Çoğumuzun bütün hayatı boyunca tanık olduğu bir uluslararası realitenin, ABD ve Avrupa’nın koruma şemsiyesi altında, Orta Doğu’nun en büyük baş ağrısı olarak var olan bir ülkenin, tamamen yok olmasından söz etmek çok abartmalı değil mi? Hele hele bölgedeki 18 ülke içinde nükleer silaha sahip tek ülke olan İsrail’den söz ederken, sebep olduğu iç ve dış sorunların giderilmesi için ortadan kalkması gerektiğini düşünmek ne kadar realist olur?
Bunu – sizin ve benim gibi – Müslüman bir ülkenin halkından birileri söylüyorsa, evet, “İsrail batışa, dağılmaya doğru ilerliyor” ifadesi siyasal gerçekçilikle bağdaşmıyor gibi algılanabilir. Ama bunu, İsrailli tarihçi, siyaset bilimci ve eski politikacı, İsrail’deki Hadash Partisi’nin kurucusu İlan Pappe söylüyorsa; hem de öyle fısıltıyla ya da kimsenin bilmediği bir üniversite yayınındaki bilimsel makaleyle değil, İngiliz İşçi Partisi’nin yayın kollarından birinde, Amerika’nın önde gelen TV programlarında ve hatta İsrail medyasında, adeta bağıra-bağıra söylüyorsa, sanırım herkese düşen, bu zatın ileri sürdüğü argümanları irdelemek olacaktır.
Prof. Pappe, modern dilbilimin kurucularından Amerikalı siyasi aktivizm ve toplumsal eleştiri alanındaki çalışmalarıyla tanınan Noam Chomsky ile “Filistin Üzerine” başlıklı kitabı yayınlamıştı. Bu kitapta Prof. Pappe, 1967’den beri Filistin sorununa çözüm aranan uluslararası toplantılarda savunulan, Filistin Kurtuluş Örgütü’nden Hamas’a, mevcut “Filistin Devleti” diye tanınan kuruluşun başkanı Mahmut Abbas’tan, İsrail’in son bir yıl içinde şehit ettiği İsmail Haniye ve Yahya Sinvar’a, hemen hemen tüm Filistinli liderlerin ortak tezi, “İki Devletli Çözüm” diye özetlenen formülü reddediyordu. Prof. Chomsky’nin yanı sıra bir çok Filistin yanlısı batılı-doğulu düşünür ve siyasetçi, zamanla Pappe’nin “Tek Devletli Çözüm” tezini desteklemeye başladı; ancak hala bu tez, Filistin meselesinde aykırı görüşlerden biri sayılıyor.
İşin garip tarafı, Netanyahu ve İsrail’in soykırımcı, katil yönetiminin iki devletli çözümden yana olması. Prof. Pappe ve onun görüşünü kabul etmeye başlayan İsraillilerin sözünü ettiği tek devlet, bugünkü İsrail’in yıkılması, yerine 1948’de kurulması gerektiği halde, ABD ve İngiltere engel olduğu için kurulamayan “ortak devlet” formülüne uygun, gerçekten demokratik, İsrail gibi “Yahudi Devleti” adını kullanmayan üniter, federasyon veya konfederasyon olarak örgütlenecek bir siyasal yapı olacak.
Prof. Pappe, İsrail’in sonunun geldiği hükmü, İsrail’in özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından verilen başbakan ve bakanlarının tutuklanması, yargılanması, Filistin’i 193 BM üyesinden 147’sinin tanımış olması, 7 Ekim’den beri işlenen cinayetlerden sonra İsrail’i Amerikan yönetimi dışında destekleyen ülke ve ABD başkanı Trump’tan başka lider kalmaması ve en önemlisi, bölge halkının her şeyi göze alarak İsrail’a fiili müdahalesine ramak kalmış olması gibi dış unsurlara dayanıyor. Ayrıca Netanyahu’nun 10 yıl hapis ve siyasetten men cezasıyla yargılandığı rüşvet ve zimmet davasının ertelenemez hale gelmesi; İsrail’de siyonist Musevilerle, Evanjelik Hristiyanların azınlık sultasına karşı, siyonist olmayan Yahudiler ve laik İsraillilerin tepkisi de her geçen gün daha belirgin hale geliyor.
İlan Pappe hafta başında analizlerini ve dileklerini anlattığı bir (İngilizce) TV söyleşisinde (https://shorturl.at/b24Ij) bu maddeleri tek tek açıkladı; “Faşist” diye nitelediği İsrail yönetiminin, savaştan vaz geçmeyeceğini ifade etti.
Netanyahu Filistin adına bir köy bile bırakmama planıyla erişmeyi umduğu “Büyük İsrail” hayaline doğru attığı her adımla, gerçekte mevcut İsrail’i biraz daha sonuna yaklaştırıyor. Netanyahu ve cinayet şebekesinin “Yahudi devleti” ortadan kalktığı anda, akıl, şuur ve vicdan sahibi her İsrailli, 1920’den beri onlara evlerini ve köylerini açan Filistinlilerle el ele yeni ve ortak yurtlarını kuracaklar.
Bu tek devletin 17 komşusu da onun kuruluşu ile bölgeye gelecek barışa destek olacak.