar ne sıklıkla kullandıkları soruldu.

Aynı zamanda anne ve babalarına ne kadar yakın olduklarını tarif eden ve “Ailemdeki insanlar sıklıkla birbirlerine hakaret eder ve bağırır”ın da dahil olduğu evdeki çatışmayı üç ifade ile sınıflandıran duygu durum ve hisler

Yazının Devamı

Alışveriş Hastalığı Nedir?

17 Mart 2018

Annenin Ruh Sağlığı Çocuğu Etkiler!

En çok da kocasına kızdığında çıkıyordu alışverişe. Kocasının kredi kartını intikam alırcasına kullanıyordu. Hayatın ona yüklediği ağırlıklardan kurtulmaya çalışıyor ama bu ona çok pahalıya mal oluyordu. Alışveriş yapmak onu sanki dertlerinden kurtarıyordu. Sıkıntılarını, aldığı şeylerle yenmeye çalışıyordu. Ev, alıp da kullanmadığı onlarca eşyayla dolmuştu. Ama alışveriş çılgınlığına bir türlü engel olamıyordu. Bir tek endişesi ve üzüntüsü vardı, o da çocuklarına kötü örnek olmaktı. Çünkü o, iyi ve eğitimli bir anneydi. 13 ve 9 yaşlarında 2 kızı vardı. Biliyordu ki bu davranışı doğru değil ama bundan da vazgeçemiyordu. Paketleri saklıyor, vicdan azabı çekiyor bir yandan da paraları boşa harcadığını düşünüyordu. Bu, israf etmenin bir vicdan azabıydı aynı zamanda.

Yine böyle gergin olduğu bir günde, ‘indirim’ yazan bir mağazanın içerisindeydiler. Kızlara bir şeyler almalı diyerek sepete 5 pantolon, 7 penye, 5 ayakkabı, 3 elbise atıvermişti. Abarttığının farkına varmış, günah çıkarırcasına “Bakın kızlar bunlar şu an çok ucuz, o yüzden bu kadar fazla aldım. Önümüzdeki yaza kadar başka hiçbir şey almayacağım” demişti. Büyük kızı gülerek, “Anne, benim

Yazının Devamı

Misafir, Çocuk İçin İyi Bir Eğitim Fırsatıdır!

16 Mart 2018

Annesi kitapları çok severdi. Kızına da 1,5 yaşından beri kitap okuyordu. Evlerinin bir duvarı boydan boya 6 yaşındaki kızının kitaplarıyla doluydu. Anne, bir tek misafir geldiği geceler kitap okuyamıyordu. Çocuk bu yüzden evlerine gelen yatılı misafirleri hiç sevmez olmuştu çünkü misafirler hayatlarının düzenini bozuyordu.

Terapi sırasında, “Misafirleri hiç sevmiyorum çünkü o zaman annem benimle ilgilenmiyor. Ne zaman onu yanıma çağırsam, ‘Kızım gelemem, şimdi çok işim var diyor!’ “ demişti. Bu kadar ilgili ve mükemmeliyetçi anneyi misafirlerle paylaşmak pek de kolay değildi. Annesini özlüyordu. Annesi de onun misafir gelmesini normal karşılamasını istiyor, bunun için ne yapabileceğini soruyordu.

Aslında bu durum birçok evde yaşanan bir sorun. Eve misafir geldiğinde anneler genelde çocuklarıyla ilgilenemez ve bazı anneler de bahane olarak misafirin varlığını öne sürer. Çocuk da annesinin ilgi ve sevgisini kendinden çalan bu misafirden pek de hoşlanmaz olur... Halbuki, misafir gelmeden önce çocukla konuşulması, yapılacak hazırlıklara onun da katkıda bulunmasına fırsat verilmesi, çocuğun misafirleri sevmesine yardımcı olacaktır. Örneğin, anne baba çocuğa, “Bugün bize misafir gelecek

Yazının Devamı

Çocuk Gelişimi ve Eğitiminde Hikaye ve Kitabın Önemi

12 Mart 2018

Çocuklar 2 yaşından itibaren bez veya kalın kartondan yapılmış çoğu resimden oluşan oyuncak gibi ellerinde tutabilecekleri kitapları sevmeye başlarlar. 3-4 yaş itibariyle kendilerine hikaye kitaplarının okunmasını isterler.

3-4 yaşta anne ve babanın çocuğa hikaye kitapları okuması ve o kitaplar hakkında konuşması çocuğun zekasını geliştirir, algılama ve dikkat gücünü artırır, destekler; sözcük dağarcığını zenginleştirir. Öğrenme isteğini, merak duygusunu arttırır, geliştirir. Hikaye ve kitap 3-4 yaşından itibaren çocuk ve ebeveyn arasında bir sohbet aracı olur, çocuk ve ebeveyn arasında sevgi ve güven bağı oluşturur. Çocuğun dünyasına girilir ve kişilik gelişimi hikayelerle desteklenir. Çocuk hikayelerde kendini bulur. Hikayedeki karakterle özdeşleşir, bütünleşir, etkilenir. Hikayeler çocukların hayal gücünü genişletir bu yüzden okunulan hikaye seçimi önemlidir.

Aileler hikaye anlatmak, masal okumak için çocuklarına muhakkak zaman ayırmalı, anlatılan hikaye ile ilgili çocuklarıyla konuşmalılardır. Çocuk hem hoş vakit geçirir ama hikaye ve masalların çocukların gelişimleri üzerinde çok olumlu etkileri vardır. Hayal güçleri gelişir, kendi dünyalarında

Yazının Devamı

Çocuklarda En Sık Görülen Korkular

7 Mart 2018

Çocuklarımızı korkuları ile sevelim, sabredelim.

