Dr. Emin Yeğinboy

Dr. Emin Yeğinboy

yeginboy@gmail.com

Tüm Yazıları

Denzel Washington, eski istihbarat elemanı Robert McCall’un yeni macerası ‘Adalet 2’de, kötüleri cezalandırarak yaşamı dengelemeye devam ediyor. Washington’ın, yönetmen Antoine Fuqua ile dördüncü birlikteliği, 2015’te beğenilen ilk bölümün bıraktığı yerden yola devam ediyor. McCall, hayatın parlak bölümlerinden elini eteğini çekmiş, karısının öldürülmesinden sonra yalnız yaşamını taksi şoförlüğü yaparak sürdüren bir karakter. Çevresindeki insanlara yardım etmeyi seven, kötülük gördüğünde eskinin birikimlerini sergilemekte tereddüt etmeyen bir dengeleyici. Mahallede çetelerin eline düşmekte olan yeni yetme Miles veya kızı Türk kocası tarafından kaçırılmış bir kadın arkadaşı veya beyaz zenginlerin seks zorbalığına maruz kalmış bir hayat kadını veya kız kardeşini toplama kampında kaybetmiş bir Holocaust kurtulanı, onun yardım çemberine girebiliyor. Bu noktalarda gerekeni soğukkanlı bir dövüşçü olarak veya eski ilişkilerini devreye sokarak yerine getiriyor.

Yaşamı dengeleyen eski bir ajan

Haberin Devamı

Bu kez eski mesai arkadaşı Susan’ın (Melissa Leo) bir hırsızlık olayında öldürülmesi, McCall’un içindeki adalet ateşini alevlendiriyor. İşin biraz içine girince, bunun sıradan bir öldürme olmadığını CIA’in eski tetikçilerini ortadan kaldırma projesinin bir süreci olduğunu anlıyor. Sıranın kendisine gelmesi an meselesidir.

McCall iyi yazılmış bir karakter; derin bakan, derin yaşayan kötüleri çoğunlukla silahsız, akılcı hamlelerle bertaraf edebilen, sakin bir adam. Denzel Washington’un biyografik karakterlerdeki üstün performanslarından ödünç aldığı birçok esinti bu karakterde bir arada. Artık seriye dönüşmüş ‘Adalet’in başarısında Fuqua’nın sinema duygusu da çok büyük katkı veriyor. Öykü ne kadar sıradan olursa olsun, Fuqua karakterlerdeki incelikleri yansıtmakta ve aksiyon sahnelerini kurgulamada ustaca işler yapıyor. Türkiye’de bir trende açılan film, buradaki aksiyondan başlayarak finaldeki kasırga altındaki sahnelere kadar ustalık kokan anlar sunuyor.

Öykü olarak, çok katmanlı bir farklılık sunmasa da, seyirciyi baştan sona içine alabilen bir aksiyon. ‘Equalizer-Dengeleyici’nin vaat ettiği gibi, kötülerin cezasını bulması artık herkesin içini rahatlatıyor. Yaşam, en azından beyazperdede biraz olsun eşitleniyor.