Dr. Jan Klod Kayuka

Dr. Jan Klod Kayuka

jan.klod@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnsülin, pankreasta yer alan beta hücreler tarafından salgılanan ve kandaki glikoz seviyelerini düzenleyen bir hormondur. Glikoza tepki olarak salgılanan insülinin miktarı, kanda glikoz seviyesi yükseldikçe doğru orantılı bir şekilde artar. Besinler mide tarafından sindirildikten sonra enzimler tarafından parçalanarak, şekere dönüştürülür. Ardından kana karışan şeker, insülin hormonu tarafından dengelenir. İnsülinin temel görevi kanda aşırı glikoz birikimini önlemektir. İnsülin hormonunun yetersiz salgılanması ya da görevini tam anlamıyla yerine getirememesi diyabet, böbrek ve kalp rahatsızlıkları başta olmak üzere pek çok ciddi sağlık sorununa yol açabilir.

Haberin Devamı

Karaciğer, kas ve yağlarda depolanan insülin, enerji üretiminde kullanılır. Gün içerisinde karaciğer tarafından belirli aralıklarla kana ufak miktarda olsa glikoz salınımı devam eder. Yani yeterli miktarda insülin salınımıyla hem kandaki şeker miktarı dengelenir hem de vücudun ihtiyaç duyduğu enerji sağlanır.

İnsülin yüksekliği, tıp dilindeki adıyla insülin direnci, kandaki glikozu kontrol altında tutabilmek adına pankreas tarafından daha fazla miktarda insülin salgılanması durumudur. Özellikle Türk kadınlarında yaygın bir şekilde görülen bu durumun asıl nedeni, insülin reseptörlerinin işlevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmemesidir. Bu durumda kanda yeterli miktarda insülin bulunsa da insülin görevini tam anlamıyla gerçekleştiremez.

İnsülin direnci, kaslarda, vücut yağlarında ve karaciğerde yer alan hücrelerin insülin hormonu tarafından gönderilen sinyalleri görmezden gelmesidir. Yani bu durumda kanda yeterli miktarda insülin bulunmasına rağmen insülin glikozu kan dolaşımından alıp hücre içine sokamaz.

İnsülin direnci ve diyabet ilişkisi nedir?

İnsülin direnci, zamanla kandaki insülin miktarının glikoz transferi için yetersiz kalmasına neden olur. Bu durumda insülin kas ve yağ hücreleri tarafından emilmek yerine vücutta depolanır. Dokularda glikoz kullanımının azalması ve karaciğerde glikoz üretiminin artması tip2 diyabet hastalığını beraberinde getirir. Kişide tip2 diyabetin dışında hipertansiyon, obezite, lipit yüksekliği ve polikistik over sendromu da görülebilir.

Haberin Devamı

İnsülin direnci belirtileri

Yemek yedikten sonra bile geçmeyen açlık hissi

Sık sık idrara çıkma

İdrar miktarında artış

El ve ayaklarda karıncalanma hissi

Sık sık enfeksiyonlara maruz kalma

Ağır bir yemek sonrasında gereğinden fazla uykulu ve yorgun hissetme

Yemek sonrası terleme (şeker düşmesine bağlı olarak)

Kilo alımının kontrolden çıkması

Sürekli tatlı yeme isteği

Koltuk altı, kasık ve boyun bölgelerinde cilt renginde kararmalar

Bel çevresinin zamanla genişlemesi

Âdet düzensizliği

İnsülin direnci için risk faktörleri

Obezite, (aşırı kilo)

45 yaş ve üstünde olmak

Ailede diyabet hastası bir üyeye sahip olmak

Yüksek tansiyon ve kolesterol hastası olmak

Daha önce kalp hastalığı veya inme geçirmiş olmak

Polikistik over sendromlu kadınlar

Gestasyonel diyabet öyküsü

Metabolik sendrom

İnsülin direnci olanlara öneriler

Glisemik indeksi düşük besinler tüketmeye özen gösterin

Haberin Devamı

Her gün düzenli olarak egzersiz yapın. Fitness, aerobik gibi spor aktivitelerine katılın

Günde en az 30 dakikalık yürüyüşlere çıkın

Şeker miktarı yüksek meyveleri tüketmekten mümkün olduğunca kaçının

Güne mutlaka sağlıklı bir kahvaltı yaparak başlayın

Gün içerisinde 3 ana öğün 3 ara öğün olacak şekilde beslenin

Özellikle ana öğünlerinizde protein açısından zengin gıdalar tüketmeyi unutmayın

Tuz, şeker ve un üçlüsünü hayatınızdan çıkarın

Doktor randevularınıza periyodik olarak gitmeyi ihmal etmeyin

Günlük kalori ihtiyacınızın %25-35’ini mutlaka proteinlerden alın

Günlük kalori ihtiyacınızın %50-65’ini karbonhidratlardan karşılayın. Ancak şeker gibi basit karbonhidrat yerine tam tahıl ürünleri gibi kompleks karbonhidratları tüketin

Tedavisi için neler yapılmalıdır?

İnsülin direnci tedavisi kişilerin ömür boyu devam etmesi gereken bir tedavi olup tedavinin birincil basamağını farkındalık ve yaşam değişikliği oluşturmaktadır. Tedavi uyumu ve düzenli takipler sayesinde bazı koşullarda hap tedavilerini bırakabilen hastalar olmakla birlikte, genel olarak başlanmış olan tedaviler ömür boyu devam etmektedir. Bu nedenle insülin direncine sahip bireylerin hastalık hakkında iyi bir bilgiye sahip olmaları, kilo kontrolünü ve egzersizi iyi öğrenmiş olmaları, kullanmakta oldukları ilaçların etki ve yan etki mekanizmalarını sağlık çalışanlarından detaylı bir şekilde öğrenmiş olmaları gerekmektedir. Hastalığa sahip olan kişilerin hastalıkla ilişkili şikâyetleri ve kendilerinde saptayabilecekleri bulguları öğrenmiş olup bu konuda benzer hastalığın gözlenebileceği yakın derece akrabalarını bilgilendirmeleri önem taşımaktadır.