Çocuklarda korku, normal gelişimin bir parçasıdır. Çocuğun kendini tehlikelerden korumasını sağlar. Çocuk, beden gücü ve bilişsel kapasitesi geliştikçe, yani büyüdükçe korkularının da azalmasını bekleriz ama ne yazık ki korkular, anne babanın yanlış eğitim tutumları ile uzun yıllar devam edebilir ve fobiye dönüşebilir.

Yaşlara göre çocuklar nelerden korkarlar?

Bebeklikten itibaren her yaş grubunda farklı korkular görülür. Bu gelişim aşamalarında görülen korkular çocuğun günlük yaşamına engel olmadığı sürece doğal karşılanmalıdır. Anne baba tarafından pekiştirilmediğinde ve uygun davranıldığında kendiliğinden kaybolacaktır.

0-6 ay: Ses, gürültü, ani hareket eden nesneler.

7-12 ay: Yabancı kişiler

1-5 yaş: Anne babadan ayrılma, karanlık, hayvan, yüksek sesler

3-6 yaş:

Yazının Devamı

“Yaramaz Çocuklara Araba Çarpar!’’

6 Mart 2018

Çocuklarda Normal Korku, Nasıl Aşırı Korku/Fobiye Dönüşür?

6 yaşında, ürkek ve çekingendi. Göz teması kurmuyordu.

Annesinin elini hiç bırakmıyor. Eteğine yapışmıştı. Sokakta hep öyle geziyorlardı. Evde de odaları tek tek kontrol ediyor, annem nerede diye. Anneyi görene kadar arıyor, onu görünce oyununa devam ediyordu.

Onu odama çağırdım, gelmedi ve benimle konuşmadı. İlk seansa annesiyle katıldı. İkinci seans bekleme salonundan hiç sormadan elini tutup aldım, elimi tuttu, annemize hiç bakmadık, benimle terapi odasına geldi.

“Bana bir insan resmi çizer misin?” dedim.

Hiç yüzüme bakmıyordu. Kâğıdın köşesine küçücük, 3 parçalık bir insan resmi çizdi.

“Bu resimdeki kişi ne yapıyor” diye sordum.

“Duruyor.”

Yazının Devamı

Özgüvenli Çocuk Yetiştirmek İçin 6 Yol

1 Mart 2018

Hayır, istersen her şeyi yapamazsın!

Özgüvenli çocuk yetiştirmede ‘sen yaparsın’ demek yeterli mi? 7 yaşındaki minik danışanımdan puzzle/yapboz yapmasını istemiştim. Kendine çok güveniyor gibi gözüküyordu. Bana, “Ben bunu yaparım” dedi, ayrıca, “ben istediğim her şeyi yapabilirim” diye de ekledi ve yapmaya başladı. Ben de onu izlemeye başlamıştım. Aslında onun yaşına uygun bir puzzle vermiştim ama kısa sürede sıkıldı.

“Bu çok sıkıcı yapmayacağım” dedi.

Ama “Hani sen her şeyi yapabiliyordun?” dercesine gözlerinin içine baktım.

Puzzle’ı elinin tersiyle itti, sinirli bir şekilde, “Ben zaten bunu biliyorum, yapmama gerek yok. Annem benim istersem her şeyi yapabileceğimi söylüyor!” dedi.

Anneyi odama aldım.

“Oğlunuz hiçbir şey yapmak istemiyor. Aslında her şeyi yapabileceğini düşünüyor ama öğrenmek de istemiyor’’ dedim.

Annesi şaşkın, “Aslında ona isterse her şeyi yapabileceğini ben söylüyorum, kendisine güvenmesini istiyorum.’’

Yazının Devamı

Çocuklara “Her Şeyi Yapabilirsin” Demenin Tehlikesi Ve Başarının Yol Haritası

27 Şubat 2018

Aslında çoğu ebeveyn, çocuklarına, “Her şeyi yapabilirsin!” der. Tabii ki çocuklarımızı ilgilerini devam ettirmeleri ve toplumun yeteneklerine dair bakışıyla kısıtlanmamaları için cesaretlendirmek isteriz. Fakat çocuklara her şeyi yapabileceklerini söylemek tamamıyla doğru değildir ve beklenmedik dezavantajları olabilir.

Her çocuk profesyonel bir basketbol oyuncusu ya da müzisyen veya yazar olamaz ve herkes bir Nobel ödülü kazanamaz ya da Anayasa Mahkemesi yargıcı olamaz. Aslında hepimiz genetik yapımız ve rekabetin durumsal gerçekleri tarafından belirli yönlerden sınırlandırılmışızdır. Ek olarak, bence kader de, genellikle başarının da dahil olduğu hayat sonuçlarında kabul ettiğimizden daha büyük bir rol oynar.

Araştırmalar, kendimiz için son derece hırslı hedefler yarattığımızda o hedeflerin zararlı hale gelebileceğini gösteriyor. Örneğin, bizi o hırslı hedeflere ulaşmak için etik olmayan davranışlara itme ya da onları elde edemediğimizde başarısızlık hissine yöneltmek gibi.

Çocuklara her şeyi yapabileceklerini söylemek, yol haritası olmayan bir vizyon yaratıyor: Yüce bir hedef koymalarını ima ediyor ama ona nasıl ulaşılacağına dair hiçbir bilgi vermiyor.

Bu yol haritasında “Üç

Yazının Devamı