Akın ve Pehlivanoğlu’nun yarattığı ”Girişim Kampusü” projesi gençlere yeni iş olanağı sunacak; vereceği eğitimle başarılı girişimci olmalarını sağlayacak
İzmirli iş kadınları Ayşe Akın ve İrem Pehlivanoğlu gençlere para kazandırma peşinde
Hayattaki en büyük risk hiçbir şey yapmadan öylece durmak. Kendinizi adayacağınız hayali bulduğunuzda her şey gerçekleşmeye başlıyor. Yeter ki yerinizden kalkın ve ayağınızı bir santim olsun öne doğru atın.
İzmir iş dünyasının tanınmış iki kadını da kafa kafaya verip gençlere iş imkanları sağlamak için Liyakat Derneği ve Ege Üniversitesi işbirliği ile bir proje geliştirdiler. ”Girişim Kampusü” projesine en az lise mezunu olan 18-30 yaş arası iş fikri olan herkes katılabiliyor.
Başarılı ikili
İzmirli ressam Şefkat İşleğen’in yeni eserleri Alaçatı Kırmızı Ardıç Kuşu’nda sergileniyor. İşleğen, resmin her insanda uyandırdığı farklı duyguları “göz dinler” diye açıklıyor
Alaçatı’da bugünlerde ilginç bir sergi var. ”Göz Dinler” adını taşıyan resim sergisinde uluslararası üne sahip İzmirli sanatçımız Şefkat İşleğen’in 28 abstract eseri sergileniyor.
Neden göz dinler? Çünkü göz bir resme baktığı zaman resim dengeleri, renkleri dinliyor. Resim müzik gibi... Göz dinlerken resimler arasında dolaşıyor. Durakları bulursanız o resim sizin oluyor Görmesini bilen göz, durakları da biliyor. Yalnızca varolan yolların duraklarını işaretlemek ve gözün duraklarda konaklamasına yardımcı oluyor ressam. Gözünüzü kullandığınızda sezgileriniz yardımıyla da resimlerde başkalarının göremediğini siz görebiliyorsunuz. Herkes bir başka dinliyor resimleri. Bazıları renkler arasında gizlenmiş bir kuş görüyor, bazıları da ağaç.
”Göz dinler, Rodin’in sevgilisi Camille Claudel’in kardeşi Paul Claudel‘in bir şiirinin adı. Kendimle bağdaştırarak o temayı köprü kurdum. Resimleri yaparken o kitabı okuyordum. Kafesler var resimlerimde. O kafesler sizin çırpınıp çıkmaya çalıştığınız noktalar. Göz
Büyükşehir Belediyesi davası tutuklusu olan şair Halim Yazıcı Buca Cezaevi’nden tahliye olur olmaz yeni kitapları yayına hazırlamaya başladı.
Onun içerde yazdıklarından sadece bir tanesi. Dolu dolu dosyalarla çıktı geldi aramıza. Büyükşehir davasından yargılananlar arasında. 13 ile 33 yıl arası hapsi isteniyor bu sanat adamının.
Halim Yazıcı ilk şiirini Bergama Zübeyde Hanım İlkokulu’nda okurken çok sevdiği ve saygı duyduğu öğretmenine yazmış. İlk kitabı 1982’de yayınlanıyor. Ankara’da Metin Altıok, Gülten Akın kitapları basan Türkiye Yazıları Yayınevi’nce. Adı ”O güzel narin gelin”. 10 kitabı var. Bazı kitapları İsveççe, İngilizce, Yunanca, Fransızca ve Azerbaycanca’ya çevrildi. Çok sayıda ödül sahibi. En son “Küçük Taşlar İklimi“ ile Dil Derneği Ömer Asım Aksoy ödülünü aldı.
Halim Yazıcı tam bir şiir tutkunu. Şöyle anlatıyor şiiri...
Boyoz Akademi ekibinin Denizli’nin Çal ilçesinde çekimlerine başladığı film 2013’ün ilk çeyreğinde vizyona girecek.
“10. Köy: Teyatora” filmi “Boyoz Akademi” ekibi tarafından kapsamlı çalışmalar, mücadele, birliktelik ve emek çerçevesinde meydana getirilmiş bir İzmir manifestosu. Boyoz Akademi 1996 Yılında Bülent Aydoslu tarafından Ayışığı Yapım olarak kurulan şirketin isminin İzmir’e özgü bir isimle değiştirilmesi ile oluşmuş. Varyant’ta 4 katlı, geniş ve konforlu hizmet binasında yapım şirketi, cast ajansı ve sanat okulu olma özelliğini barındıran şirket, sinema, televizyon, tiyatro, müzik, resim ve fotoğraf gibi görsel sanat alanlarında eğitim veriyor. Oyuncuların yüzde 95’i 10. Köy:Teyatora’da oynuyor.Akademi’de 7 yaştan 65 yaşa kadar öğrenci var. Eğitim görenler arasında eczacı da var, avukat da. Boyoz Akademi oyunculuk anlamında sadece kendi öğrencilerine değil sinema televizyon mezunlarına da iş imkanı yaratıyor.
Düşündüren komedi
10. Köy: Teyatora, Hollywood tekniklerini ilk kez bir sinema filmi kapsamında deneyecek ve görsel bir şölen yaratacak. İlginç olaylar yaşandığı, şarap ve tiyatro tanrısı olarak bilinen Dionysos’u bir köyde kullandığı için fantastik,
“Ben Manisalıyım ve Manisalı olmaktan gurur duyuyorum.”
