Mustafa Kemal Ulusu -
Son yılların en büyük orman yangınlarını yaşıyoruz, ormanlarımız ve içimiz cayır cayır yanıyor, kan ağlıyoruz.
Tüm bu yangınlara karşı yangın söndürme uçak, helikopter vb. araç ve gereçlerden 21. yüz yılı yaşarken mahrum olmamız da ayrıca çok düşündürücü ve de çok içimizi acıtıcı değil mi?
Bu konuda çok değerli dostum tarihçi Celal Bilgen üstadımdan bir yazı aldım,
çok hoşuma gitti. Onu
sizlerle paylaşıyorum.
Bakın üstadım neler anlatıyor:
“2021 Temmuz sonu Ağustos başı ülkemize ve yurttaşlarına hiç iyi gelmedi; Akdeniz bölgesini yangınlar Karadeniz bölgemizi sel vurdu.
Atamız gereksiz söz sarf etmemiş, ‘Ateş ve suya efelik yapılmaz, kafa tutulmaz.’
Ormanlarımızda bölgelere göre bitki örtüleri vardır, boyları yüksek olanlara orman, kısa olanlara maki diyoruz.
Bazı yörelerde iğne yapraklılar bazı bölgelerimizde geniş yapraklı türler mevcuttur.
İğne yapraklıların tohumları havada buluşup çiftleşirler, tohumlarını da uzun zaman sakladıkları bilinmektedir.
Çam ve cinsleri vardır özellikleri çok farklıdır.
Ağaç üzerine sözler
Fatih Sultan Mehmet bana karada yüzen gemi yapacak ustalar bulun deyince Kaz Dağları’ndan tahtacıları bulur ve kuru sedirleri kestirir. Sedir kuruyunca hafifler ve su çekmez duruma gelmektedir. Tersanesi Gelibolu’da kurulur, gemiler Kasımpaşa’dan halice yüzdürülür.
Efendimiz der ki, ‘Ömründe kırk ağaç ekenin yeri cennettir.’ Kıyamet koptuğunu görseniz bile bulduğunuz dalı toprakla bütünleştiriniz.
Fatih Sultan Mehmet ormanımdan bir dal kesenin kellesini keserim.
Mustafa Kemal Atatürk diyor ki “İsmet, İsmet bana
bir din söyle ibadeti ağaç dikmek olsun.”
Dadaloğlu: Belimizde kılıcımız Kirmani. Taşı deler mızrağımın temreni. Hakkımızda Devlet etmiş fermanı. Ferman Padişahın dağlar bizimdir.
Kayın ağacı
Tabiat kararını vermiş ormanlarda geniş yapraklı sürgün veren ağaçlar (meşe, kayın, gürgen) iğne yapraklılar (çam, köknar, sedir)
Nikâhta imam sizi karı koca ilan ettim derken, koca kendini dağa benzetir, kar önce dağın en yükseğine düşer, eşine sen benim karım, beyazım, akım, helalim, Hilal’im tacım bundan böyle sana asla leke sürdürmem aşk çivimi senden başkasına değdirmem.
Türklerde eşlerinin ailesine kayınvalide, kayınpeder, kayınço, kaynana, kaynata isimleri verilir. Kayın ağacı, eski Kam Türk kültüründe kutsal ve önemli bir ağaçtı. Kayın ağacı dünyanın en kısa zamanda kaynayan birleşen ağaç türüdür. Orta Asya’da (Şaman) bu iki aileyi birleştiren olarak kabul etmişlerdir.
Meyve verenler
Ormanlarımızda bir de meyve verenler vardır; ahlat, döngel, kestane, erik.
Yangılar dolayısıyla fikir yürüten arkadaşlarımız ormanlarımıza meyve veren ağaçlandırmayı öneriyorlar. Benim önerim, aslına bakacaksınız.
İnsanların ve birinci yardımcıları hayvanlarının yaşamları için gıda, ısı, alet olarak katkı sunmuşlar. Kültürümüzde ve türkülerimizle dillerimizden düşürmemişiz.
Geniş yapraklılar, hazan zamanı gelince yapraklarını dökerler, köklerinin de güneş ışığından istifade etmesi için.
Osmanlı’dan günümüze intikal eden 1863 Abdülaziz tarafından yaptırılan saray çıralarla aydınlatıldığı için adına Çırağan Sarayı denmiştir.
Tedbir lazım
Halk arasında bir deyim vardır; ‘Arkadaş bu orman kanunu mu?’ derler. Kanunlarımız vardır uygulamak için yürekli yargıçlara ihtiyacımız vardır.
Orman yangını sıfırda söndürülmez, arazinin yapısına göre yangına en uygun yerde tedbir alınır. Bizler din duyguları yüksek bir milletiz hani, birileri yüksek sesle tekbir diyor ya, ormanda tekbir değil tedbir yangını önler, zaten tekbirin karşılığı da tedbirdir.
Birinci tedbir yangın şeritleri açacaksın, yılda en az iki defa temizleyeceksin, ormanda ateş nasıl yakılır sigara nasıl söndürülür öğreteceksin ( eline tükürecek sigarayı tükürükle söndüreceksin), insan gücü ile yapamazsan karakeçi aracılığı ile dip temizliği yaptıracaksın.
Orman köylüleri ile ormanın iç içe yaşamasını sağlayacaksın, bu konuda maddi ve milli duyguları aşılayacaksın.
Ormanları plansız ekmeyelim, plansız kesmeyelim, ormanlarımızı gözümüz gibi koruyalım yakmayalım.
Doğumda beşiğim, evim, barkım, eşiğim, çorbamdan yemek veren kaşığım, hacım tabutu da ekler ağaca ormana.
Ormanı yakmayalım
Hz. İbrahim’i ateşe atarlar, serçe ateşi söndürmek için gagasında su getirir. Hz. İbrahim, ‘Senin bu getirdiğin su, bu ateşi söndürmez, söndürmez ancak dostluğumuzda belli olmaz mı karga gagası ile odun getirir bu odun beni yakmaya yetmez’, deyince ‘Yetmez ancak düşmanlığımız
belli olmaz mı’ der.
Ormanları sıfır kesim işine makta denilmektedir, enstrümanlarda bir eseri sonlandırdıklarında işte
ona da ‘makta’ denir.
Ne türkülerimizi ne de ormanlarımızı sonlandırmayalım (makta), türkülerimizi yakalım, ancak asla ormanlarımızı yakmayalım
Kimsenin yardımını ya da dayanışmasını küçük görmeyin.”
Dayanışma zamanı
Değerli üstadıma çok teşekkürler, ben zevkle okudum sizlere de güzel bir pazar sabahında keyifli okumalar.
Tüm vatandaşlarımızı bu yangında zarar gören köylülerimiz ve vatandaşlarımız için yardıma davet ediyorum.
Ben Bodrum Gündoğan’da, Tepe villaları sitesi ve komşu siteler olarak, belediyemizle görüşerek ihtiyaçlarına göre ne yardımlar yapabiliriz diye yoğun bir çalışma başlattım. Bu bir milli görevdir, bunu asla unutmayalım.
Allah bu tür yangın ve dertlerden tüm milletimi ve ülkemi korusun.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.