Bu dünyadan Johnny de geçti...

19 Aralık 2017

İdollerimden birisi daha bu dünyadan göçtü: Johnny Hallyday. Fransızlara ve bana rock müziğini sevdiren şarkıcılardan birisiydi. Konserleri, şarkıları, özel hayatı hepsi tam bir rock yaşamının parçası olarak geçti gitti. Onu ilk dinlemeye başladığım dönem, 65’li yıllardı. Ünlü ‘Salut Les Copains’ müzik dergisinin takipçisi olarak, onun çılgın geçen konserlerinden resimlerini özenle kesip odamın duvarına yapıştırdığım yıllardı. Sonunda büyük bir tesadüf sonucu onun 68 Olympia konserini izledim. Hayatımın ilk rock konseriydi, ergendim şaşırmıştım. Ortalık yıkıldı, konserin sonunda salonda oturan kimse kalmadığı gibi koltuklar kırılmış, Johnny de sahnede üstü çıplak, pantalonla kalmıştı. O günden sonra deri ceket ve kovboy çizmesi hayatımdan çıkmadı. Johnny’ye özenmiştim bir kere.

Presley’den esinlendi

Jean-Philippe Smet, vatandaşlık adıydı. Johnny Hallyday adıyla ilk plağı 16 yaşında iken yayımlanır. O yıllarda keşfettiği Elvis Presley’den esinlendiği rock’n roll parçalarını Fransızca söylemeye başlar. Yakışıklı ve karizmatikti, Elvis Presley / James Dean arası fiziği vardı. Ve twist ve rock’n roll parçaları onu bir anda ilah yapar. 18 yaşında iken Olympia’da konser verir ve 1,5 milyo

Yazının Devamı

Jedi’nin dönüşüne yakışan bir kutlama

17 Aralık 2017

"Yıldız Savaşları’nı bu kadar popüler yapan nedir?” diye düşündüğümde, sadece sinemada yaşayan bir efsane olması önem kazanıyor. Dünyanın geleceğiyle ilgili olarak, 70’li yılların sonunda başlayan varsayımlar üzerine kendi evrenini, karakterlerini yaratması, arkasında edebi bir eserin olmaması en büyük artısı. Hiçbir serinin böylesine fanatik, sinema önlerinde sabahın köründe bilet kuyruğuna giren, kıyafetlerini giyen seyircisi yok.

‘Yıldız Savaşları’ Lucas şirketinden Walt Disney’e satıldıktan sonra ‘Güç Uyanıyor’la başlayan yeni seri ‘Son Jedi’yle zaman atlamadan, bıraktığı yerden devam ediyor. Luke Skywalker’ı (Mark Hamill) bulmak için inzivaya çekildiği Ach To Adası’nda bulan Ren (Daisy Ridley), isyancıların yardım isteğini iletir. Onun geri dönerek Jedi eğitimine yeniden başlamasını, İlk Düzen adlı faşist yönetime karşı isyanı desteklemesini ister. İmparatorluğun yıkılmasından sonra kurulan İlk Düzen, Snoke adında üstün güçlere sahip bir diktatör tarafından idare edilmektedir. Yeni kötü Kylo Ren (Adam Driver), diktatörünün gözüne girebilmek için isyancıları yok etmeye kararlıdır.

Bu bölümde yeni jenerasyon oyuncuların ön plana çıktığına tanık oluyoruz. Kız Jedi Rey güçlerinin

Yazının Devamı

Dumanı tüten yeni şarkılar

5 Aralık 2017

Yeni çıkan şarkı ve albümler açısından verimli bir hafta geride kaldı. Yeni çıkanlara bir göz atalım.

Ed Sheeran/Beyoncé-Perfect Duet: Noel dönemi geldi mi böyle ruhu okşayan, en yakınındakine sarılma duygusu uyandıran, kar yağışı fonlu parçalar başlar. Bu kez dünyada uyuşmayacak iki ses düet yapmış; kırmızı saçlı İngiliz Sheeran ve her türlü tanımlama sınırlarına sığmayacak Beyoncé. Gerçekten şarkının adı gibi ses olarak mükemmel ikili olmuşlar. Şarkı sözleri ilkokul müsamere ayarında, beste yerlerde ama önemli değil, dinleyin sevebilirsiniz.

Nilipek-Döngü: Ukulela eşliğinde sakin ruhani bir ses “havada bir hinlik var/ bir yerde bir eksik var” diye sesleniyor. Alternatif sahnenin sevilen seslerinden Nilipek, “Döngü” adlı bir albüm çıkardı. Her şey çok sakin sessiz değil, arada bir gitarlar patlıyor Nilipek dünyasında. İsyanı var bir kere.. Ben sevdim bu şarkıları.

