Bilgay Duman- bilgay.duman@gmail.com/ Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine 21-22 Mart arasında Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulundu. Güvenlik, ekonomi ve sınır aşan sular gibi konular, ziyarette öne çıkan başlıklardı. Terör örgütü PKK’ya karşı ortak hareket edilmesine yönelik güçlü işaretler çıkmazken, ekonomi ve su konusunda daha etkin adımlar atılabileceği görülüyor.
Bilindiği üzere Muhammed Şiya es-Sudani, 10 Ekim 2021’deki Irak parlamento seçimlerinin ardından uzun süren tartışmalar sonucu ancak 1 yıldan uzunca bir sürede hükümet kurabilmişti. Hükümeti kurduktan sonra iç politikaya yoğunlaşan Sudani, özellikle atamalar ve bütçe konusu üzerinde durdu. Bu süreçte her ne kadar yurt dışı ziyaretlerde bulunsa da, hükümeti, iç politikadaki sorunların giderilmesine öncelik verdi. Nitekim özellikle Irak’ın her zaman önemli bir problemi haline gelen bütçe konusunun yanı sıra (ki, 2022 bütçesi çıkarılamadığı gibi 2023 bütçesi de, 2024 ve 2025 bütçeleriyle birlikte parlamentoya henüz gönderilebildi) yıllardır yapılamayan ve bu yüzden çalışmaları durdurulan vilayet meclislerine ilişkin seçim yasasının da parlamentodaki birinci okuması tamamlandı, şimdi yasalaşmayı bekliyor. Bu noktada, iç politika meselelerini biraz olsun yoluna koyan Şiya es-Sudani’nin, Türkiye’ye nispeten daha rahat bir kafayla geldiğini söylemek yanlış olmaz.
Hava bariz değişmiş
Yine Türkiye ziyareti öncesi, Bağdat’ta düzenlenen ve benim de katılımcıları arasında bulunduğum Uluslararası Bağdat Diyalog Konferansı’nda diyaloğun öneminden bahseden Sudani, pozitif bir hava yakalamış görünüyordu.
Bu pozitif havayı, Irak halkında da hissetmek mümkün. Bağdat sokakları eski dönemlerle karşılaştıramayacak kadar canlı ve hareketli. İnsanlar gece geç saatlere kadar dışarıda. Halkla konuştuğunuzda, her zamanki gibi önce sıkıntıları dile getirse de, Sudani hükümetinin kısa süreli performansının ülkede (bunu Irak’ın en büyük nüfusuna sahip olan Bağdat’ı baz alarak söylüyorum) takdir topladığı görünüyor. Ayrıca Irak’ın Basra vilayetinde ve ülkede 40 yıl sonra düzenlenen ilk uluslararası organizasyon olan, Irak’ın şampiyon olduğu “Arap Körfezi Kupası”, bir dönüm noktası olarak görülüyor. Aynı zamanda bölgede de bir rahatlama var. Özellikle Irak açısından, etkin güçler konumundaki İran ile Suudi Arabistan arasında yaşanan uzlaşı ve bu uzlaşıda Irak’ın da önemli rol oynamış olması, ülkeye rahat bir nefes aldırmış.
İşte tam da bu pozitif ortamda Sudani’nin Türkiye’yi ziyaret etmiş olması, Türkiye açısından bir avantaj. Nitekim görüşmelerin seyrine bakıldığında, daha önce adım atılması beklenen ancak Irak’ın iç sorunları ve bölgesel meseleler nedeniyle atılamayan adımlar konusunda hızlı aksiyon alınabilir.
Kalkınma Yolu Projesi
Özellikle sınırı aşan sular ve ikili ticari ilişkilerde önümüzdeki süreçte önemli gelişmeler söz konusu olabilir. Nitekim 2022 yılı itibariyle 24 milyar doları bulan iki ülke arasındaki ticaret hacminin daha da yukarıya çekilmesi konusunda iki “kararlılık gösterileceğini” ifade etmesi dikkat çekici oldu.
Hatta bu konuda iki ülke ilişkileri ve bölgesel denklemi değiştirme potansiyeline sahip, önceleri “Kuru Kanal” diye anılırken Sudani’nin ziyaretiyle birlikte “Kalkınma Yolu Projesi” adını alan, Basra’dan Türkiye sınırına kadar uzanacak bir demir ve karayolu hattının yapılmasını öngören proje için çalışılacağının ifade edilmesi son derece önemli. Söz konusu projeyi kısa vadede gerçekleştirmek zor olsa da, kısa zamanda başlanması konusunda gösterilen isteklilik, iki ülke ilişkilerini başka boyutlara taşıyabilir. Bu projenin, Irak’ta inşaatı süren ve Ortadoğu’nun en büyük limanı olacak Fav Limanı’na entegre edilecek olması, Basra Körfezi’ndeki ticari dengeyi de değiştirebilir.
Bu projenin gerçekleşmesi konusunda Türkiye ve Irak’ın yalnız olmadığını da söyleyebiliriz. Zira Çin’in bu projeye büyük ilgi duyduğu, bu projenin, Çin’in “yeni ipek yolu projesi” olarak adlandırdığı “kuşak ve yol girişimi”yle entegre edilmesi söz konusu. Erdoğan’ın “Projeyi bölgemizin yeni İpek Yolu haline dönüştüreceğimize inanıyorum” ifadesini kullanması da dikkat çekici oldu.
Bu projenin gerçekleşmesi halinde iki ülke arasındaki entegrasyonun genişlemesi, bölgede büyük bir ekonomik potansiyel yaratması işten bile değil. Projeyle birlikte diğer sorunlu alanlara ilişkin çözümlere de kolayca ulaşılabilir. Örneğin su konusunda iki ülke arasında varılan mutabakatla oluşturulan Su Araştırmaları Merkezi’nin aktifleştirilmesine yönelik vurgunun yanı sıra Erdoğan’ın, Fırat ve Dicle’den 1 ay boyunca Irak’a mümkün olduğunca daha fazla su bırakılacağını söylemesi, uzun yıllardır “kilit” haline gelen sorunların çözülebileceğine ilişkin olasılıkları güçlendiriyor.
PKK konusunda uzlaşı yok
Öte yandan terör örgütü PKK konusunda ortak bir anlayışa varmanın, diğer konulara nazaran daha zor olacağı görünüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, görüşme sonrası ortak basın toplantısında “Irak’ın, PKK’yı resmen bir terör örgütü ilan etmesini istiyoruz” açıklamasına rağmen, Sudani’nin buna olumlu ve net yanıt vermemesi dikkati çekti. Ancak PKK’nın Türkiye’ye yönelik tehdidi devam etmekle birlikte, Irak açısından daha büyük bir tehdit oluşturmaya başladığı göz ardı edilmemeli. Bu noktada ikili ilişkilerde daha çabuk ve güçlü bir ilerleme sağlanması isteniyorsa, Türkiye ve Irak arasında PKK’nın Irak topraklarından elimine edilmesi için daha yakın çalışmaya ihtiyaç duyulduğu açık.