Yukarıdaki sözler Manisa’da doğup büyüyen Anemon Oteller zincirinin Onursal Başkanı Y. Mühendis İsmail Akçura’ya ait. İki gün önce sabah kahvesinde bir araya geldiğim iş hayatında ve sosyal projelerde kendisini yakından takip etme fırsatı bulduğum İsmail Bey’le ofisinde buluştuk. Tabii ki sohbetimizin ana konusu Manisa’ydı.
Ben sohbetimizde Anemon Otellerinden bahsetmek isterken İsmail Bey de heyecanlı bir şekilde geçen hafta Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın katılımıyla gerçekleşen Anemon Arkeoloji ve Etnografya Müzesi protokolüne değindi. Neler düşünüyorsunuz? diye sorduğumda şunları söyledi:
a) Manisa’yı ön plana çıkarmak,
b) Manisa’nın hiçbir ille kıyaslanmayacak kadar arkeolojik zenginliklerini gün ışığına çıkarmak,
c) Yunan, Roma ve Lidya kültürlerini kuracağımız müzede teşhirini yaparak Manisa turizmine katkıda bulunmak istiyorum.
Çeşme Çiftlikköy’deki Can Baba Restoran’ı ile Esen Göksel, sizi unutulmayacak bir lezzet şölenine davet ediyor.
Sadece Çeşme’nin değil ülkemizin önde gelen ıstakoz restoranlarından biri. Can Baba’dan bahsettiğimi anlamışsınızdır. Caner Soner Göksel’in siyaset ve ticaret hayatını noktaladıktan sonra kızı Esen ile birlikte kurduğu restorandan. Can Baba ismini Esen Göksel koymuş. Babasına ailede herkesin Can diye seslendiği ve siyasette de lakabı Baba olduğu için.
Neden Çiftlikköy? Daha fol yok yumurta yokken aşık olmuş baba kız buraya. Sakız manzarasına karşı önce bir mekan kiralamışlar. Daha sonra Esen’in Almanya’da yaptığı birikimlerle ikiz villa satın alıp şu andaki mekanı oluşturmuşlar.
Önce fakir yemeğiydi
Istakoz, yoksul yemeği olmaktan zengin ziyafetlerinin gözdesi olmaya yükselen bir yiyecek. Kuzey Amerika’ya ilk Avrupalılar yerleşmeye başladığı zamanlarda, Kanada, Maine ve Maritimes’da bolca bulunurdu. Istakoz yemek bir fakirlik göstergesi olduğundan, kabukları çöpe çıkarılmaz, kimsenin görmesin diye toprağa gömülürdü.
“Flamenco Esmirna”nın kurucularından Rasime Öktem, şarkıları ve dansları ile izleyenleri büyülüyor; grubuyla İzmir’de flamenko meraklılarına eğitim veriyor
Flamenko, akademik olmayan Avrupa müzik formlarından biri. Kökeni İspanya olan bir dans türü. Gitar eşliğinde yapılan dansta el çırpma ve ayak hareketleri baskın. Flamenko şarkıcısı sesini batıdan çok doğu tekniğine yakın bir tarzda kullanıyor. Flamenko şarkıcıları, parmaklarını masaya vurarak, alkış yaparak, ayaklarıyla yere vurup ritm tutarak, kendi sağlayacağı ritmik eşlikle, geleneğe bağlı fakat ruhunu ve anın getirdiği hisleri de katarak kendi solosunu yaratıyorlar.
“Flamenco Esmirna”nın kurucularından Rasime Öktem de şarkıları ve dansları ile izleyicileri büyülüyor. Seneler önce bu tutkuya kapılan sanatçı, artık eğitim de veriyor “İzmir Flamenko Dans ve Müzik Atölyesi”nde.
Öğrenciler Rasime Öktem ve arkadaşlarından flamenko’yu öğrenmekle kalmıyor, bu tutku dolu dünyanın güzelliklerini onlarla beraber yaşıyorsunuz. Eğitimler, flamenko topluluğu “Flamenco Esmirna” nın katılımıyla canlı müzik eşliğinde yapılıyor. Çalışmalar, ara ara flamenko geceleri ile seyircilerle paylaşılıyor. Flamenco Esmirna, Rasime
Konvoy Hotel&The Country Club’un sahibesi Dilek Emirsoy İzmir’i binicilikte marka kent yapmayı amaçlıyor
Ülkemizde binicilik sporunun halk tabanında yaygınlaştırılarak tıpkı tarihinde olduğu gibi yeniden üretken bir yapıya kavuşturulması için İzmir’de bir adım atıldı. Dilek ve Muhsin Emirsoy çifti’nin İzmir Seferihisar’da bulunan Konvoy Hotel&The Country Club’ü, İzmir’i “Binicilik sporunda uluslararası bir marka kent” haline getirmek amacıyla kurulmuş.
Bilimsel eğitim
Turgut Köyü’nde 290 dönüm arazi üzerinde kurulan tesiste, biniciliğin bir kitle sporu haline getirilmesi ve profesyonel sporcular yetiştirilmesi amacıyla Konvoy Binicilik Eğitim Merkezi faaliyete geçirilmiş. Dilek Emirsoy, Dr. A. Fuat Ünver başkanlığında eğitim faaliyetlerine başladıklarını ve amaçlarının çağdaş, bilimsel ve ülke ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde doğru, ekonomik ve binicilik sporunun evrensel niteliklerine uygun biçimde yönlendirilmesi olduklarını söylüyor.