Mustafa Kemal Ulusu - Değerli okurlarım bizler yazmaktan, sizler belki de okumaktan bıktınız, Türk futbolunun hali ne olacak? Ki bu soruyu hemen herkes her yerde ve de herkese soruyor.
Bakın Milliyet yazarı Şansal Büyüka ne demiş?
“Nerede kalmıştık! Süper ligde ikinci hafta geride kaldı, geçen yıllara oranla futbol anlayışında değişen fazla bir şey yok. Futbolcular en ufak darbede yere yatıyorlar, hakemler en ufak temasa düdük çalıyolar. Belli ki, gene dura - kalka bir lig izleyeceğiz.”
Gerçekten her yıl, bir evvelki yıl gibi nasıl kalitesiz futbol seyrettiğimizi görüyoruz. Yani hiç bir şey değişmiyor. Şimdi yine bu konuda Milliyet köşe yazarı Melih Aşık ben dahil herkese çok güzel bir soru sormuş:
Para nereye gidiyor?
“Ligler başladı. Futbol maçlarını izliyoruz. Aslında tümünü izleyemiyoruz çünkü sıkıyor. Arada bir diğer kanallardaki Avrupa maçlarına atlıyoruz. O futbol bizim futbola benzemiyor. Daha doğrusu bizim futbol futbola benzemiyor. Oysa aylardır transfer haberleri okuyoruz ve dinliyoruz. Milyonlar havada uçuşuyor. Bir tek futbolcunun fiyatı 50 - 60 milyon TL’ye kadar yükseliyor ancak onca transfere rağmen oynanan futbol geçen yılki futboldan farklı değil. Paralar boşa harcanmış. Bu yıl da futbol diye kör döğüşü izleyeceğiz. Avrupa’da birkaç basamak daha geri gideceğiz.
Harcanan milyonlar ne oluyor derseniz? Onlar futbola gitmiyor anlaşılan. Gitse futbol gelişirdi. Onlar birileri arasında bölüşülüyor. Futbola yansımıyor. Benim böyle kuşkularım var. Sizin farklı düşünceniz var mı?”
Futbolu bozanlanlar
Bu konuda bence en güzel cevaplardan birini Hürriyet gazetesinde duayen gazeteci Yalçın Bayer’in köşesinde Şevket Çorbacıoğlu adlı bir okur vermiş:
“Evet, futbolu bozan unsurlar olmadığı sürece ‘Futbol futboldur her zaman’. Futbolu bozan unsurlar: Siyasiler, tüccar kimlikli yöneticiler, teknik adamlar, bir grup holigan, mafya bozuntuları, oligark denen şımarık ve görgüsüz Rus zenginler ve petrol zengini Araplar, futbol simsarları dediğim sözde menajerler ve futbolcular. İtirazı olan var mı?”
Haksız mı?
Basketbol ve voleybolu lütfen dikkatle izleyin. Bu iki branşın federasyon başkanlarına, yönetimlerine ve de hocalarına bir bakın. Hepsi o spor branşında ihtisas sahibi çok kaliteli kişiler, yalnızca onlar mı? Sporcuların çoğu tahsilli hatta akademik kariyerleri olan kişiler. İşte o zaman ne oluyor?
Federasyon yönetimleri, teknik ekibi, sporcuları büyük bir uyum içinde ve de yüzde yüz başarıya odaklı çalışmalar yapıyorlar, sonunda da semeresini aldıkları kupalarla fazlasıyla da gösteriyorlar, onları yürekten kutluyorum.
Ben bir futbol adamı olarak futbolumuzun düzelmesi için neler gerekli hep yazdım, hep konuştum, ama maalesef Türkiye’de futbol tamamen bilimin dışında yönetiliyor, bunu da kimse değiştirmiyor veya değiştiremiyor!
Değiştirmek basit
Esasında değiştirmek öyle basit ki...
İyi kanun, yönetmelik, başkan ve yönetimler, akademisyenler ve çağdaş idman ve maç sahalarıyla, kaliteli ve çağa ayak uyduracak bilgi ve kapasitede hocalarla kurulacak bir yapı Türk futboluna inanın çağ atlatır.
Bilhassa hoca öyle önemli ki... Bakın Mustafa Denizli vasat ve 1. ligden gelen Altay’ı kısa zamanda ne hale getirdi.
Tabii ki bu işe hocalarımızdan başlamakla bu iş düzelmez, biraz evvel konu ettiğim tüm şartları eksiz ve tam olarak yapmak gerekir, aksi halde mi?
Yine yıllar geçse de havanda su döveriz. Yazarız, konuşuruz o kadar, ama bir de arkamıza bakarız ki bir arpa boyu yol dahi gitmemişiz.
30 Ağustos kutlu olsun
30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun. Bodrum’da Dibekli Han’da ikinci kez bu bayram münasebetiyle ve pandemi dolayısıyla az ama öz bir dinleyici kitlesine 30 Ağustos Zaferi’miz ve Atatürk’ümüzle ilgili çok anlamlı bir söyleşi yaptım. Bu vesile ile Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ile onun çok değerli silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum, nur içinde yatsınlar. Bu arada ülkemize Avrupa kupalarında puanlar kazandırıp tur atlayan Fenerbahçe ve Galatasaray’ı kutluyor, Beşiktaş ile beraber maçlarında başarılar diliyorum. Sağlıklı ve mutlu günler...