Robbie Williams/Under The Radar Vol.2: Milli damat kategorisinden Robbie Williams, eski popüler günlerini yakalama çabasında yeni bir albüm yaptı. Popun gerektirdiği her şey var albümün içinde. Siz gene Williams’ı eski şarkılarıyla hatırlayın.

Derin Sarıyer/Sonbahar Bizi Arar: Fransa’da hem besteleyen, hem söyleyen

Yazının Devamı

Güliz Ayla’dan 2. albüm: Parla

28 Kasım 2017

Güliz Ayla’yı ilk albümündeki “Olmazsan Olmaz” şarkısı ve sempatik kilipiyle tanıdık. Mahallenin ”fırlama” kızı tipinde dağınık sarı saçlar, erkek pantolon askısıyla tutturulmuş hırpani cin, sol omuzda bir gül dövmesi ve ele avuca sığmaz bir enerji.. “Olmazsan olmaz büyümez çiçekler, toprağım havalanmaz, kurur gider bahçelerim..” mısraları arkadaki balkan ezgileri çok güzeldi. Bu albümde ayrıca “Bahsetmem Lazım” “Bazı” ve “Sevgilim” hoşuma giden şarkılardı. Kimisi Sıla, kimisi Candan Erçetin dedi; o kendisi olmayı başardı ve yeni albümü “Parla” çıkageldi. İlk klip “Bilirkişi” de yeni saç rengi, eski enerjisiyle Güliz Ayla karşımıza çıktı. Canlı bir Balkan havası insanın ruhunu canlandırıyor yine göndermeli fırlamaca sözler “ bilirkişi benim, seni inceledim, şahaneden bir adım öndesin” …
Güliz Ayla 1988 Samsun doğumlu, Müjdat Gezen Sanat Merkezi Batı Müziği mezunu. Metin Özülkü, Işın Karaca gibi isimlerin arkasında vokalistlikle işe başlamış. Yolunun Sıla ve Efe Bahadır ile kesişmesi ona ilk albüm yolunu açmış. İlk albümünün şarkıları ve sözleri Bahadır ile yazıp besteleyen Ayla, iki şarkısında da Yalın’dan destek almıştı.
Yeni albümünün 8 şarkısının da beste ve sözleri Güliz’e

Yazının Devamı

Bu filmi kaçırmayın pişman olmazsınız

26 Kasım 2017

"Sen Kim-inle Dans Ediyorsun” benim için tam bir sürpriz oldu. Beklentilerimin çok üstünde bir komedi seyrettim. Türk komedi tarihinde TV dizisi olmasına rağmen bir kilometre taşı olan “Leyla ile Mecnun”da yönetmenlik yapmış olan Burak Aksak, dizideki komedi ruhuna benzer sinema dili kullanarak sinema yolculuğuna devam ediyor.

Absürt olayların ve karakterlerin hikaye içinde aniden ortaya çıkması, merkezdeki olaya bağlanmaları, komedinin gücünü artırıyor. Diziye aşina olanlar anımsayacaktır orada da aniden beliren aksakallı veya aniden devreye giren rüyalar anlatımı farklı bir mecraya akıtır, gerçekten koparırdı.

Bu kez gerçek üstü çok ön plana çıkmasa da Kötü Çocuklar, Pilavcı veya dam üstü sahneleri komediye başka bir boyut getiriyor. Hele sürekli dans eden “Grease”ten kaçma ‘Kötü Çocuklar’a bayıldım.

Senaryo gençleri ön planda olmasına karşın Binnur Kaya, inanılmaz yeteneğiyle rol çalıyor. Tüm varlığını hayallerini gerçekleştireceği bir dans salonuna yatıran Şengül karakterinde genç oyuncuları ve öyküyü bir lokomotif gibi çekiyor.

Bir dans yarışması etrafında şekillenen basit bir öykü kenar süslemeleriyle sıra dışı bir komediye dönüşmüş.

İzleyin pişman olmazsınız.

