Ahu Özyurt ahuozyurt@gmail.com
Dünya salgın sonrasını kurmaya, şehirleri yenilemeye, altyapıyı değiştirmeye başladı bile. Oysa biz hala günlük siyasi ve ekonomik dertlerimizi ve şiddet sarmalımızı kırmaya uğraşıyoruz. Çok şükür ki, Türkiye’nin köklü şirketleri salgın nedeniyle ara verdikleri beyin fırtınalarına geri döndüler. Zorlu Holding öncülüğünde çok sayıda paydaşın yer aldığı imece summit de bunlardan biriydi.
“Büyüme Olmadan Refah” ve mayıs ayında piyasaya çıkacak olan “Büyüme’nin Ötesi: Kapitalizm sonrası Hayat” kitaplarının yazarı, Ekolojik ekonomist ve yazar Tim Jackson ile sanal ortamda yapılan zirve sonrası Zoom’da buluşup konuyu biraz daha açtık.
“Bildiğimiz anlamda büyüme modelinin sonuna geldik. İmece Summit’de de anlattığım gibi Kovid-19 salgını bütün büyük şirketlere, yöneticilere ve karar alıcılara dünyanın kısıtlı bir kapasitesi olduğunu hatırlattı” diyerek başladı Jackson. “Bu dünyanın dışında Mars’ta hayat aramanın nedenleri arasında bu da var. Yani elimizdekini iyileştirelim kaygısını bırakıp ‘gidip başka dünya kuralım’ kafasında bazıları.” (Elon Musk’u kastediyor doğal olarak.)
Oysa Jackson’a göre insan sınırlı bir hayatı olduğu gerçeğini kabul ederse daha az tüketecek, daha az satın alacak, daha dikkatli yiyecek. Gelire dayalı refah modeli hala önemli ama o gelirle nasıl bir hayat yaşadığımız giderek daha kritik bir soru oluyor. “Daha iyi bir yaşam” tanımı yapmak zorundayız diyor Tim Jackson.
“Daha sağlıklı olmak, daha şefkatli olmak, ailemizle bir arada olmak, yalnız kaldığımızda yardım alabileceğimizi bilmek... Daha iyi yaşamın tanımı artık biraz bunlarla belirleniyor. Ama bu da organik sebze yemek, yeşil enerji üretmek gibi adımlarla sınırlı kalmamalı. İnsan olarak biz daha iyi olmayı istemeliyiz. Bu da şimdiye kadarki ezberlerimizi tamamen değiştirmek demek. Yani mesela yaşlı bakımı ile uğraşan bir şirket, aslında rüzgar pervaneleri üreten bir şirketten çok daha çevreci artık.” diye devam ediyor Tim.
İki fikir çarpışıyor
Daha kısa vadeli bir sorum vardı Jackson’a. Kovid-19 sonrasında nasıl bir çıkış öngördüğünü danıştım. “İki model çarpışıyor” dedi ve devam etti: “Biri daha yavaş tüketen, daha sağlıklı, daha hoşgörülü bir düzeltme, gereksiz bütün harcamaları, inşaat gibi, (devletler için de) ikinci plana atıp insana, daha iyi gıdaya, sağlık sistemine, tıbba, eğitime, sosyal hizmetlere yatırım yapan. İkincisi ise ‘sakın para filan biriktirmeyin, hemen şimdi harcayın, daha çok harcayın, hızla bu krizi ortadan kaldıralım, fakirlik tehdidini yine tüketimle aşalım’ diyor. Bu iki felsefenin çarpışmasından kim galip çıkarsa dünyayı o fikir dönüştürecek. Avrupa ve Batı Yarımküre biraz daha ilk fikre yakın. Ama orada bile soru işaretleri var” diye yanıtladı.
Jackson’a göre ilk fikrin sürükleyicileri gençler ve çocuklar. Ve artık dünyanın onlara göre şekillenmesi gerekiyor. “Gencecik asperger sendromlu İsveçli bir kız, Greta Thunberg, bir gün okula gitmeyip bir eylem başlattı. Ve çığ gibi büyüdü çünkü doğru bir mesajı vardı. Salgını neredeyse öngörmüş gibiydi. Çocukların, gençlerin kendi gelecekleri için çıkardıkları ses, yükselttikleri bir mesaj var. Ve bunu duymayan onlara haksızlık ediyor artık, Şehirlerimizi, hayatımızı yeniden tasarlamalıyız. İş saatlerimizi, günlerimizi, evlerimizi, neyi ne için ürettiğimizi... Dünyamız da sonsuz değil, bizler de ölümsüz değiliz. Bu güzel mavi gezegene daha şefkatli davranma zamanımızı geldi de geçiyor bile.”