Ama bu çare ne bir zayıflama ilacı ne de diyetisyen olmayan fakat evet o kadar popüler bir mesleğimiz var ki diyetisyen adı altında takılanların ulu orta her yerde yayınladığı her kiloda insanın uygulamasında sıkıntı görülmeyen listeler ne de her şeyi bilen google amcadaki çeşit çeşit orjinal isimler altındaki diyetler...
Ayşe Arman da Şeyda Coşkun'la başlamış diyor danışanlarım, yani diyet yapanların gündemini çalkalayan yeni bir haber. Kendisi de yazmış zaten her yolu denedim hep başarısız oldum bir sürü sağlık problemiyle de karşılaştım ucunda geri verip almak da olsa ben de bi deneyeyim demiş. Çok motivasyon olduğundan spora odaklandığından yemekleri ile doyduğundan bahsetmiş, bu inandığı bir diyetisyenle de esasen başarabileceği bir durumdu. O 5 kilo bir diyetisyen eşliğinde bu şekilde de gidecekti ve geri alınma durumuna da girmiyorum. Instagram'a fotoğraf yüklemekse sorumluluk bunu bir diyetisyene giderek de yapabilirdi. Burada hedefe odaklanıp odaklanmamak önemli, Ayşe Arman kendini bu zamanda buna hazır hissetti ve bu zamanda hedefe kitlendi bu zamanda da başaracak.
Biz diyetisyenler buna hep kızıyoruz, değişiklik iş vücut sağlığımıza geldiğnde pek de iyi olmuyor.
Zaman meyve zamanı, manav reyonları rengarenk...Biz diyetisyenler diyette renkliliği çok severiz.Öyle sürekli bunu ye sürekli şunu ye bize göre değildir. Çünkü farklı renkte besinlerin hepsi birbirinden farklı birbirinden değerlidir.
Ülkemizde bu kadar meyve bulunmasına rağmen biz yeterince meyve tüketmiyoruz. Çocuklarımıza özellikle bu alışkanlığı kazandıramıyoruz. Çocuklarımızın bir şeyler yemesini ne yediğinden daha çok önemsediğimiz için meyve yememeleri gözümüze pek görünmüyor. Halbuki çocukarımıza tatlı alışkanlığını meyveler ile aşılayabilsek, paket yiyecekler ile obez olma risklerini de ellerinden almış olacağız. Meyve alışkanlığı olmadan büyümeye başlayan çocuklarda obezite çocukluktan itibaren geliyor.
Meyve ile vücudumuz için gerekli vitamin ve minerallerin yanında bağırsaklarımız için gerekli posayı da almış oluruz. Bunları özellikle doğal yollardan alıyor olmamız da çok değerlidir.
Medyada ise diyetlerin meyve içermesi konusunda milyon tane şey söyleniyor. Meyve yenildiği taktirde yok şişmanlık, yok diyabet, yok...! Yok öyle bir şey. Meyve bu kadar zararlıysa neden mevsim mevsim remk renk çeşit çeşit meyve yaratılmış? Hem de bizim ülkemizde biz bu kadar büyük
Nisan ayını da yarıladık, ve evet yaza da zayıf girmek istiyoruz, zayıf ve fit. Peki yaz boyunca fit kalmak önemli değil mi? Niye yaza fit girdikten sonra bırakıyoruz. Aslında bu nokta daha da önemli...
Yaz yaklaşınca aklımıza hep bildik yöntemler geliyor. Aç kalmalar, herkesin birlikte uyguladığı diyetler, bi arkadaşın diyeti, zayıflama ilaçları vs vs... Ama bunları deneyenler çok iyi biliyor ki bu süreç işkenceden başka işe yaramıyor. Çünkü bu şekilde de zayıflar zayıflamaz çok hızlı bir kilo alımı bizi bekliyor. Bu o kadar dayanan bünyeye artık tak etmesinden kaynaklı olan bir durumdur. Yazı bitirdiğimizde de aslında korkunç bir gerçekle yüz yüze geliyoruz. Verdiğimizin belki de iki katı kadar kilo almış oluyoruz. Sonrası ise mutsuzluk ve güvensizlik...
