Dr. Emin Yeğinboy

Dr. Emin Yeğinboy

yeginboy@gmail.com

Tüm Yazıları

Judy
Yönetmen: Rupert Gold
Oyuncular: Renée Zellweger, Finn Wittrock, Jessie Buckley

Hollywood, parlak yaşamlar kenti olduğu kadar arkasındaki karanlığın da kentidir. Bu gerçeği, en güzel Hollywood’un kendine baktığı filmler yansıttı. Stüdyo sisteminin kazanç kapısı, yıldızları yaratma ve yok etme süreçleri acımasızlık üzerine kuruludur. Gloria Swanson’ın başrolde oynadığı Billy Wilder imzalı ‘Sunset Boulevard’ (1950) bu konuda rakipsiz bir filmdir. Judy, yine düşmüş bir yıldız yaşamı anlatıyor. Artık stüdyolardan film teklifi alamayan, hayatını şarkıcılık ile sürdürmek zorunda kalan Judy Garland’ın 40’lı yaşlarına tanık oluyoruz.

İlk filmi, 1939’da, 8 yaşında iken Oz Büyücüsü olmuş, Over The Rainbow ile tüm zamanların en çok bilinen şarkılarından birine ses veren Judy’nin erken düşüşü, yaşamındaki dengesizliklerle ortaya çıkmış. Şaşaalı günlerin, parlak bir kariyerin bittiğine tanık oluyoruz. Filme, yanlış evlilikleri ön planda işlemese de, erken yaşta başlayan ilaç bağımlılığıyla inişli çıkışlı bir psikolojinin esiri olmuş bir yıldızın, stüdyoların güvenini kaybettiği dönemden başlıyoruz.En parlak performans.

Haberin Devamı

Yıldız yaratılır ve yok edilir...



Kendisine ait bir evi bile olmayan Judy, iki çocuğuyla kaldığı otelden bile borç nedeniyle kovulur. Kendisine gelen tek teklif, Londra’da sahneye çıkmasıdır. İngiltere’nin, düşmüş Hollywood yıldızlarına kapılarını açmış, onlara şefkat göstermiş bir ülke olduğunu son yıllarda izlediğimiz, ‘Yıldızlar Asla Ölmez’ ve ‘Stan and Laurie’ filmlerinden öğrendik. Londra, saygıyla karşılar eski yıldızı. O, bu saygıya karşılık verecek durumda mıdır? Özgüvenini yitirmiş, kendisiyle barışık olmayan bir karakterin her gece şov yapması nasıl olacaktır?

Peter Quilter’in ‘End of te Rainbow’ adlı tiyatro oyununa dayanan filmi yine tiyatro kökenli yönetmen Rupert Gold yönetmiş. Farklı bir görsel doku kullanarak çocukluğu ile son dönemi arasında geriye dönüşlü bir anlatım yapıyor. Bence filmin ana teması, çocuk yaşlardaki Judy’ye baba edası içinde konuşan stüdyo patronunun sözlerinde saklıdır. Açılışta MGM patronu Louis B. Mayer, ona stüdyo dışındaki yaşamın ne kadar sıradan, mutsuz olduğundan bahsetmektedir. Sakin ses tonundaki saklı tehdit, kendisine para kazandıran bir yıldızı duvarlar arasında tutup yalan bir yaşama mahkûm etmekten ibarettir. Çocukluğunda şişmanlamasın diye bir dilim pasta yemesine izin verilmemiş bir yıldızın tükenişi erken gelmiştir. Daha 12 yaşında annesinin kendisine verdiği haplarla amfetamin bağımlısı olmuş, yaşamının ondan sonraki bölümünde de bağımlılıklardan kurtulamamış bir yıldız. Ölümü de yüksek doz ilaç kullanımı sonucu olur.
Renée Zellweger, kariyerinin en parlak performansını göstermiş Judy karakterinde. Golden Globe kazandı, sırada Oscar var gibi... Finalde Over The Rainbow performansı gözyaşı akıtıyor. Beyhude akmış bir hayatla hesaplaşmadır sanki... Film, inişli çıkışlı bir karakterin sevgiyi, şefkati aramasını verirken, seyirciyi duygusal yakalamaya çaba göstermiyor. Ta ki final şarkısına kadar... Seyirci Judy’yi anlamaya çalışsa da onunla çok özdeşleşemiyor. Onun isyanları, feveran tavırları çok baskın işlenmiş. Kızı Lisa Minelli, onu keyfi uyuşturucu bağımlısı gibi gösteren filmi izlemeyeceğini belirtmiş.

Judy’yi en güzel tanımlayan diyalog şöyle... Onu şarkı söylerken izleyen Londralı menajeri, ondan sorumlu Rosalie’ye sorar: “Hangi dünyada yaşıyor?” Rosalie: “Bizimkinde olmadığı kesin.”