Ethan Hunt insanlığı kurtarma adına Bond’dan sonra gelen en önemli ajan olacak gibi... Tom Cruise’un dinmeyen enerjisiyle hayat verdiği ajan Hunt “Görevimiz Tehlike”nin altıncı filmi “Yansımalar” çıtayı yükseltiyor.
Devam filmlerinin sıkıcı tekrarlarından arınmış canlı, dipdiri bir yapım var karşımızda. Hunt’ın değişmeyen ekibi de güzel insanlardan kurulu; Luther (Wing Rhames) ve Benji (Simon Pegg).
Teknolojiye akılları eren, onun hareketli hayatını kolaylaştıran sevimli tipler.
Ekibe bu bölümde Superman kariyerli Henry Cavill, sert ajan August olarak katılıyor.
Nedense “Görevimiz Tehlike” filmlerinin üzerinden bir süre geçtikten sonra, insanlığın ne felaketlerden, hangi kötü adamlardan kurtulduğundan çok, aksiyon sahneleri aklımda kalır. Muhtemelen bu kez de böyle olacak.
Yine öyküye kısaca girelim: Nükleer bomba yapımı için gerekli Plütonyumun eski İngiliz ajanı, yeni psikopat Solomon Lame’in eline geçmesini önlemek için kıyasıya bir kovalamacadır sürüyor . Macera Belfast ve Berlin üzerinden, Paris’e oradan Londra’ya geçiyor finalde Afganistan’a kadar ulaşıyor. Eski kıtanın fon oluşturduğu aksiyon sahneleri çok keyifli. Hele soğuk savaş yıllarının merkez kenti Berlin başlangıç için çok güzel bir seçim.
İnsan hayatı önemli
İstihbarat örgütlerinin, başta tabi ki CIA olmak üzere, teröristlerle savaşta masumların da hayatlarını kaybetmesini umursamamasına, Hunt ve bağlı olduğu bölümün MIF Başkanı Hunley (Alec Baldwin) karşı çıkıyor. Bu tepkiye farklı sekanslarda tanık oluyoruz. Örneğin Hunt’ın Berlin’de ekip arkadaşı Luther’i veya Paris’te yaralı polis memuresini koruyarak, görevlerin başarısını tehlikeye atması gibi... Aksiyon sekanslarından, tuvalette kapışmayı ve finaldeki helikopter çatışmasını çok beğendim. “Olağan Şüpheliler” ile 96’da senaryo Oscarı kazanmış olan Christopher McQuarrie, öykü yazmadaki ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.
Entrika ve aksiyon kıvamında, süre uzun kaçsa da tempo hiç irtifa kaybetmiyor.
Kadın karakter kadrosunda, önceki bölümlerden tanıdığımız Ilsa Faust (Rebeca Ferguson) ve Julia Meade ( Michelle Monaghan ) sahne alıyor.
Hunt’ın vakit bulup, duygusallığı bir türlü derinleştiremediği iki kadın karakter, bu kez farklı işlerle geliyor.
Beyaz Dul’da Venassa Kirby kısa rolüne rağmen etkileyici. Kötü adam Lame’de, İngiliz aktör Sean Harris karaktere tam oturmuş. Bıyıklı Cavill ise, ne tarafta olduğu belirsiz ajan August’da görevini yerine getiriyor.
Tom Cruise dublörsüz devam etmekte kararlı gözüküyor. Kol bacak kırılsa da yılmıyor, helal olsun diyelim.
Sadece aksiyon olarak bakmadan da, yılın en iyi filmlerinden.