Hiçbir şey için ge

Yazının Devamı

İbrahim Mallouf’tan Dalida şarkıları

22 Kasım 2017

İbrahim Mallouf, son yıllarda parlayan bir caz trompetçisi. Lübnan asıllı, AB pasaportu taşıyor ve Fransa’da ikamet ediyor. Soyadından yola çıkarsak yanılmayız, ünlü yazar Amin Mallouf amcası olur. Babası da bir trompet virtüözü, annesi ise piyanist. İbrahim, babasının buluşu olan 4 pistonlu trompeti çalıyor. Trompetin bu türü çok daha geniş bir ses zenginliğine sahip. Doğu müziğinin ince, kıvrak sesleri çıkabiliyor. Caz temeli üzerine zengin bir müzik rengine sahip Mallouf’un rock, oryantal, klasik hatta oyun havasına kadar uzanabiliyor dağarcığı. Bu hafta çıkan son albümünde Dalida şarkılarına ses vermiş. Dalida, en son yaşamını anlatan yönetmen Lisa Azuelos filmiyle anılarımızda canlanmıştı. Bu yıl ölümünün 30. yılında Doğulu, Batılı zaman zaman Latin olabilen bu çok kültürlü şarkıcıyı yine çok kültürlü Mallouf yorumlamış. Onun efsanevi şarkılarını, tüm dünyadan ünlü şarkıcılarla anılarımızda canlandırıyor.

Bıkmazsınız

Albüm ‘Bambino’yla açılıyor. Fransa’nın en ünlü seslerinden Alain Souchon, yumuşacık bir yorumla hayat veriyor efsane şarkıya. ‘Come Prima’yı ise ses olarak yine bir Fransız Ben L’Oncle Soul söylüyor. Adı gibi soul parçalarıyla ünlenmiş Ben, İstanbul Babylon’da

Yazının Devamı

Çağdaş aile kurban veriyor

19 Kasım 2017

Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos son yıllarda sinemada dikey çıkış yaşayan isimlerden. “Köpek Dişi” ve “Alpler” filmlerini kendi ülke sınırlarında çektikten sonra, “The Lobster” ve vizyondaki “Kutsal Geyiğin Ölümü”nde uluslararası yapımcılar ve oyuncular ile çalıştı.
Festivallerden kucak dolusu ödüllerle dönen yönetmenlerin orta akım seyirci kitlesine açılması kolay olamaz. Yönetmen özgünlüğünü, sanatsal dokunuşları koruyup genel beğeniye de yönelik işler yapmak herkesin harcı değildir.
Lanthimos işte böyle bir eşikte duruyor. Euclides’in yazdığı bir Yunan tragedyasından ilham alarak yazdığı hikayesinde kutsal aile kavramına oklarını saplıyor.

Konuyu kısaca özetleyecek olursam mutlu, refah bir kalp cerrahının ailesi aniden ortaya çıkan Martin adlı yeni ergenin tehditleri ve kehanetleri ile sarsılır. Cerrah ve baba Steven (Colin Farrell) bir ameliyatta Martin’in babasını kurtaramamıştır. Martin önce bir dost gibi yaklaştığı Steven’dan bir süre sonra çocuklarından birisini kurban olarak ister. Durum öyle eşitlenecektir. İphigenia adlı mitolojik öykünün modern uygulamasında Lanthimos iki özelliğiyle öne çıkıyor. Yarattığı tekinsiz atmosferiyle her an bir şey olacak beklentisini

Yazının Devamı

İzmir’de kesişen yaşamlar

15 Kasım 2017

Mehmet Kütük’ün yazıp yönettiği ‘Bizim Küçük Günahlarımız’ cuma günü vizyona giriyor. Bu İzmir filminde, yaşamı geldiği gibi kabul eden ve her türlü zorluğa göğüs gerebilen insanlar anlatılıyor...

17 Kasım’da vizyona girecek olan ‘Bizim Küçük Günahlarımız’ bir avuç İzmirli sinema tutkunun hayallerini gerçekleştirdiği bir proje. Mehmet Kütük’ün yazıp yönettiği filmde, birbirinden bağımsız gibi görünen, fakat çeşitli rastlantıların aynı potada erittiği hayatlar ve maceraları anlatılıyor. ‘Kavak Yelleri’ dizisinden tanıdığımız Sumru Topuz ile Savaş Özkul’un başrollerde oynadığı filmin ana kadrosunda Oğuzcan Ulu, Bahar Dokur ve Deniz Aksaya da yer alıyor. Filmin yönetmeni Mehmet Kütük ve başrol oyuncuları Sumru Topuz ve Savaş Özkul’la bir araya geldik, büyük hayalleri konuştuk. İlk sözü Mehmet Kütük’e verdik...

“Küçük yaşlarda başlayan fotoğrafa merakım, askerden sonra sinemaya yöneldi. Aldığım iki eğitim sonrası uzun metrajla sinemaya tam girdim. ‘13.Cadde’yi yönettim. Sonra ‘Karak’ diye bir korku filmi çektik... Ve şimdi de senaryosundan görüntü yönetmenliğine, yapımcılığa kadar her şeyi bana ait olan ‘Bizim Küçük Günahlarımız’ geldi.

- “Karakter yazarken nasıl bir yol izlediniz?

Yazının Devamı