Carpenter adını bana yönetmen olarak öğreten film 1978’de izlediğim tarihin ilk ‘Halloween’i oldu. Sinemada birkaç kez izledikten sonra o zamanın teknolojisi VHS video da defalarca izlediğimi anımsıyorum. Michael Myers beyaz maskesi, robotik hareketlerle salladığı bıçağı, kurbanlarının yüzüne başını yana eğerek acıyan bakışı ve neredeyse ölümsüz bedeniyle korku sinemasında benim için en kült figür oldu. Carpenter, ilk filmde ürpertiyi; açılan perde, çarpan pencere, aniden ortaya çıkan Myers ile hissettirmişti. Öyle kanlı slasher cinsi bir istismar korkusu değildi. Sevgilisiyle seks yapan ablasını öldürdükten sonra tımarhaneye kapatılan Myers yine bir Cadılar Bayramı günü kaçarak eski mahallesine gelir ve diğer kız kardeşi Laurie’yi öldürmeye çalışır. 14 yıl boyu tımarhanede tedavisini üstlenen psikiyatrist Loomie onun için “O bir insan olamaz” diyordu. Loomie, karakterinde unutulmaz oyuncu Donald Pleasence, Laurie’de ise çığlık kraliçesi Jamie Lee Curtis oynamıştı.
İzleyen yıllarda Halloween bir seriye dönüştü. İkincisi ‘eh biraz’ olurken diğerleri ucuz bir şiddet gösterisine dönüştü. Nihayet eli yüzü düzgün bir 9. versiyon çevrildi. David Gordon Green yönetmen koltuğunda, Jamie Lee Curtis bir kez daha Laurie rolünde.Bu kez artık anne olmuş bir Laurie. 10 milyon dolar gibi oldukça dar bir bütçeyle çekilen yeni versiyon sadece Amerika’da gösterime girdiği geçtiğimiz hafta 100 milyon dolar gişe getirisine ulaştı. Yeni serinin ikincisi için hazırlıklar başlamış bile.
CADILAR BAYRAMI
Yönetmen : David Gordon Green
Oyuncular: Jamie Lee Curtis, Judy Greer, Haluk Bilginer.
Ay’da İlk İnsan
“Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım” ilk insanın Ay’a ayak basmasından bu yana klişeleşmiş bir sözdür. Ay’da İlk İnsan, bu sözün ortaya çıkışını belgesel ruhunda bir anlatımla sunuyor. Astronot Neil Armstrong’un bu yolculuğa çıkış motivasyonunu ve aya inişini aile yaşantısına paralel bir anlatımla harmanlıyor. Görkemli, göz boyayan sekanslardan uzak, Amerikan ulusalcılığına fazla dokunmadan, mümkün olduğu kadar sade bir anlatımla. Uzay kapsülündeki sarsıntıları, gerilimleri, aksilikleri seyirciye bire bir hissettiren gerçekçi kurgu, sonunda ayın yüzeyinde de adeta yürütüyor. Bu konuda ‘Whiplash’ ve ‘La La Land’ ile zirveye konan genç yönetmen Damien Chazelle’in hakkını vermek lazım.
Uzay yarışında Amerika’nın Ruslardan geride kaldığı 1961 yılından başlayan öykü, 1969 yılında ay yüzeyine inişe kadar uzanıyor. Neil Armstrong sakin, biraz içe kapanık, iyi bir aile babası. İlk olarak Apollo öncülü Gemini projesi için müracaat eder ve bazı eksilerine rağmen kabul edilir. Küçük kızını beyin tümöründen kaybetmenin travması daha tazedir, dikkate alınmaz. Sonu belli olmayan bu macera onun için bir kaçış gibidir. Uzay yarışında her iki ülke için de, bir şeylerin ters gittiği, astronotların yaşamlarını kaybettiği dönemdir. Gidenin geri geleceği şüphelidir. Armstrong ile kabin arkadaşları Aldrin ve Collins’in 8 gün, 3 saat, 18 dakika süren yolculuk sonu Ay’ın yüzeyine konmaları zamanında birçok spekülasyona yol açmıştı. Stüdyoda yapıldığı bile söylenmişti. Chazelle bu kez gerçekten stüdyoda, o anları seyirciye yaşatıyor. Oscar’a birçok dalda adaylık alacağı kesin olan yapımda Armstrong karakterinde Ryan Gosling ve karısı Janet’de Claire Foy çok iyi bir uyum gösteriyor. Gosling için en iyi oyunculuğu diyebilirim.
AY’DA İLK İNSAN
Yönetmen : Damien Chazelle
Oyuncular: Ryan Gosling, Claire Foy, Kyle Chandler.