DüÅŸünenlerin DüÅŸüncesi

DüÅŸünenlerin DüÅŸüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bülent Akarcalı -  Ağustos ayı başlarında Milliyet gazetesinin taksicilerle ilgili şikâyetleri dile getiren haber ve yazıları yalnız kalmadı. Durumun ciddiyetini anlayan çeşitli gazete ve yazar konuya el attı. Ülkemiz turizmi hakkında da ciddi bir imaj zedelenmesi oluşturan bu duruma 15 Ağustos 2021 tarihli yazımda değinmiş ve devamının gelecek hafta olacağını yazmıştım. Ancak gündeme oturan Afganistan olayı ikinci yazımı geciktirdi.

1. Mevcut düzende, plaka kiralamak zorunda kalarak taksi sürücülüğü yapanlar, yaşanan sorunların müsebbibi veya suçlusu değil kurbanlarıdır.

Haberin Devamı

Taksilerimiz ufak araçlardan oluşur, bagajı küçüktür ve çoğunda bir de gaz tüpü vardır. İki çocuklu bir aile valizleriyle taksiye sığamaz. Aracın iç temizliği, bakımsızlığı, yazın serinletici kullanmaması, sürücülerin giyim, kuşam, sakal tıraşı gibi konularda titiz olmayışları, bazılarının müşteriyi aldatma çabaları, milyonlarca yabancı turistin geldiği bir kentte yabancı dil bilen sürücü bulamama ve en önemlisi yüksek taşıma ücreti vs. gibi konular temel şikâyetleri teşkil ediyor.  

2. Şikâyetlerin muhatabı plaka sahibi olmalıdır.

Tüm bu şikâyetlerin tek muhatabı ve suçlusu olarak taksinin şoförü görülür. Vatandaş onu şikâyet eder, trafik polisi ona ceza yazar, son zamanlarda devreye girmeye başlayan Büyükşehir zabıtası aracın çalışmasını durdurur. Kimsenin aklına o taksinin esas sorumlusunun plaka sahibi olduğu gelmez. Aklına gelse bile takside plaka sahibinin iletişim bilgileri de bulunmadığı için şikâyetini, hizmeti sunan kişinin işverenine erişemez.

Plaka sahiplerinin kimler olduğu bilinmez. Bu işe tasarrufunu değerlendirmek için girmiş sade vatandaş kadar, plakayı tamamen ticarete dökmüş hem sürücüleri hem de taksi kullananları sömüren isimler vardır. Sonuç olarak 15 milyonluk bir kentin ulaşım ihtiyacına cevap verecek en önemli araçlardan biri olan taksi işletmeciliği hiçbir kurumsal yapıya sahip değildir.

Sürekli olarak yalnız ve yalnız sürücüleri muhatap alarak, onlara ceza yazarak sorunu çözebileceğimizi sanmak en temel yanlışlığımızdır. Esas olan taksi işletmeciliğine kurumsal bir yapı getirmektir. Kurumsal yaklaşım kalıcı çözüm getirir, kalıcı çözüm ise taksi işletmeciliğini, mevcut plaka satış ve kiralama her kademe de kayıt içine almaktan geçer.

Haberin Devamı

3. İstanbul Büyükşehir Belediyesi plaka satış ve kiralama borsası kurulması

Çiçekçi dükkanından satın aldığımız çiçek, her sabah yapılan Mezat’tan (yani çiçek borsasından) gelir. İnternette halfiyatları.ibb.gov.tr sitesinde girince Büyükşehir Belediyesi-İBB sitesinde su ürünleri, sebze ve meyve hal yani borsa fiyatlarını güncel görebilirsiniz.

İstanbul Ayaz Ağa’da, Türkiye’nin dört bir yanından getirilen çiçeklerin satıldığı Çiçek Mezat’ı yani borsası vardır. Bir voleybol sahası büyüklüğünde salonun ortasında hareket eden bandın üzerinden geçen çiçekler sergilenir ve satışa sunulur. Bandın sağında solunda bulunan koltuklara oturan alıcılar çağdaş ve temiz bir ortamda Mezat’a katılırlar. Youtube’da canlı görüntüler mevcuttur.