Öncelikle zayıflamaya ''aman şu ayda bu kadar verirsem yaza kadar şu kadar veririm, ay veremedim falan'' diye stres yapmamak bu işi başarmanın yarısıdır. Stres ise sadece kilo konusundaki stres değil elbette, günlük yaşantımızdaki stresler de kilo vermemizi etkiler. Sırf bu yüzden yediklerinizi göz önünde bulundurduğunuzda fark edeceksiniz ki gününüz gününüzü tutmaz. Bunun nedeni stresle baş etmek için yemek yiyenlerin
Kuşkonmaza dair ilginç bir bilgi vererek başlayalım; erkek ve dişi versiyonu birbirinden ayrılabilen tek bitki türüdür. Erkek versiyonları ince kadınları ise iri ve güzeldir. Tadı muhteşemdir. Nisan ayının gelmesiyle pazarlarda yerini alır. Çok yaygın olarak bilinmemekte birlikte değerli bir sebzedir.
Kuşkonmazın 2 bölümü vardır; kalın bir kök ve hassas sap.
Bu hafta pazardan kuşkonmaz alırsak ne faydalarını göreceğimizi öğrendiğimize göre alışveriş listesine kuşkonmazı ekleyebiliriz. Sağlıklı günler dilerim.
Dyt.Buket YAVUZ
http://instagram.com/buketdiyety/
Bu bahar danışanlar da gevşedi, arayıp randevuları ertelemeler, üzerimde bir kırgınlık var demeler falan, hep bahardan, farkındayız sayın danışan…peki bu neden?
Baharın gelişiyle doğada yaşanan canlılık maalesef insan metabolizmasında da aynı canlılığı getirmiyor. İnsanda oluşan bazı değişiklikler beraberinde yorgunluğu da getiriyor ve önlem alınmazsa bu yorgunluk kronikleşebiliyor. Isınan havalarla birlikte birçok kişide özellikle halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi ortak şikayetler görülüyor ve bu yakınmaların temeli bahar yorgunluğuna bağlanıyor. Bunlar ise beslenmeye dikkat edilmesi halinde yerini mutlu baharlara bırakıyor.
Ne yemeli içmeli ve şu yorgunluktan kurtulmalı?
Özellikle havaların ısınması ile vücut yüzey ısımız artmakta ve sıvı ihtiyacımız oluşmakta, bu arza talebi sağlamak için ise su tüketimimizi artırmamız gereklidir.
Kahvaltı için mevsim falan fark etmez ama özellikle enerjiye ihtiyacımız olan bu bahar döneminde özellikle gün boyu enerji vericek olan lifli besinlere öncelik vermeliyiz.
Çok bilinen bir tavsiye olmasına rağmen aynı zamanda çok ihmal edilen sebze ve meyveler baharda her öğüne eklenmelidir. Sebze ve meyveler
Eski dönemlerde Akdeniz’in en “leziz yemeği”, eski Roma’da ise “ zengin yemeği” olarak benimsenmiştir.
Enginar, en iyi antioksidan kaynağıdır; brokoli, ıspanak gibi birçok sebzeden daha yararlıdır. Bu özelliği ile hücreleri gençleştirme bakımından çok etkilidir.
Enginar karaciğeri temizleyen bir besindir. Karaciğer sağlığı ve detoksifikasyonu için üretilen ürünlerde enginar özütü kullanılmaktadır.
Mideyi de rahatlatır. Enginar özünün onikiparmakbarsağına geçişinin ardından karaciğer safrası inanılmaz derecede yükselir. Bu etkisi ile hazımsızlık sorununa çok iyi gelmektedir. Mide bulantısı, mide ağrısı ve kusmaya iyi gelmektedir.
