Dr. Orhan Karaoğlu - İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin aşırı muhafazakâr hükümeti, komşu ülkedeki iktidar değişikliğinden memnun olup olmayacağı konusunda hala emin değil. ABD şimdilik mahallenin dışına çıkmış olsa da onların yerine gelen Taliban da İran tarafından gerçek anlamda pek istenmiyor olabilir. Reisi, iş birliğini sürdürmek için Afgan gruplar arasındaki iç müzakereler çerçevesinde ulusal bir anlaşmaya varılmasını umuyor. Gözlemciler ise bunun stratejik düşünceden ziyade bir hayal olduğu görüşünde.
İran’daki birçokları için Taliban İslamcı Sünni olması nedeniyle Şii İran’ın dini baş düşmanı ve bu olgu onlar için öyle kalmaya devam edecek. Afganistan’daki kaotik koşullar göz önüne alındığında, ekonomik iş birliği de en azından kısa vadede gerçekçi değil. Sovyetlerin Afganistan’ı işgalinden sonra 1979’da yaşanan mülteci dalgasının bir benzerinin tekrarlanmasından endişe ediliyor. İran, akut ekonomik kriz ve korona salgını nedeniyle şu anda böyle bir durumla başa çıkamaz. Ama İran, Afganistan’daki yeni durumda da Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’deki gibi aktif rol almak isteyecektir.
Hindistan’daki hükümetin gelecekteki bir Taliban hükümetine karşı nasıl duracağı şu anda belirsiz görünüyor. Şimdiye kadar ülkenin Afganistan ile iyi ilişkileri oldu ve son 20 yılda kalkınma yardımı projelerine yaklaşık üç milyar dolar yatırım yapıldı. Eski Afgan hükümetine yapılan bu büyük yatırımların artık tehlikede olması muhtemel. Taliban’ın aktif olduğu Afganistan’da Pakistan’ın daha güçlü bir role sahip olması muhtemeldir. Bu durum Hindistan-Pakistan sınırındaki Keşmir bölgesinde terör riskini artırabilir.
Japonya dikkatle izliyor
Hindistan’ın diğer komşusu Çin ile de gergin ilişkileri var ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin gelecekte Afganistan’da daha büyük bir rol oynaması muhtemel olduğundan Hindistan’ın Güney Asya’daki jeopolitik durumu şimdi oldukça kötü.
Bölgedeki gelişmeleri Japonya da dikkatle takip ediyor. Japonya Dışişleri Bakanı Orta Doğu ziyaretine başlıyor ve Japonya açısından ABD’nin birliklerini geri çekmesi ile birlikte bölgede istikrarın bozulacağı ve ayrıca Çin’in artan etkisinin daha da artma ihtimali Japonlar açısından bir diğer endişe kaynağını teşkil ediyor. Dışişleri Bakanı Motegi Toşimitsu, Orta Doğu’daki yedi ülke ve bölgeyi ziyaret ediyor.
Japonya Dışişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkili, “ABD güçlerinin geri çekilmesinin tüm Orta Doğu’daki durumu hemen istikrarsızlaştıracağına inanmıyoruz. Ancak bir boşluk oluşursa Orta Doğu bir terör yuvası haline gelebilir.” dedi.
Japonya’nın Afganistan’ın güvenliğine doğrudan katkıda bulunması zor görünüyor. Komşu ülkelere yapılan bu ziyaret, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi değerlerin paylaşılmasını amaçlandığı ifade ediliyor. Çünkü insan haklarına ve demokrasiye saygı göstermeyen güçlerin sayısının artması teröre ve çatışmaya yol açacağına inanılıyor. Ayrıca Japonya Dışişleri Bakanı, 2017 yılından bu yana ilk kez İsrail ve Filistin’e aynı anda seyahat ediyor. Motegi Toşimitsu, her iki tarafa da gerilimi azaltmak için çalışma çağrısında bulunacağı da bildiriliyor.
Orta Doğu’nun istikrarsızlaşması Japonya’nın güvenliğine de gölge düşüreceğine inanılıyor. Zira Japonya’nın 2019 mali yılındaki petrol ithalatının yüzde 89,6’sı Orta Doğu’dan yapılması Japonya’yı bölgedeki gelişmelere yakından bakmaya itiyor. Mitsubishi Araştırma Enstitüsü uzmanı Koichi Nakagawa, “Orta Doğu’nun istikrarsızlaşması Japonya için gerçekten bir risk ve ulusal çıkarlarımız için tehlike” demesi de bunu gösteriyor. Nakagawa ayrıca, “Biden yönetiminin Orta Doğu’da ‘yeniden angaje olması’ pek olası değil. Bu yüzden ABD’ye güvenmek yerine, Japonya’nın varlığını artırma ve çıkarlarıyla ilişkilendirmek için çaba sarf etmesi gerekiyor” diyor.
İdeolojik sonuçlar
Özetle 11 Eylül 2001 saldırı sonrası ABD’nin Afganistan ve Irak’a müdahalesiyle bölgede başlayan yeni durum, 20 yıl sonra Afganistan’daki iktidar değişikliği ile birlikte bambaşka bir noktaya doğru evirilme ihtimali barındığı gibi hâlihazırdaki kırılgan yapı daha da derinleştirebilir. Ayrıca Afganistan konusu Taliban’ın dönüşü köklü jeopolitik sonuçlarıyla birlikte laiklik, sekülarizm ve İslamcılık tartışmalarını yeniden gündeme taşıyabilir. Taliban’ın dönüşü 1979 İran devrimi kadar olmasa çok boyutlu küresel ve bölgesel anlamda ideolojik sonuçları da beraberinde getirebilir.
- Bitti-
Karaoğlu kimdir?
Uluslararası İlişkiler Uzmanı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Yüksek Lisansını “1998 Adana Mutabakatından Arap Baharına Türkiye-Suriye İlişkileri” isimli tezini yazarak tamamladı. Doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Şiiliğin İran Dış Politikasına Etkileri” isimli tez çalışması ile bitirdi. İlgi alanları ve çalışma konuları arasında Orta Doğu Tarihi, Türk Dış Politikası, etnik, dini, mezhepsel kimlikler ve yapılar, Şiilik, İran Dış Politikası gibi konular bulunmaktadır. Daha önce “Uluslararası İlişkiler Tahlilleri” ve “Uluslararası İlişkiler Tahlilleri 2” kitaplarının editörlüğünü yaptı. Çeşitli mecralarda makale ve analizleri yayınlandı. İngilizce ve Farsça bilmektedir.