Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi, 6 yıllık aradan sonra Blu TV’yle ekranlara döndü. 3 sezonda 96 bölüm olarak seyirci karşısına çıkan dizinin genel yönetmenliğini Serdar Akar yapmıştı. Yeni sezonda Akar ve oyuncu kadrosu, değişmeden yoluna devam ediyor. Televizyon tarihimizde hiçbir dizi güncel siyasetle Behzat Ç. kadar dirsek temasında bulunmadı. Dizinin kaynağı Emrah Serbes’in iki romanı ‘Her Temas İz Bırakır’ ve ‘Son Hafriyat’... İlk bölümünden itibaren tüm senaryoyu Ercan Mehmet Erdem yazıyor. Dizi fikri ortaya çıktığında Serbes, romanları senaryolaştırmayı kabul etmiyor ve sadece Erdem’in yazması kaydıyla izin verebileceğini söylüyor. Erdem tamamen bağımsız olarak senaryolaştırıyor. Sadece iki sezonda on bölümde bir özel bölüm adı altında birlikte yazıyorlar. Dizi neden bu kadar sevildi veya aynı zamanda tepki çekti, kısaca gözden geçirelim...
Humprey Bogart’ın pardösü yakalarını kaldırıp sigaralarını zincirleme içtiği 40’lı yıllardan beri ‘film noir’ dediğimiz dedektiflik hikâyeleri hep bir çürümüşlüğün içinde akar durur. Vitrinde iyi gözüken, nüfuzlu, kalantor adamlar gerçek kötülerdir. Dedektif, her şeyi riske ederek onların peşine düşer. Gözü karadır, kaybedeceği bir şey yokmuş gibi davranır. Olayların geçtiği kentler gri bir gökyüzüyle kaplıdır. Gökyüzü çürümüşlüğün arka fonu gibidir. Behzat Ç. böyle bir karakter... Cinayetleri çözmek için attığı adımlar onu aydınlığa değil, daha bir karanlığa götürüyor.
Ankara’nın puslu, gri havası atmosferi daha bir huzursuz kılar. Karakter ile kent arasında da her olayda bir bağ vardır. Senaryoda Ankara’nın mahallesi, köprüsü, parkı neresi varsa ilmek ilmek olayların içine işlenmiştir. Birinde Sakarya Caddesi, bir diğerinde Sıhhiye veya Ulus hep olay mahalleri olur. Dizinin mizahi yönü, güldürme unsuru olarak değil, aksine hayatın içine sinmiş, absürd durumların tanımlayıcısı olarak karşımıza çıkar. Coen Kardeşler’in sinematografisi, bu tür kara mizahın örnekleriyle doludur.
Kendisiyle yüzleşti mi?
Erdal Beşikçioğlu’nun karaktere kazandırdığı derinlik, seyirciyi diziye bağlayan önemli bir etken. Fevri, doğruluktan ayrılmayan, sözlerini sansürlemeyen, hak edene hak ettiği cevabı veren, delikanlı komiser karakteri seyircide karşılığını buldu. Onun vicdanlı, doğruluktan vazgeçmeyen bir insan olması önemli. Hetero dilli, seksist bir adam olmasına rağmen toplumsal cinsiyet meselesinde bir trans birey haklıysa hakkını verir. Veya kendisi Kürt olmasa da bu konudaki önyargılardan arınmıştır. İnsanidir, duygusaldır. Başına açılabilecek her türlü belayı hiçe sayarak doğrunun peşinde koşulsuz bir şekilde koşar. Mesai arkadaşları onun temiz kalbini bildiklerinden onu severler, kırılganlık göstermezler. Karşı kutbu olan Ercüment karakterinde Nejat İşler’in verdiği pervasız, narsist, akılcı, didişmekten zevk alan kötü adam yorumu da tamamlayıcı bir unsur oldu.
Vosvosuna atlayıp altı yıl önce kayıplara karışan Behzat’ın bu bilinmez yolculuğu yeni sezonda önemli bir yer tutacak. Nereye kaçabildi? Kendisiyle yüzleşti mi? Geçmişinden kurtulma mücadelesi nereye varacak? Bunun yanında cinayet büro yeniden kurgulanıyor. Hayalet ve Akbaba’nın yanına yeni elemanlar katılıyor. Ercüment Çözer, başlarına yeni ne çoraplar örecek? Bu arada, araya sıkışan güncel cinayetleri de çözmeye devam edecekler. Oyuncu kadrosunda önemli bir değişim yaşanmıyor. Nejat İşler, İnanç Konukçu, Güven Kıraç ve Ege Aydan yola devam ediyor.