Safra salgısını arttırarak safra kesesinde taş oluşumunu önler.
Yüksek kolesterol ve trigliserid tedavisinde de kullanılmaktadır. Hatta enginardan kolesterol düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.
Enginar aynı zamanda güçlü bir idrar söktürücüdür. Böbreklerin çalışmasını düzenlemekte ve istenmeyen sıvıların atılmasını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, içerdiği inülin adı verilen ve bir tür nişasta olan bu madde ile, sindirilmeye dirençli ve kan şekerinin düşürülmesinde etkili olduğu için diyabet hastalarına tavsiye edilen bir besindir.
Orta boy bir eng
Ben çalışan bir kadın olarak yeterli vakit bulamadığım zamanlarda tercih ediyorum. Ben çorba sever bir diyetisyenim. Hem yemekten önce bir başlangıç hem de sağlıklı bir alternatiftir. Hazır çorbalar da ev yapımı çorbalar gibi sindirimi kolay ve de besleyicidir. İçerisine eklenen malzemelerin miktarlarının orantılı olması nedeniyle düşük kalorili olarak da kilo kontrolünü sağlamaya yardımcıdır. Gelin merak ettiğimniz noktalara değinelim.
Hazır Çorbalar Nasıl Üretiliyor?
Eklenen sebzeler seçilip yıkandıktan sonra, ısı yardımıyla suyu alınıp yüksek kalite standartlarına uyularak kurutulur. Burada yapılan aslında yüzyıllardır uygulanan geleneksel kurutma yönteminden farklı bir uygulama değildir. Sonra küçük parçalar halinde doğranır veya öğütülerek toz haline getirilir. En iyi tariflere uygun olarak hiçbir koruyucu madde de eklenmeden karıştırılarak farklı çorbalar yapılır.
Ne yapılıyor da bu çorbalar daha üzün süre dayanıyor?
Çok hijyenik koşullarda yapılan kurutma işleminden sonra ürünlerin daha uzun süre dayanmasını sağlamak için hava, nem ve ışığa karşı koruyan paketlerle ambalajlanmaktadır.
Ve en merak ettiğimiz nokta koruyucu madde içerip içermemeleri yönünde, Türk
Yağları sıfırlamak da neyin nesi diyebilirsiniz, diyin de, öyle bir şey yok...Vücudumuzun karbonhidrata proteine olduğu kadar yağlara da ihtiyacı var. Bu tercihimizi en doğru yağdan kullanmak aslında bir nevi sıfırlamak sayılabilir, tabii doğru miktarda olursa...
En doğru yağ; akdeniz diyetinin baş tacı Zeytinyağı...
Enfes tadı ve sağlığa yararlılığı yanında içerdiği doğal antioksidanlarla da ısıya en dayanıklı pişirme yağıdır. Bu antioksidanların başında A ve E vitaminleri gelir. Özellikle zeytinyağı tüketmeyen kesimlerin düşündüğü yalnız salata ve soğuk yemeklere pişirilmeden konduğu kanısı yanlıştır. Sonuçta bitkisel sıvı yağlar yokken zeytinyağı vardı. Akdeniz çevresinde yaşayan insanlar her türlü pişirme işlemlerinde zeytinyağını kullandılar. Hala da kullanmaktadırlar. Peki zeytinyağını nasıl faydalı kullanmalı;
1) 6 ayını doldurmamış çok taze zeytinyağları keskin aroma ve kokuları ve de içerisinde çökmemiş zeytin parçacıkları sebebiyle daha çok soğuk yemekler ve saltalarda kullanılmalıdır.
2) Kızartma ve kavurmalar için en az 1 yılını doldurmuş zeytinyağları tercih edilmelidir.
3) Zeytinyağı şişesi asla buzdolabına konmamalı oda sıcaklığında muhafaza