Baş ağrısı

1 Mart 2022

Baş ağrısı toplumda en sık görülen şikâyetlerin başında gelir. Baş ağrısı şikâyeti olanların oranı toplumda yüzde 90’lara ulaşır. Tüm baş ağrılarının yüzde 90’ını ise migren ve gerilim tipi baş ağrıları oluşturur. Doğrudan doğruya baş ağrısı tablosuyla ortaya çıkan, başka bir hastalıkla ilişkisi olmayan baş ağrıları primer baş ağrılarıdır. Bunlar migren, gerilim tipi ve küme baş ağrılarıdır. Sekonder baş ağrıları ise yüzde 10 oranında görülen, nedeni belli bir hastalığa bağlı olarak, beyin damar hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, beyin tümörleri, göz hastalıkları, sinüzit, menenjit gibi hastalıkların seyri sırasında ortaya çıkan baş ağrılarıdır.

Migrenin özellikleri nedir?

Genelde ağrı başın tek tarafındadır

Ağrı zonklayıcı özellikte, orta veya şiddetlidir

Bulantı, kusma olur

Krizler (atak) halinde gelir

Ağrı 4 ila 72 saat sürer

Ağrı başlangıcında görme bozuklukları olur (auralı tipinde)

Yazının Devamı

Hipertansiyon

22 Şubat 2022

Hipertansiyon, basit olarak, yüksek kan basıncı demektir. Kan basıncı ya da daha doğru söylemek gerekirse kanı kalpten dokulara taşıyan damarların kan basıncı, hastaya ait özellikler (yaş, cinsiyet, ırk gibi) ve fiziksel durumdan (istirahat, efor gibi) etkilenen bir parametredir. Bugün kabul edilen kan basıncı değeri istirahat halindeki normal bir yetişkinde 120/80 mmHg’dır (milimetre cıva). Herhangi bir kişide kan basıncı uyku sırasında düşük, sinirli ya da heyecanlıyken yüksektir. Kanı kalpten dokulara taşıyan damar kan basıncı devamlı olarak 140/90 mmHg üzerinde seyrediyorsa hipertansiyondan bahsedilir.

Hipertansiyon kalp hastalıkları için ana bir risk faktörüdür. Eğer tedavi edilmezse beyin dolaşımı, kalp, damar ve böbrek hastalıkları için ciddi hastalık ve ölüm oranlarında artışa sebep olur. Bir kez teşhis yapılıp tedavi başlanırsa artan kan basıncı düşürülebilir, kalp ve kalp dolaşım sistemindeki hastalık riski azaltılabilir.

Riskleri nelerdir?

Hipertansiyon ciddi bir durumdur. Hipertansiyon, kendi başına öldürücü değildir; fakat tedavi edilmediğinde

Yazının Devamı

Damar sertliği (ateroskleroz)

15 Şubat 2022

Halk arasında damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz, atardamarların esnekliğini kaybedip kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşan bir damar hastalığıdır. Damar sertliği özellikle sigara kullanımı, şeker hastalığı, kolesterol, hipertansiyon gibi durumlarla birlikte damarların esnekliğini kaybetmesi ve tıkanması durumudur. Damar sertliği çok önemli bir sorundur çünkü kalp, şah ve bacak damarlarının tıkanmasının temel nedeni damar sertliğidir. Kalp damarlarının tıkanması kalp kriziyle, ayak damarlarının tıkanması kangrenle ve hatta ayakların kesilmesiyle, şah damarlarının tıkanıklığı ise felçle sonuçlanabiliyor. Damar sertliği oluştuktan sonra damar duvarından damarın iç kısmına doğru tıkayıcı plaklar oluşur. Bu plaklar, damarın tıkanmasına ve damarın yapısının zayıflayarak çeşitli komplikasyonların oluşmasına yol açar.

Yaş, damar sertliğinde önemli bir faktördür. İskemik kalp hastalığına bağlı ölümler ileri yaşlarda, her 10 yılda belirgin olmak üzere artmaktadır. Erkekler damar sertliğine daha fazla eğilimlidirler. Bu durum hormonların oynadığı rolü göstermektedir. Menopoz

Yazının Devamı

Karaciğer yağlanması (hepatosteatoz)

8 Şubat 2022

Karaciğer hücrelerinde anormal seviyede yağ birikmesine karaciğer yağlanması ya da ‘hepatosteatoz’ denir. Yaygın şekilde karşılaşılan karaciğer yağlanması son derece ciddiye alınması gereken bir konudur.

Karaciğer yağlanmasının pek çok nedeni olabilir. En sık karşılaşılan nedenler aşırı alkol tüketimi, obezite ve kötü beslenme alışkanlıklarıdır.

Alkole bağlı olmayan(NASH) karaciğer yağlanması ise ayrı bir başlık altında ele alınır. Yağlı karaciğer tek başına büyük bir tehlike oluşturmaz ve bir hastalık olarak kabul edilmez. Halsizlik gibi bazı belirtiler yağlanmayı hemen fark edecek şekilde keskin değildir.

Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi karaciğerdeki yağlanma kötüleşip iltihaplanma da tabloya eklenirse, bu durum sağlık açısından büyük riskler oluşturmaya başlar. Karaciğerde yağlanması olanların en az %80’inde hiçbir ciddi sağlık sorunu gelişmediğini bilmekteyiz. Ancak olguların %10-20’sinde hastalığın ciddi formu olan NASH (alkole bağlı olmayan steatohepatit) gelişebilir. Ultrasonunda yağlı karaciğeri olan ve karaciğer testlerinde yükseklik saptananlarda NASH görülme

Yazının Devamı

İktidarsızlık (impotans)

1 Şubat 2022

Sertleşme sorunu veya hekimlerin deyişle ‘erektil disfonksiyon’ erkekleri etkileyen yaygın bir problemdir. Cinsellik, insan hayatında biyolojik olarak üreme fonksiyonunun ötesinde, yaşam kalitesini etkileyen önemli bir unsurdur. Bu nedenle cinsellikle ilgili yaşanan problemler sosyal ilişkileri oldukça olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Sertleşme sorunu, başarılı cinsel teması sağlayabilecek sertlik düzeyine ulaşamama veya bu sertlik düzeyini yeterince sürdürememe hali olarak tanımlanır. Erken boşalma veya kısırlıkla (infertilite) aynı anlama gelmez. 40 yaş üzerindeki erkeklerde daha sık görülmektedir.

Çok sık karşılaşılan bir problemdir. Ara sıra karşılaşılan sertleşme sorunundan, tamamıyla yitirilen sertleşme fonksiyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazeyi içerir. İlerleyen yaşla beraber görülme sıklığı ve şiddeti artış gösterir. Sigara ve alkol tüketimi, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarında yükseklik, kalp hastalığı, depresyon ve bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar, sertleşme sorunu açısından risk faktörü oluşturur.

Nede

Yazının Devamı

Osteoporoz (kemik erimesi)

25 Ocak 2022

Osteoporoz, vücudumuzdaki tüm kemikleri (iskeletimizi) etkileyen sistemik bir hastalıktır. Kemiklerimizin sertliklerinin azalıp, kalitelerinin bozulmaları sonucu daha zayıf ve kırılabilir hale gelmeleridir.

Neden önemli?

En sık görülen kemik hastalığı olarak kabul ediliyor. Uzayan yaşam süresine bağlı olarak dünya nüfusunun yaşlanması, osteoporoz ve osteoporoza bağlı kırıkların görülme sıklığında önemli artışa neden olmuştur. En iyi osteoporoz tedavisi ise risklere karşı korunmaktır.

Kimlerde görülür?

Osteoporoz, daha çok kadınların maruz kaldığı bir hastalık olarak bilinse de, erkekleri de etkileyen önemli bir sağlık problemi. Osteoporozun bilinen en önemli risk faktörü ise yaşlanma. İçinde bulunduğumuz yüzyılda hastalıkların tanı ve tedavisinde yaşanan olumlu gelişmeler, insanların ortalama yaşam sürelerini uzatsa da, yaşla birlikte artan pek çok hastalık gibi osteoporozu da sağlık gündeminin ilk sıralarına oturtuyor. Çünkü tüm dünyada yaşlı nüfusun artmasıyla osteoporoz ve ona bağlı kırıkların görülme sıklığında da

Yazının Devamı

KOAH ve Kovid-19

18 Ocak 2022

Havanın soğumasıyla artan kömür kullanımı, hava kirliliği sorununu beraberinde getirirken, ağır bir solunum hastalığı olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) için de önemli bir tehdit oluşturuyor. ‘Kronik’ kelimesi uzun süredir devam eden anlamındadır. ‘Obstrüktif’ ise tıkayıcı anlamındadır ve bu hastalıkta nefes borularının (bronşların) tıkandığını göstermek için kullanılır.

O halde KOAH’ı “Uzun süredir bronşlarda tıkanmaya neden olan bir hastalıktı”’ şeklinde tarif edebiliriz. Bu rahatsızlığın en kötü yanı, bronşlarda oluşan tıkanmanın bir daha düzelmemesi ve tedavi edilmezse sinsice ilerlemesidir. En önemli nedeni, sigara bağımlılığıdır.

Bazı çevresel ve genetik faktörler hastalık gelişiminde etkilidir. Hastaların yaklaşık yüzde 1’inden az bir kısmında genetik nedenler sorumlu olabilir. Sigara dumanıyla nefes borularına, hava keseciklerine zararlı gazlar ve maddeler dolar.

Yıllar geçtikçe bu zararlı gazlar ve maddeler bronşların, hava keseciklerinin yapısını bozmaya başlar. Bunun sonucunda bronşların hastalanmasıyla

Yazının Devamı

Zona (gece yanığı)

11 Ocak 2022

Zona hastalığı ağrıya yol açan, ciltte kabartı, kaşıntı ve döküntülere neden olan bir cilt hastalığıdır. Tıp dilinde ‘herpes zoster’ adını almıştır. Halk arasında ise ‘gece yanığı’ olarak bilinir. Zona da belli bir bölgeyi etkileyen döküntüler, birlikte kemer ya da bant şeklinde bir görüntü oluşturan, ilk önce su toplayıp, ardından kabuk tutan kabarcıklar şeklindedir. Burada önemli olan zona değil, hastanın neden zona olduğudur.

Suçiçeğine yol açan ‘varisella zoster’ adlı aynı virüs zona hastalığına da sebep olur. Bu virüs, bir kez vücuda yerleştikten sonra, bağışıklık sisteminin zayıf düşmesini bekler ve fırsat bulduğunda harekete geçer.

Depresyon, stres, yaşlılık ve çeşitli hastalıklar, vücudun zayıf düşme nedenleri arasında sayılabilir. Zonaya yol açan virüs, sinir köklerine yerleştiğinden, zona ağrıları da şiddetli olabilir. Sırt, göğüs, karın, kalça, kol, bacak, boyun, baş ve yüz bölgeleri, etkilenen bölgelerdir. Zona şikâyeti, bu bölgeler arasında en

Yazının Devamı