Su ürünlerini, sebze ve meyve ile çiçekleri dahi şeffaf ve rekabete açık bir şekil ve ortamda borsa üzerinden satıldığına göre, İBB’nin plaka borsası kurup, haftanın belirli günlerinde, aracı-komisyoncu olmaksızın, plaka satış ve kiralamasını denetim altına almasını önermenin uçuk bir düşünce olmadığı ortadadır.

Haberin Devamı

Satış yalnız mevcut plakalar için geçerli olur. Yeni plaka satarak plaka ağalarının önü kesilir. Belediye borsaya yalnız kiralık plaka sunar.

Böylece, ilk adımda plaka kiralayacak sürücünün plaka sahibine ve aracılara ezdirilmesi nispeten önlenir.

İkinci adımda, plaka kiralayacak sürücüden bazı özellikler istenebilir (meslekte ki kıdemi, sicili vs.), taksi kullanırken uyması gerek kuralları, yabancı dil bilgisi, temizlik vs. içeren bir belgenin taahhüdü gibi. Plaka sahibinden daha önceki kiracı şoförlerin Sosyal Sigorta primlerini, vergilerini ödediğine dair temiz kağıdı, şoför koltuğunun arkasına plaka sahibinin iletişim bilgileri yazı vs.

Üçüncü adımda plaka kiralama bedellerini denetim altında tutmak için özellikle borsaya yavaşa yavaş kiralık yeni plaka çıkarır. Bunu satışa sunulacak plakalar takip eder. En kıdemli şoförlerden başlayarak, satış ve kiralama için taksi kooperatiflerinin veya her sürücünü eşit hisseye sahip olacağı Anonim Şirketlerin kurulması takip eder ve belli bir süre sonra sektörde bir kurumsallaşma başlar.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi borsa aracılığıyla yeni plaka kiralayıp, satarak  piyasayı dengede tutar. Sonuç olarak zaman içerisinde Taksi Plakaları haksız ve kayıt dışı kazanç ürünü olmaktan çıkar. 

Ucuz ve güvenli ulaşım

Şehir içi ulaşımda önemli yeri olan taksi ücretlerinin pahalı olmasına ve taksi şoförlüğünü her geçen gün zorlaştıran mevcut plaka sahipliği düzeni zamanla şoförlerin kooperatifleşerek veya hissedarı olacakları şirketler kurulmasıyla iyileştirilir. İBB, 18.000 ayrı plaka sahibi yerine, daha rahat denetleyebileceği, az sayıda kooperatif ve A.Ş.’ye muhatap almış olur.

Bugün vatandaşın ödediği taksi ücretinin yarısı plaka sahibine ve plaka aracısına gitmektedir. Bu rant önlendiğinde taksi ücretleri yarı yarıya azalır ve şehir de özel araba kullanımı yerini hızla taksi kullanımına bırakır.

Bu konuya ciddiyetle el atılmadığı takdirde mevcut plaka sistemi, trafiğin her geçen gün daha da bozulmasına, sürücülerin köle gibi kullanılmasına ve vatandaşın sırtından kayıt dışı para kazanımına sebep olan bir hilkat garibesi olarak devam eder.

Ancak Ä°BB’nin, gelir saÄŸlamak amacıyla plaka satışı tercihine yönelmesi yeni plaka aÄŸaları yaratmaktan baÅŸka bir iÅŸe yaramayacaktır. Geçinebilmek için köle gibi çalışmak zorunda kalan taksi ÅŸoförlerini rahatlatacak çözüm, yukarıda belirtiÄŸim gibi, kurumsal bir yapı bünyesinde insanca çalışabilecekleri bir uygulamaya geçmektir.Â

Öte yandan, Otomotiv sektöründen para kazanan her büyük şirket bu konularda kafa yormalı ve para harcamalıdır. Araç imalat, ithalat ve satışından, akaryakıttan yüz milyarlarca lira kazanan şirketler İstanbul’un trafik sorunundan sorumlu olduklarını hissetmelidir.