Engin Uğur Ağır

10 Mart’tan bugüne koronavirüs içimize öyle bir girdi ki, çıkarabilene aşk olsun.

Salgının baş gösterdiği günden itibaren ilk dikkati çeken meslek grubu, sağlıkçılarımız oldu.

Yürekten mücadele ettiler, hâlâ da ediyorlar.

Evlerinden, yurtlarından, çoluklarından çocuklarından uzakta görevlerini başarıyla sürdürüyor, can katıyorlar yaklaşık iki aydır.

Tabii, alkışı da fazlasıyla hak ediyorlar.

Ülke olarak geçtiğimiz günlerde saat 21.00’de balkonlara çıktık, hepsini yürekten alkışladık, ıslıklarımızla da destek verdik.

***

Ardından Emniyet güçlerimizi, temizlik görevlilerimizi de alkışlamayı ihmal etmedik.

Koronavirüs yüzünden bir ayı aşkın bir süredir tüm ekip olarak evden çalışıyoruz.

Tabii, gazetede ki gibi olmuyor ama yapacak bir şey yok.

***

Önceki gün işim dolayısıyla “aşk yuvama” gittim.

Aşk yuvam dedim, yanlış anlaşılmasın, gazeteme...

Mesleğimi ne kadar sevdiğimi, tanıyanlar iyi bilir.

Boş masaları görünce içim burkuldu, gözlerim doldu.

***

Tüm dünyayı etkisi altına alan korona belasının ülkemizde görüldüğü 10 Mart’tan bu yana sürüyor tartışmalar.

Ama ne tartışma.

Artık boyutu iyice arttı.

Kasap et, koyun can derdinde diye bir laf var ya?

İşte onun gibi bir şey.

Sen onu dedin, yok bunu dedin, yok haksızsın, yok yalancısın, yok görevini yanlış yapıyorsun gibi gibi gibi, uzayıp gidiyor.

***

Vatandaş iş, aş peşinde.

Adına şiirler yazıldı.
Şarkılar bestelendi.
Karikatürler çizildi.
Hikayeler kaleme alındı.
Mizah adeta patlama yaptı.
Da, toplumumuzu mucit yapacağı aklımıza gelmezdi.

İzmir İl Emniyet Müdürü Dr. Hüseyin Aşkın’la sokağa çıkma yasağı öncesi ve sonrasını konuştuk.

Aşkın, öncelikle Türk Polis Teşkilatı’nın 175’inci yılını kutladığını, emniyetteki arkadaşlarının 24 saat halkın hizmetinde olduğunu söyledi.

***

Tüm dünyayı olumsuz etkileyen koronavirüsün ülkemizde de görülmesinden sonra alınan önlemlere dikkat çeken Aşkın, zor günler geçirildiğini, sıkıntının mutlaka bir gün atlatılacağını ifade etti.

***

Cumartesi ve pazar günü 30 büyükşehirle birlikte İzmir’de de sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini, açıklamanın yapıldığı saatin ardından kent genelinde hareketlilik yaşandığını, birkaç ufak tartışmanın dışında olumsuz bir durumla karşılaşılmadığını belirten Aşkın, “Saat 24.00’ten sonra kent sessizliğe büründü” dedi.

***

Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay’ın ikinci dönemi.

Birinci yılı geride bıraktığı anda tam yeni projelerine başlayacaktı ki, koronanın gazabına uğradı.

Lanet virüsün Çin’de ilk ortaya çıktığı günlerde bugünleri görebildiğini söyleyen Atabay, “Salgının dünyayı kasıp kavuracağını tahmin etmiştim. Şimdi de yanılmadığımı görüyorum” dedi.

***

Çin’in ardından, komşumuz İran’ı ve Avrupa’yı kabusa çeviren mikrop yüzünden 10 binlerce insanın yaşamını yitirdiğini belirten Atabay, Kovid-19’un daha ülkemize gelmeden ilçesinde yazlık konutları olanları uyardığını, ‘Gelmeyin’ çağrısı yaptığını belirtti.

***

O günlerde halkın kendisine çok kızdığını, büyük tepki gösterdiğini, şimdi ise daha iyi anlaşıldığını söyleyen Atabay, normal nüfuslarının 100 bine yaklaştığını, sadece ve sadece bir devlet hastanesine sahip olduklarını, bir de poliklinik görevi yapan sağlık kuruluşu bulunduğunu ifade etti, “Eğer yazlık konutu olanların hepsi ilçemize gelmiş olsaydı, şu an çıra gibi

Koronavirüs, ne moral bıraktı ne de motivasyon.

Moral sıfır.

Hem de kocaman bir sıfır.

Ama ne olursa olsun yaşam sürüyor, kafayı yememek lazım.

***

Çalışmayan, evde boş oturan zaman geçireceği bir seçenek bulmalı.

Fırsat bu fırsat diyerek, bol bol kitap okuyabilirsiniz mesela.

Müzik dinlemeliyiz, kendimizi iyi hissetmek için.

Gözde tatil beldelerinin belediye başkanları, son günlerde dertlimi dertli.

Sıkıntıdan neredeyse kafayı yiyecekler! Lanet koronanın ülkemize giriş yaptığı 10 Mart’tan bu yana, “Lütfen ilçemize gelmeyin, evde kalın” deseler de dinleyen olmadı!

Basında uyarı haberleri defalarca yayınlanmasına rağmen, dikkate almak bir yana, resmen ‘ti’ye aldılar açıklamaları.

Sayısız espriler yapıldı; gülerek, oynayarak şenşakrak.

Kısaca umursamadı kimse, tınmadı bile. Nasıl bir vurdumduymazlık anlamış değilim.

***

Özellikle İstanbul ve büyük kentlerden; Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Çeşme, Didim ile Fethiye’ye ya özel aracıyla ya da otobüslerle gelmeye başladı “yazlık evi olanlar.”

Başkanları hiçe saydıkları gibi, bir de kızgınlıklarını dile getirdiler: “Nasıl olsa yaz mevsimine birkaç ay var. Hem kendimizi karantinaya alırız hem de vakanın bitmesinin ardından tatilimizi geçiririz. Ev benim değil mi? Kışın oturmasam da atık su, elektrik, bahçe gideri, vergisi, algısı her türlü masrafını ödüyorum. Kimse ka-rı-şa-maz.”