Sokakta, otobüste, markette yanımızdan geçen giden insanlar hakkında ne kadar bilgi sahibi olabiliriz ki? Kafamızda basmakalıp yaşam şekilleri canlanır. Ne kadarı gerçektir ne kadarı ön yargıdır? Bilemeyiz… Fatma işte böyle sıradan bir karakter. Fark edilse bile üzerinde kimsenin durmayacağı, düşünme bağlamında vakit kaybetmeyeceği, başı örtülü, makyajsız, sıradan giyimli, temizliğe giden bir kadın. Evlerde, işyerlerinde sessiz, sakin işini yaparken gözlerini karşısındakinden kaçıran bir kimlik. Yaşamındaki acıları yansıtmayan düz bir yüz. Yaşamının orta yerinde ise ortadan kaybolan kocası Zafer’i aramak gibi bir saplantısı olan bir kadın.
Senarist Özgür Önurme öykü yaratıcılığıyla ve Fatma karakterinde Burcu Biricik de oyunculuğuyla bu sıra dışı sayılacak ve 6 bölüm süren hikayeye hayat vermişler. Burcu Biricik oyunculuk kariyerinde kendisine yeni yollar açacak bir karakteri hayata geçiriyor. Üzerinde çalışılmış, incelikle dokunmuş bu karakterin canlanmasında senaryonun ön gördüklerini büyük bir adanmışlık içinde hayata geçirmiş. Senaryoya gelince toplumsal gerçekçi damardan beslenen kadınsal bir intikam öyküsü üzerine kurulu. Kadın psikolojisinin çok yaralandığı, mağdur hissettiği bugünkü dünya düzeninde, ailesine yapılanların intikamını almak için yola çıkmış dişi bir karakter. Bazen araya sınıfının da ezilmişliğinin intikamı giriyor. Fatma’nın dışında streotip karakter sınıfına girmeyecek, komşusu Kadriye ve onun hakkını vererek canlandıran Gülçin Kültür Şahin var. Erkek dünyasının kötüleri ise abartılı klişe karakterler olmanın dışına çıkamıyorlar.
İlk 3 bölümde daha çok Fatma’nın kafasından geçenlere odaklanıyoruz. Onun bilinçaltını dolduran düşüncelere, geçmişinin travmalarıyla tanışıyoruz. Son 3 bölümde hikaye daha dinamik ve eylemlere odaklı. Görünmezlik vasfında bir kadının ne kadar soğukkanlı ve akıllı olabileceğine tanık oluyoruz. Kadına karşı erkek şiddetinin arttığı bir dünyada ve bu konuda ilk sıralara oynayan ülke insanı olarak eylemlerinin bilhassa kadın izleyici cephesinde yarattığı katarsis inkar edilemez. Adaletin kurumsal olarak yozlaşması, kişisel adaleti doğurur mu? Haklı kılar mı? Buna ilkesel bir yanıt çıkmasa da dizi karakterine sahip çıkıyor.
Yazar karakterinde, Uğur Yücel’in acaba roman karakteri olarak Fatma kafasında yarattığı bir hikaye mi? Ve biz de onu mu izliyoruz acaba diyoruz. İzleyici kısa bir süre ikilemde kalsa da, öykü bu yola sapmıyor. Fatma yaptıklarıyla yaşayan gerçek bir karakter. Yazar karakterine de bir parantez açacak olursak, toplumsal olaylara tepeden bakan, evinde çalışan temizlikçi kadının kafasında yarattığı şablonlardan farklı olmasını yaratıcılığı için kullanan, abartılı aydın tiplemesi deriz ve parantezi kapatırız.
Sinema kurgusu akıcılığında olması dizinin önemli artılarından. Eve kapalı kaldığımız bugünlerde tüm klişelerine karşın, Fatma’nın şaşırtıcı hamleleriyle izleyeni içine alan bu diziye bir şans verin. İkinci sezonu gelir mi, gelirse kalıpları kırar mı? Yaratıcılığın vereceği yanıtlara kalıyor.