Zor iştir göçmen olmak. Yeni bir ülkeye yerleşmek, yaşam mücadelesi vermek, her şeye sıfırdan başlamak kolay değildir. Yıkılmaz bir özgüvenin ve dayanıklılığın eseri olarak şekillenir. Hele farklı bir ırkın genetiği, insanın fiziğine yansımışsa iş daha da zorlaşır. İşte bu tanıma birebir uyan, çekik gözlü, Koreli bir ailenin yaşamına konuk oluyoruz Minari’de. Filmin adı da Kore enginarı olarak bilinen çok şifalı bir bitkiden geliyor. Su kenarlarında hudayinabit yetişen bir bitki.
“Minari”, ilk gösterimini yaptığı Sundance’da büyük jüri ve seyirci ödüllerini kazanarak festivaller yolculuğuna başlamıştı. Kore’den Amerika’ya göç etmiş bir ailenin varoluş öyküsü, usul usul akan yumuşak anlatımıyla, bu yılın en etkileyici filmlerinden biri oldu.
Yapımcı olarak bağımsızlara çok destek olan Brad Pitt’in şirketi Plan B’nin de yer aldığı filmin künyesinde, Sundance sonrası kazanılmış 100’ün üzerinde ödül var ki, bunlar arasında Yuh Jung Youn’un en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ı da yer alıyor. Film 2021 Oscarlarında toplam 6 dalda adaylık aldı. Kore hikayesi fakat bütçe tamamen Amerikan.
Yönetmen ve senaryoyu yazan Lee Isaac Chung’un yaşamından da oto biyografik esintiler taşıyan hikayede, baba Jacob’un (Steven Yeun), karısı Monica (Yeri Han), küçük oğlu David (Alan S.Kim), kızı Anne (Noel Cho) ile Kaliforniya’dan Arkansas’a taşınarak, satın aldığı tarlada rüyasını gerçekleştirme gayretini anlatıyor.
Aile için Kore’den göç nedeni, başta oğul David’in kalbinde doğuştan olan delik olmuştur. 80’lerde Amerika, Kore’ye oranla daha iyi tedavi imkanları sunan bir ülkedir. Arkansas’a yerleşmelerinden kısa bir süre sonra memleketten, anneanne Soonja (Yuh Jung Youn) çıkagelir. Akıllı, sevecen çocuklarla ilgilenmeyi seven, gün görmüş bir kadındır. David, “Kore kokuyor” dediği anneannesi ile başta çok yakınlaşmaz. Kadının çocuklara sevgi dolu, anlayışlı, oyun bazlık içinde yaklaşması, aile içindeki otoriter baba hegemonyasını kırmaya başlar.
Baba tarla işleri yanında anne Monica ile bir civciv fabrikasında seksörlük denilen, erkek ve dişi civcivleri ayrıştıran bir işte çalışmaktadır. Böyle bir iş dalı olduğunu da film sayesinde de öğrenmiş oldum. Tarlasında organik sebzeler yetiştirmek hayali çok yolunda gitmez. Ürün alınmasına alınır da pazarlamada sorun çıkar, mal elde kalır. Monica aile bütünlüğüne inanan, tanrı inancı tam, klasik bir annedir. Kocasının hayallerinin ellerindeki parayı bitirmesi en büyük korkusu olmuştur. Bu nedenle aralarındaki ilişki bozulmaya yüz tutmuştur. Sık sık tartışırlar.
Minari göçmen olmak, hayaller ve çekirdek aileyi koruyabilmek arasındaki ikilemler üzerine yoğunlaşıyor. Öykünün en anlamlı anları anneanne ve torun David arasındaki ilişkide ortaya çıkıyor. Küçük David’i canlandıran 7 yaşındaki Alan S. Kim, yaşını, başını aşan oyunculuk gösteriyor. Bu yılın en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ını kazanan Youn olmasa hikaye ve film çok şey kaybedermiş. Her belirdiği ana damgasını vuran içten ve inandıran bir performans. Filmin duygu yoğunluğunu arttıran bir karakter ve oyunculuk gösterisi.
Minari’yi izlemeye başladıktan kısa bir süre sonra ailenin masasına, oturma odasına misafir oluyoruz, ocakta pişen yemeğin kokusu geliyor burnumuza. Kore aile geleneğinin bizle ne kadar özdeşleştiğini görüyoruz. Jacob’un Amerikan rüyasını gerçekleştirip, gerçekleştiremediğini bilemesek de ruhumuza dokunan, ders veren bir aile hikayesi izliyoruz.
Minari (2020)
Yönetmen: Lee Isaac Chung’un
Oyuncular: Steven Yeun, Yeri Han, Yuh Jung Youn, Alan S.Kim.